Kadınlar futbolla yeni mi tanıştı?

Kadın futbol tarihinin hikayesi

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Kadın futbol tarihinin hikayesi
Abone ol

Çoğu kişi kadınların futboldaki geçmişlerinin oldukça eskiye dayandığı bilmez. Özellikle, futbolu erkek oyunu olarak kabul edenler büyük bir yanılgıya düşmektedirler. İçeriğimizde kadın futbol tarihine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz…

Oğuz Büber - Muhalif Özel

Kadın sporu ya da erkek sporu diye bir şey var mı?

Bir sporu yapmak için o spora uygun cinsiyet ataması mı yapılması gerekir?

Ya da hangi sporun kime uygun olduğunu belirleyen kimdir?

Kadın futbolu dediğimizde bu tip sorular aklınızda belirebilir.

Futbol dediğimiz anda aklınızda sertlik, sert mücadele, kas gücü kavramları oluşabilir.

Bu kavramların oluşması futbolu erkek sporu mu yapar? Tabii ki hayır. 

Böyle düşünmemizin sebebi erkek futbolunun tarihinin uzun yıllara dayanmasıdır. Kadın futbolu da düşündüğünüz kadar yeni bir olgu değil ancak çeşitli sektelere uğramış, engellerle karşılaşmıştır kadınlar. Aynı; sosyal hayatta, hukukta ve daha birçok alanda karşılaştıkları engeller gibi.  

Kadınların toplumsal anlamda yaşadığı sıkıntıları futbolda da yaşadığını düşünmek zor olmasa gerek. Gelin kadın futbol tarihinde neler yaşandı? Kadınlar neler yaşayarak ve neler başararak bu günlere geldi, bir göz atalım…

Futbol oyununun yüzyıllardır oynandığı bilinirken kadınların yalnızca son asırda oynadığını düşünebilirsiniz. 

Aslında kadınların da futbola başlama tarihleri oldukça eski…

Sir Philip Sidney'in 1580'de yazdığı, “İki çoban arasındaki sohbet” isimli şiirde, futbol oynayan kadınlardan söz edilir:

“Annem sık sık, ‘herkes için bir zaman vardır’ der

Eteklerini utangaç bir şekilde birbirine doladığında, kızlarla futbolcuların yanında”

O dönemlerde futbol sadece bir eğlence olarak hatırda kalmıştı. Ta ki 300 yıl sonra Futbol Federasyonu tarafından standart kurallarla çerçevesi çizilene kadar.

1800’lerde erkek futbol kulüpleri ülke çapında bilinir durumdaydı. Kadınların ise bu dönemlerde küçük takımlar oluşturmaya çalıştığı fakat büyük çaba sarf ettikleri bilinir.

Kayıtlara geçen ilk kadın kulüplerinden biri, 1895’te ağırlıklı olarak orta sınıftan kadınların oluşturduğu ve Kuzey Londra’da konumlanan İngiliz Kadınlar Futbol Kulübü’ydü.

Daha ilk maçlarında 12.000 kişiyi bir araya toplamayı başaran bu takımın sonraki maçlarına da binlerce kişi gelmiştir. Fakat kulübün vadesi çok kısa sürmüş ve varlığını yalnızca bir yıl sürdürebilmiştir.

Kadın sporunun bu ilk günlerinde; basın ve genel anlamda kamuoyu, futbol oynayan kadınlara karşı olumsuz bir tavır takınıyorlardı. 

Gerek basın, gerek de halk tarafından kadınların cesareti kırılıyordu. Hatta bazen sahalara provakatörler tarafından saldırılar düzenleniyordu.

Tüm bu kasvetli dönemin bir an için sona ermesi Birinci Dünya Savaşı sayesinde oldu. 

Pek çok erkek genç futbolcu savaşa katılmak için başvuruda bulunmuşlardı. Futbol Federasyonu bu yüzden erkekler ligini 1915 yılında askıya aldı. Bu duraklama dönemi 1919’a kadar devam edecekti.

Artık sahne kadınlardaydı ve kadın futbolu da parlamaya başlamıştı. Kadınlar tarafından yeni ve genellikle endüstriyel firmalar içerisinden oluşturulan 150 takım ortaya çıkmıştı.

Bu dönemde; işyerleri arasında yardım amaçlı maçlar düzenleniyor, hem savaşa finansal katkıda bulunuluyor, hem de işçilerin morali yüksek tutuluyordu.

 Dönemin en iyi ekibi ismini bir mühimmat fabrikasından alıyordu. Dick Kerr’s Ladies F.C isimli bu takım uluslararası üne kavuşmadan önce fabrikanın erkek takımını bile mağlup etmişti. Ayrıca, Paris’ten gelen bir Fransız takımına karşı maça çıkarak uluslararası müsabakaya çıkan ilk kadın futbol takımı da olmuşlardı.

