Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş suikastından tam onsekiz ay sonra iddianame hazırlandı; mahkeme de bu içi tamamıyla boş iddianameyi kabul ederek dava açma hazırlığına girişti. İddianameye baktığınızda belli ki suikast bir iki torbacının üstüne yıkılacak. Oysa başta Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş olmak üzere Emniyet’e ve savcılığa ifade veren kişilerin tanıklıklarından MHP ve Ülkü Ocakları içinde kimlerin Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı’na kumpas kurdukları ve suikastı planladıkları net olarak anlaşılıyor. İşin ilginç yanı bu ifadelerin hiç birinin savcının hazırladığı iddianamede yer almamış olması. Bu konuda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli pek konuşmak istemiyor. Sadece geçen Salı günkü MHP Meclis Grup konuşmasında Sinan Ateş cinayetinin partisiyle bağlantılı olduğu iddiasını dile getirenlere “Soros çocukları” diye esip gürledi.
Bunları yazarken geçmişe gittim. Mesela gazeteci Sabahattin Önkibar’ın Devlet Bahçeli ve Ülkücüler Hakkında Her Şey” kitabında yazdıkları. Önkibar diyor ki: “Biz zamanında Başbuğ Alparslan Türkeş’e gittik. Devlet Bahçeli’nin MİT elemanı olduğunu söyledik. Ama Başbuğ bize, ‘Onu partiden ihraç etsek MİT bir başkasını aramıza sokar. Biz hiç olmazsa bunun kim olduğunu biliyoruz,’dedi.”
Filmi biraz daha ileri sarayım. 18 Nisan 1999 seçimlerinde MHP-ANAP ve DSP’nin kurduğu koalisyon hükümetinin 2002’de Devlet Bahçeli’nin durup dururken erken seçim çağırısı yapmasıyla nasıl yıkıldığı.
Daha ileri tarihlere bakalım. Mesela 2011 yılına. Birden MHP içinde bir temizlik hareketi başlatılıp kimi milletvekillerinin seks kasetleri, kimilerinin de olmayacak bahanelerle MHP’den uzaklaştırılmaları. Dikkatle baktığımızda temizlik hareketinden nasibini alan bu MHP milletvekillerinin tamamının partinin daha merkeze çekilip radikallikten uzaklaştırılmasını isteyen kişiler olmaları. İş bununla kalmıyor.
İlerleyen zamanlarda MHP Genel Başkanı Bahçeli o zaman Başbakan olan Tayyip Erdoğan’a demediğini bırakmıyor. “Senin gibi adamı Cumhurbaşkanı seçtirmeyeceğiz,” diyor. Erzurum’da yaptığı bir konuşmada, Bahçeli, Erdoğan’ın idam cezasının geri getirilmesiyle ilgili sözleri üstüne ip fırlatmış, “Sen niye asmıyorsun?” diye höykürmüştü.
Devlet Bahçeli son derece faal bir siyasetçi Hiç boş durmadı. Öyle ki eşi Uğur Kılıç’ı (Kabadayı Dündar Kılıç’ın kızı) öldürttüğü dünya alem tarafından bilinen suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın hapisten çıkarılmasına ön ayak oldu. Tahliyesinden sonra Çakıcı’yla boy boy samimi fotoğraflar çektirdi.
Bahçeli semboller üstünden mesaj vermeyi de pek sever. Örneğin Kıbrıs’ta iki yıl önce, Pile Köyü yakınlarındaki yol yapımı çalışmalarında patlak veren olaylardan sonra bacaklarında dizlerine kadar uzanan çizmeler, elinde tespih poz vermişti. Bahçeli bu pozuyla Kıbrıs’a çıkarma yapmayı planladığı mesajını mı vermek istemişti acaba? Gerisi gelmedi tabii.
Son olarak da oturduğu sitenin bahçesinde yürüyüş yaparken gösterilen “Ben hasta değil, gayet sağlıklıyım,” mesajını verdiği sembol videosu hala gözlerimin önünde.
Dönelim Bahçeli’nin fırfır dönen siyasi çizgisine... 15 Temmuz 2016 malum darbe girişiminden sonraki Yenikapı gösterisiyle birlikte Bahçeli’nin Erdoğan’a karşı tutumu birden değişiverdi. Hele de bu ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni Türkiye’nin başına bela eden 2017 Anayasa Değişikliği Referandumu’ndan sonra Bahçeli Erdoğan’ın yanında hizalandı. Dış görünüşte hizalandı gibi dursa da alttan alta iki taraf arasında ciddi çekişmeler olduğu, TİP Hatay milletvekili Can Atalay’ın cezaevinden çıkarılması girişimlerinde, MHP’ye yakınlıklarıyla bilinen yargıçların görev yaptığı Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi kararını ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı yok saymakla kalmayıp Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyelerinin tamamı hakkında suç duyurusunda bulunmasıyla iyice gün ışığına çıktı.
Burada bir not düşmekte de yarar var. Televizyon ve Youtube yorumcusu gazeteci arkadaşlar, Türkiye’yi hukuk çıkmazı içine sürükleyen MHP ve Devlet Bahçeli’nin hangi güç odaklarına sırtlarını dayamış olabileceklerini merak ediyorlar ya. İsterseniz ben söyleyeyim. Zaten bunun gizlisi saklısı da yok. Eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun yıllardır Devlet Bahçeli’yle sıkı fıkı ilişkiler içinde. Atasagun’un hatta MHP Genel Merkezi’nde odası olduğu, kendisine bir çalışma ekibi kurduğu biliniyor.
Benim merakım, Başbuğ Alparslan Türkeş’in büyük oğlu Tuğrul Türkeş’in neden baba mirasını elinin tersiyle itip AKP saflarına katıldığı. Diyorum ki, acaba Tuğrul Türkeş sonunda baba mirasına sahip çıkmaya karar verse ne gibi gelişmeler olur? Merak bu ya!
Yorum Yazın