Emekli Büyükelçi Ahmet Süha Umar gerçekleşecek Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel görüşmesine ilişkin olarak kaleme aldığı 'Özgür Özel, Erdoğan’la görüşmeli mi? Nerede ve ne görüşmeli?' başlıklı yazı...
Gerçek demokrasilerde birden fazla siyasi parti olur ve bu partilerin birbirleriyle görüşmeleri hatta birlikte hareket etmeleri, koalisyonlar yapmaları da doğaldır. Siyasi partilerin genel başkanlarının da teke tek veya toplu halde bir araya gelmelerinde, konuşmalarında, müzakere etmelerinde şaşılacak bir taraf yoktur. Tek koşul, bu temasların, “siyasi partiler veya genel başkanları arasında” olmasıdır.
Özel ve Erdoğan, iki siyasi parti lideri olarak görüşmelidir
Son seçimden birinci parti olarak çıkmış olan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, koalisyon ile de olsa halen iktidardaki parti AKP’nin Genel Başkanı Erdoğan ile görüşmesi, iki siyasi parti genel başkanı arasındaki bir görüşme olarak düzenlenmesi ve gerçekleşmesi koşuluyla, şaşılacak, gocunulacak bir durum olmaz.
Bu görüşmenin Cumhurbaşkanı ile CHP Genel Başkanı arasında olması ise esastan da protokol olarak da sıkıntı yaratır, doğru değildir. Böyle bir görüşme, son seçimde azınlık partisi konumuna düşen ve durumu kurtarmak, iktidarda kalabilmek için tutunacak dal arayan Erdoğan’a gereksiz ve haksız bir can simidi atmak anlamını taşır. CHP’yi seçmeni önünde sıkıntıya sokar, son seçimde onu umut olarak gördüğünü açıkça gösteren, önemlice bir bölümü geçmişte AKP’yi destekleyen seçmeni de kuşkuya düşürür.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı hukuken tartışmalıdır
Tarafsız uzman hukukçular, Erdoğan’ı, Türkiye’yi içte, dışta ve ekonomide perişan etmesine yol açan bugünkü yetkileriyle Cumhurbaşkanlığına getiren 17 Nisan referandumunun, yasanın açık hükmüne rağmen mühürsüz oyların sayılması nedeniyle geçersiz ve usulsüz olduğunu ifade etmektedirler.
Erdoğan’ın, bizzat kendisinin değiştirdiği Anayasa’nın amir hükmüne karşın 3. kez Cumhurbaşkanı olmasının Anayasa’ya aykırı olduğu da yine hukukçuların üzerinde görüş birliği içinde oldukları bir husustur.
Erdoğan’ın 2017’den bu yana izlediği tutum, onun Anayasa’yı ihlalde bir sakınca görmediğini defalarca kanıtlamış dolayısıyla Erdoğan, icraatıyla da kendi meşruiyetine ciddi gölge düşürmüştür.
Bu çerçevede Erdoğan’ın hala açıklığa kavuşturulamamış diploma konusunu da, esası temelden ilgilendiren önemli bir ayrıntı olarak belirtmekte yarar vardır.
Özel-Erdoğan görüşmesi AKP Genel Merkezi’nde yapılmalıdır.
Görüldüğü ve sık sık uzman hukukçular tarafından da dile getirildiği üzere, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığının meşruiyeti tartışmalıdır. Özgür Özel, Erdoğan’la yapacağı görüşmede onun tartışmalı meşruiyetini güçlendirecek veya gündemden düşürecek hiçbir düzenlemeyi kabul etmemelidir. Bu açıdan, görüşmenin AKP Genel Merkezi’nde yapılması en doğru yoldur. Deneyimsiz gözler bunu bir protokol sorunu olarak görebilirler. Öyle değildir.
Protokol, özelikle resmi kimliği olan kişilerin duruşunu, tutumunu ve resmi temasların, ziyaretlerin ve görüşmelerin sonucunu belirleyen temel bir unsurdur. Bunun son örneği, 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı sırasında Erdoğan’ın, diğer siyasi parti başkanlarına yaptığı “çay daveti”dir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel orada, bilinçli olduğundan kuşku duyulmaması gereken yanlış ve iyi niyetten uzak oturma düzenine dikkat etmeyip, tepki göstermeyerek gelecek için hem Erdoğan hem CHP seçmeni gözünde zemin yitirmiş, elini zayıflatmıştır. CHP’nin birinci parti olduğu, bu niteliğini sözle tekrarlayarak değil gereğini yaparak gösterilir ve kabul ettirilir.