Popülerliklerinin zirveye çıkışı da yine ikonik bir olay ile oldu. 1920 yılının özel günlerinden Hediyeleşme Günü’nde Everton'daki Goodison Park stadına tamı tamına 53.000 seyirci çektiler. Dahası da var ki, 10.000 kişi kapıdan geri çevrilmişti. Bu sayı kadın futbolunda 98 yıl boyunca kırılamayacak bir rekordu aynı zamanda…

Kadınların gerçekleştirdiği böyle büyük bir başarı cezasız kalmayacaktı tabii ki… Lord Kinnaird hakimiyetindeki İngiliz Futbol Federasyonu, kadın futbolunun popülaritesini söndürmeyi amaçlamıştı. 5 Aralık 1921’de kadınların kendi sahalarında maça çıkmaları ve eğitim tesislerini kullanmaları resmi olarak yasaklanmıştı. 

Kadınların federasyondaki akreditasyonları boşa düşmüş ve resmi yollar üzerinden çaresiz bırakılmışlardı. Artık resmi bir kadın ligi için de umut kalmamıştı.

Bu yasağın kalkması yarım asrı (50 yıl) buldu.

1970'teki futbol erkekler Meksika Dünya Kupası'ndan sonra ev sahibi ülke tarafından kadınlar için resmi olmayan bir turnuva düzenledi.

Martini & Rosso markasından kazançlı bir sponsorluk elde eden kadın futbol takımları, erkek takımlarından bir yıl sonra statlara büyük kalabalıklar yığmıştı.

Turnuvada İngiltere’yi temsil eden milli değil bağımsız bir takımdı. 13 yaşındaki Leah Caleb takımın en genç oyuncusu olarak bu ekipte yer alıyordu. İngiltere turnuvayı kazanamamıştı. Ev sahibi Meksika turnuvayı Danimarka’ya kaybederken, İngiltere’nin başarısı gruplarda Meksika’ya karşı 80.000 kişiyi tribünlere çekmek olmuştu. 

İngiliz Futbol Federasyonu, yasağı hemen ertesi yıl kaldırdı. (1971)

Bu kadın futboluna verilen bir lütuf değildi. En yakın dünya kupasına gidiş 20 yıllarını almıştı.

FIFA’nın resmi olarak kadınlar için düzenlediği ilk dünya kupası 1991 yılında Çin’de M&M Kupası ismiyle olmuştu. Bu dünya kupasının erkeklerden farkı ise kazandıkları kupayı evlerine götürme şansıydı. 

Günümüze bakarsak olanaklar açısından kadın futboluna sağlanan ayrıcalıklar erkek futbolunun çok gerisinde. Antrenman sahaları, gençlik akademileri vb birçok açıdan arada büyük bir uçurum var. 

Milli Takımlar bazında örnek vermek gerekirse bir önceki dünya kupasında FIFA kadınlar kupasında yarışan takımlara toplamda 30 milyon dolar ödül veriyordu. Erkeklerde ise bu miktar 10 katından fazlası ediyor ve 400 milyon dolara ulaşıyordu. Bu sadece turnuva anlamında böyle.

Kulüpler bazında oyuncuların aldığı ücretler üzerinden bir kıyas yapmak gerekirse erkek futbol efsanesi Cristiano Ronaldo yıllık 125 milyon Euro gibi bir para elde ediyor. Chelsea’de forma giyen kadın futbolunun en fazla para kazanan oyuncusu Samantha Kerr ise yaklaşık 500 bin Euro.

Aradaki farkı düşünebildiniz mi? 250 katından da fazla. Kerr’in kazandığı ortalama bir erkek futbolcudan bile çok daha az.

Peki bunun çözümü nasıl olacak?

Kadın futbolu da eskiden olduğu gibi daha fazla ilgi gördükçe, izlenirliği arttıkça ve bunlar reklamlara yansıyıp fon sağladıkça diliyoruz ki aradaki uçurum gittikçe kapanacaktır.

Bu duruma işaret olarak da şunu gösterebiliriz. Dünyanın en büyük oyun firması EA Sports futbol oyunlarında birkaç yıldan beri kadın futbol takımlarına yer veriyordu.

Bu yıl ise ilk kez Kadınlar Dünya Kupası’na özel paket yayınlandı. 2023 FIFA Kadınlar Dünya Kupası aynı zamanda TRT Spor ekranlarından da yayınlanıyor.

Kadın futboluna ekranlarda daha fazla yer verileceğinin haberi diyebiliriz buna.

Ülkemiz açısından bakar isek; Beşiktaş’ın kadın futbol takımının karşısına Fenerbahçe ve Galatasaray da sponsorluklarla çıkıyor ve yatırım almaya başlıyor.

Erkek futbolundaki kıyasıya rekabetin;  kadın futbolunda da hem dünya, hem de ülkemiz açısından yüksek seviyelere çıkmasını ve kadın sporcuların da maddi anlamda emeklerinin karşılıklarını almalarını umuyoruz.


Yorum Yazın