Bayram tatili ve takip eden yaz aylarında havuzların yoğun rağbet gördüğüne dikkati çeken Prof. Dr. Atilla, "Yaz sezonunun gelmesiyle birlikte havuz, deniz mevsimi de başlıyor. Havuzlardaki dezenfektan materyallar, klor, özellikle göz açıkken havuza girilmişse, göz yüzeyinde epitel defektlere (göz yüzeyinde hasara) yol açabiliyor. Bu da gözde kum kaçmış gibi bir batma hissine, kızarıklığa, çapaklanmaya neden oluyor" ifadelerini kullandı.
Bu dönemde gözleri de etkileyen adenoviral salgınların, göz nezlesinin görülebileceğini anlatan Atilla, göz enfeksiyonlarında rastgele ilaç kullanımının sakıncalı olduğunu, mutlaka göz doktoruna başvurulması gerektiğini söyledi. Kişilerin genelde hekime danışmadan antibiyotik damla, şikayetleri geçirici steroid alabildiğine işaret eden Atilla, bunun farklı enfeksiyonlara zemin hazırlayabildiğini bildirdi.
Prof. Dr. Atilla, "Bilinçsiz steroid kullanılması daha ciddi enfeksiyonlara zemin hazırlayabilir. Özellikle erişkinlerde göz tansiyonunun yükselmesine neden olabiliyor. Bu nedenle bir göz doktoruna muayene olarak, hastalığın ayırıcı tanısına göre tedavi başlanması daha doğru olacaktır" dedi.
Prof. Dr. Atilla, özellikle gençlerin kontakt lensle denize, havuza girebildiğini belirterek, şöyle devam etti: "Kontakt lensle havuza, denize girmek maalesef gözde kornea enfeksiyonu riskini artırıyor. Bu da görme kaybına kadar giden çok ciddi bir süreç. Bu nedenle kontakt lensle havuza, denize asla girilmemesi gerekiyor. Göz sağlığı açısından esas olarak havuza yüzücü gözlükleriyle girilmesini öneriyoruz. Numaralı gözlük kullanan, özellikle kayma veya göz tembelliği olan çocuklar için numaralı havuz gözlükleri de var."
Kontak lens bakımının da büyük önem taşıdığının altını çizen Atilla, "Eğer bir kişi kontak lensle havuza, denize girmişse veya duş almışsa o lensi hemen çıkarıp atması gerekiyor. Tüm hastalara önerimiz de kontakt lensi günlük takıp çıkarmaları. Kontakt lensle birlikte olan enfeksiyonlar maalesef daha ciddi seyrediyor" açıklamasında bulundu.
Prof. Dr. Atilla, güneş gözlüğünün de ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için gerekli olduğunu söyledi. Özellikle denizde, havuzda uzun süre vakit geçiren çocuklarda güneş gözlüğü kullanımının önem taşıdığını, aksi halde ultraviyole ışınlarının göz yüzeyi ve tabakalarına zarar verdiğini vurgulayan Atilla, şunları kaydetti:
"Herkese, UVA ve UVB koruyuculuğu en az yüzde 99 olan güneş gözlükleri tercih etmelerini öneriyoruz. Güneş gözlüğünün sadece koyu renkli olması yeterli değil, yüksek ultraviyole koruması olması şart. Çocuklarda da dokular gelişmekte olduğu için göz yapıları daha hassas. Bu nedenle ışınların dik olduğu saatlerde güneşte kalmamalarını, sadece güneş gözlüğü değil, siperlikli şapka kullanmalarını da öneriyoruz."
Yorum Yazın