İşte uluslararası olaylar, dış ilişkiler, dış politika, diplomasi böyle bir şeydir!
Haritaya bakınca karadan üç-beş saatlik bir mesafedeymiş gibi görünen, yine haritaya göre kuzeyden güneye yukarıdan aşağı akarcasına çabucacık ulaşılabilinir mi sanılan yerlere ulaşmak bazen yıllar alır, bazen hiçbir zaman ulaşılamaz.
Şam’da Emevî Camii’nde namaz kılınması 13 yıldan fazla aldı.
Hem de bu katil Esed rejiminin, BM Güvenlik Konseyi’nin terörist kuruluşlar listesinde yer alan HTŞ’nin önderliğinde yıkılması neticesinde gerçekleşti.
7 Aralık günü Doha Forum’u vesilesiyle Al Jazeera muhabirinin sorularını yanıtlayan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, HTŞ hakkında şunları dile getirmiştir:
https://mid.ru/en/foreign_policy/news/1986144/
“...Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı Kararı ile başlayarak Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve birliğini güçlü bir şekilde yineleyen ve teröristlerin Suriyelilerin yaşamını bozmaya yönelik her türlü girişimini kınayan Anlaşmalara aykırı olarak terör örgütlerinin toprakları ele geçirmesine izin verilmesi kabul edilemez...Hayat Tahrir el Şam özelinde konuşursak, 2018 ve 2020 yıllarında Astana formatı çerçevesinde Hayat Tahrir el Şam'ın İdlib'de iktidara gelmesine izin verilmemesi ve İdlib'den atılması yönündeki ortak kararlılığı net bir şekilde pekiştiren iki anlaşma imzalandı. Ve bu anlaşmalar uygulanmadı. Ve şimdi bunlar ağır şekilde ihlâl ediliyor... Bu sabah kanalınızı izledim. Sunucu, muhalif grupların yeni şehirleri ele geçirdiğini söylüyordu. El Cezire'nin Hayat Tahrir el-Şam'ı “Muhalif gruplar” şeklinde adlandırmasının gazetecilik açısından pek temiz bir davranış olmadığını söyleyebilirim... Bir saniye, bir saniye. El Cezire'de kararları veren patronlarınızı savunduğunuzu anlıyorum, ama, dürüst bir gazeteci, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve ABD tarafından terör örgütü olarak listelenen Hayat Tahrir el Şam’ı muhalif grup olarak niteleyen bir açıklama yapabilir mi?”
Yorum Yazın