Konuya bir de esas yani görüşmede ele alınacak konular açısından bakalım.
Görüşmede hangi konu ele alınmamalıdır
Özgür Özel, bugünlerde her fırsatta, görüşmede hangi konuları açacağını anlatmaktadır. Özel’in, “sadece halkın konularını konuşacağım” genel tanımlaması ile ifade ettiği, çalışanların, emeklilerin durumu; ekonominin perişanlığı; dış politikadaki yanlışlar, eğitimin, yargının durumu ve Anayasa ihlalleri; bu çerçevede Gezi ve 28 Şubat sanıkları gibi başlıkları ele almak istemesi doğrudur ancak kamuoyuna sadece bunları açıklaması yetersizdir. Hangi konuları konuşmayacağını da açıklamalıdır
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in hiçbir şekilde, yeni anayasa yapılması veya Anayasa’nın değiştirilmesi konusuna girmemesi gerekmektedir. Yine son günlerde sık sık dile getirdiği, Erdoğan yeni anayasa veya Anayasa deşikliği konusunu açarsa, “önce mevcut Anayasa’ya uyulmasını isteyeceğim.” yaklaşımı ve söylemi yanlıştır. Böyle yapması anayasa müzakeresine girmektir.
Mevcut Anayasa’ya uyulması gerektiğini zaten eğitim, yargı, Gezi ve 28 Şubat davaları nedeniyle gündeme getireceğine göre Erdoğan yeni anayasa konusunu açtığında -açacağından kimse kuşku duymamalıdır çünkü Erdoğan’ın bu görüşmeden iki beklentisinden birisi meşruiyetini kabul ettirmek diğeri yeni anayasa müzakeresi başlatmaktır- Özgür Özel’in bunları tekrarlamasının bir anlamı yoktur. Verilecek tek yanıt; “siz görevden ayrılmadan, kurucu meclis oluşturulmadan bu konu bizim gündemimizde yoktur ve olmayacaktır.” olmalıdır. Bunun dışında tek bir söz söylememeli ve ısrar halinde izin isteyip ayrılmalıdır. Kalkma önceliği konuğa ait olduğundan, bu bir saygısızlık da olmaz. Öte yandan böyle yapması da yetmez.
Özel, yeni anayasa/Anayasa değişikliği konusu görüşmeyeceğini kamuoyuna açıklamalıdır
Özgür Özel hiç zaman geçirmeksizin bu yaklaşımını kamuoyu önünde açıklamalı ve kendisini bağlamalıdır. Bunu yapmadığı takdirde, basına kapalı görüşmenin içeriğinin Erdoğan tarafından kendi istediği biçimde yansıtılacağı gerçeği de dikkate alındığında, CHP ve Özel, onlara umut bağlayan seçmen gözünde çok ciddi bir yara alacaktır. 31 Mart seçimleriyle umudu yükselen halka bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktur. Özel bu açıklamayı yaptığında, Erdoğan görüşmeyi sürüncemede bırakırsa bu onun gerçek niyetini ortaya koyacağı ve CHP ile Özel’i ciddi bir sıkıntıdan kurtaracağı için tercih bile edilebilir.
Özel-Erdoğan görüşmesi, son seçimlerin de gösterdiği üzere, artık toplumun çok önemli bir bölümünün, büyük çoğunluğunun nezdinde sonuna geldiği görünen “Erdoğan Şahsım Devleti” yönetimine ve Cumhurbaşkanı olarak tartışmalı meşruiyetine destek olmamalıdır. Olası görüşmenin en önemli sonucu budur çünkü kişisel kanım Özel’in kendi gündemi konusunda Erdoğan’a söyleyeceklerinin, Erdoğan üzerinde hiç bir olumlu etkisinin ve sonucunun olmayacağı yönündedir. O açıdan bakıldığında Erdoğan’ın bu görüşmeyi, artık kaçınamayacağını gördüğü için kabul etmek zorunda kaldığından ancak yapmak zorunda kalacağı görüşmeden, iktidarını sürdürmek amacıyla bir şeyler elde etmek için yararlanmakta kararlı olduğundan kimsenin kuşkusu bulunmaması gerekir.
Ona, görüntüde de olsa bu fırsatın verilmesi büyük bir hata olacaktır.
Yorum Yazın