Eski Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın'dan Habertürk'te Eren Eğilmez'e açıklamalarda bulundu.
Eski Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın canlı yayında önemli açıklamalarda bulundu.
Karayalçın'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
29 Ekim'de Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına gireceğiz. Olması gereken coşku yok, zamlarla, fiyat artışlarıyla boğuşarak geleceği için bir coşku taşımadan, gelecekle ilgili senaryosu olmadan Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına gireceğiz. Bunu ciddi eksiklik olarak görüyorum. Keşke böyle olmasaydı. Aslında seçim sonuçları da insanlarımızın içinde bulunduğu toplumsal psikolojiyi yansıtan şekilde oldu; böyle gitsin dendi. Aslında Millet İttifakı olarak iki öngörüde bulunmuştuk. Bir tanesi bütün farklılıklarımızla birlikte yeniden biz olmalıyız; ya da yeniden biz olacağız öngörüsüydü. İkincisi de Cumhuriyetimizin demokrasiyle donatılması, taçlandırılması öngörüsüydü. Her ikisine bugün de ihtiyacımız var. Bizim en önemli metnimiz ortak mutabakat metniydi. Siyasi metinden çok 5 yıllık kalkınma programının yıllık dilimi gibi. Belki yurttaşlarımız 2500 maddeyi tam izleyemedi. Aslında daha bir siyasi metin olmalıydı. İki öngörünün getirdiği, gerektirdiği bir siyasi söylemle, beklenti, coşku yaratarak, senaryo ortaya koyarak olabilmeliydi. Çok teknik kaçtı.
"2500 HEDEFİ OLAN MUTABAKAT METNİ KURUYDU"
AK Parti'nin ya da Cumhur İttifakı'nın bir metni de yoktu bildiğim kadarıyla. Bizimki teknik olmakla birlikte hiç olmazsa değişik alanlarda 2500 hedefi ortaya koyan metindi ama kuruydu. Bülent Ecevit'in 'Bu düzen değişmeli' söyleminin kullanıldığına benzer metin olması gerektiğini düşünüyordum. Sonuç itibariyle 6 parti, çok kolay değildi. 6 partinin Ecevitvari 'Ak günlere' diye bir bildiriyle bir araya gelmeleri pek mümkün değildi.
"BURADAN BİR SONUÇ ÇIKARTMALIYIZ"
Biz siyasi partiler olarak, siyasetçiler olarak toplam bir gerileme yaşadık. AK Parti'de ciddi gerileme yaşandı. Sayın Erdoğan'ın oylarında da gerileme var. 2018'de tek başına kazanan Erdoğan, bunu ikinci turda ve çok değişik grupları toplayarak elde edebildi. Bu da bir ciddi gerileme. Hiçbir kesim seçmene ciddi gelecek senaryosu sunamadı. Seçmen bize ne dedi? Biz bu seçimi kaybettik. Herşeyi çok iyi yaptık ona rağmen kaybettik dersek yanlış yaparız. Bundan sonraki seçim iddialarımızı yitiririz. Şimdi bunu tartışmalıyız. Birbirimizi kırmadan, parti bütünlüğü içinde eleştirerek, özeleştiri yaparak tartışmalıyız. Seçmen bize klasik deyimle yeniden muhalefet görevi verdi. Biz buradan bir sonuç çıkartmalıyız. Ben şöyle bir iddiayı seslendiriyorum; yaşadığımız sorun kişi ve parti içindeki kurullar sorun değil. Bunun dışında yapısal bir sorun. CHP'nin uzun süreden bu yana yaşamakta olduğu bir sorun.
OLİGARŞİK YAPI SÖZÜYLE NE DEMEK İSTEDİ?
Genel merkez yönetimi, yöneticileri, danışmanları öyle bir yapı var. Bu yapı karar alıyor. Partinin siyasetini bu yapı belirliyor. Partinin adaylarını bu yapı belirliyor. Partinin örgütüne broşür, pankart ve seçim güvenliğiyle ilgili işler kalıyor. Bu örgüt kapasitesini düşürüyor. Örgüt partinin siyasetinin belirlenmesinde yer almıyorsa, kendi illerindeki milletvekili seçimlerinde yer almıyorsa, belediye başkanının seçiminde yer almıyorsa, yalnızca broşür dağıtıyorsa, pankartlarla meşgul oluyorsa o örgütün kapasitesini kullanamadığı anlamına geliyor. Örgüt siyasetin belirlenmesinde yer almalıdır. Tabii ki genel merkez de olacak ama örgüt mutlaka olacak. Örgüt adayların belirlenmesini mutlaka yapmalıdır. Patron örgüttür. CHP yalnızca genel merkezden oluşan bir yapıymış gibi görüntü vermeye başladı. Örgüt ikinci planda.
"ARKADAŞLARIMLA ATÖLYE ÇALIŞMALARINI KURDUM"
1994 Kasım'ında rahmetli Deniz Baykal'la SHP ve CHP'nin birleşmesini öngören bir metin imzalamıştık. 24 Aralık 1995'de milletvekili seçimlerinde zar zor barajı aşabildik. 0.7'lik oranla barajın altında kalmaktan kurtulduk. Eski tarihlerde SHP'de böyle bir seçimden çıkıldığında kurultay tartışmaları yaşanıyordu. Ben o seçimde CHP Samsun Milletvekili seçildim. Ben refleksle kurultaya gitmek yerine daha farklı yaklaşımın ortaya koymamız gerektiğini düşünerek, sosyal demokrat düşünce atölyelerini arkadaşlarımla kurdum. İki tane proje çalışması var. Bir tanesi TİP'in 3. Plan döneminde alternatif plan adıyla bir metin yayınlamış olması. İkincisi de sosyal demokrat düşünce atölyeleridir. Önerdiğim projelerin oldukça eski geçmişi var.
"ÖRGÜT KAPASİTESİNİ KULLANAMADIK"
Dünyanın en eski siyasi partilerden birisiyiz. Rahmetli İnönü'nün 'en büyük zaferimdir' dediği çok partili seçime geçtik. Daha sonraki yıllarda önemli adımlar atıldı. Biz yurttaşların kimlikleri olacağını kabul ettik. Etnik ve inanç kimliklerinin olabileceğini kabul ettik. Yurttaş kavramını öne çıkaran partinin yurttaşlarının etnik ve inanç kimliklerinin olduğunu kabul etmesi dönüşümdür. Bütün bunları yapmış parti 100 yıllık süre içinde iki kez mallarına el konuluyor. Hem bize devletin partisi derler hem devlet bizim partimize el koydu. Biz iki kez kapatıldık. Barajın altında kaldık. Ama öyle bir parti ki, yüzde 42'lere yaşlanıyor. Ben örgüt kapasitesinin tam anlamıyla kullanıldığında bu parti efsanevi başarılara imza atıyor.
Yorum Yazın