Yapılırsa sonuç ne çıkar?

Sığınmacılar için referandum yapılmalı mı?

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Sığınmacılar için referandum yapılmalı mı?
Abone ol

Farklı farklı birçok olay sonrasında sığınmacı sorunu yeniden önümüze geliyor. Son olarak bazı Twitter haber hesapları Suriyeli karşıtı tavır sergilediği iddia edilerek gözaltına alındı. Bu duruma sessiz kalmayan Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ birçok kişinin düşündüğü fikri yeniden gündeme getirdi ve “Sığınmacılar kalsın mı gitsin mi diye referandum yapalım” dedi. Böyle bir referandum yapılabilir mi? Sığınmacıların başka türlü gönderilme şansı var mı?

Oğuz Büber - Muhalif Özel

Türkiye’deki her vatandaşın aklından günde birkaç kere bu düşünce geçiyordur: “Sığınmacı sorunu ne olacak?”

Sığınmacılar ya da geçici koruma statüsündeki kişiler olarak ifade edebiliriz bu kitleyi. Ekonomi başta olmak üzere ülkemizin diğer en büyük problemi sığınmacı krizi olarak görülüyor.

Konuyla ilgili birkaç gündür farklı olaylar yaşandı. Önce Suriyeli karşıtı paylaşımlar yaptığı iddia edilen Aykırı, Muhbir, Karargah gibi Twitter haber sayfalarının yöneticilerine yönelik operasyona gerçekleştirildi ve 27 kişi gözaltına alındı.

Sonrasında sığınmacılar konusunda sert bir politika izlemesiyle bilinen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ bir paylaşımda bulundu:

“13 milyon sığınmacı ve kaçağı. Türkiye’de kalmasını isteyen Avrupa Birliği, ABD, Soros ve Arap ülkelerinin isteği ile sığınmacıları vatanlarına dönmesini isteyen vatandaşlara ve haber sitelerine karşı polis değişik illerde operasyon yapıyor. Zafer Partisi kurucular kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu üyesi Eray Ertürk’ün evi basılarak gözaltına alındı. Hapse atabilirsiniz ancak ne yıldırabilirsiniz ne korkutabilirsiniz. Atatürk’ün izinde vatanımızı ve ailemizi savunacağız.”

Sert bir mesaj veren Özdağ’ın söyledikleri bu kadarla da kalmıyordu. Zafer Partisi lideri iktidarı kaçak ve sığınmacılarla ilgili referandum yapmaya çağırdı.

Özdağ, "Gelin Türk halkına soralım sığınmacılar kalsın mı gitsin mi diye referandum yapalım. Yüreğiniz var mı? Eğer kalsınlar çıkarsa, Zafer Partisi’ni kapatır giderim." dedi.

Bu referandum talebi ilk defa burada dile getirilmiyordu tabii ki. Referandumla gönderme fikrinin yanı sıra; gönüllü gönderme ve zorla gönderme seçenekleri de ortaya atılmıştı.

Halkın büyük bir kısmının sığınmacıların gitmesi yönünde düşünceleri olduğu genel olarak bildiğimiz durum. Ama son seçimde tarafların vaat ettiklerine baktığımızda da sonuç tam tersi çıkıyor. 

Seçimi kazanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Suriyeli sığınmacıların geri gönderilmesiyle ilgili, "Ben şahsen böyle bir anlayışa taraftar değilim. Bu bir defa zulüm olur" ifadelerini kullanmıştı.

Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ise 14 Mayıs öncesinde iktidara gelmeleri halinde Suriyeli sığınmacıları en geç iki yıl içerisinde, barış yoluyla ülkelerine "uğurlayacaklarını" söylerken 28 Mayıs seçimleri için söylemini daha da sertleştirmiş ve bu durumu da seçim sloganında "Sınır Namustur", "Suriyeliler gi-de-cek" söylemlerini kullanarak göstermişti.

Bu sonuçlara göre vatandaşın sığınmacılardan rahatsız olmadığını düşünebilirsiniz. Ama seçimler yalnızca bu konunun gidişatını belirlemek için yapılmıyor. Olması durumunda ise referandum için konunun çözümü anlamında tek ve kesin yol diyebiliriz. 

Teoride böyle ama bu fikrin pratikte karşılığı var mı?

İçişleri Bakanlığı'na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı’nın raporuna göre "geçici koruma altında" bulunan Suriyeli sığınmacı sayısı 4 milyona yakın. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise Türkiye'de 13 milyon sığınmacı yaşadığını söylemişti.

Türkiye'de "geçici koruma altında" ikamet eden Suriyeli göçmenler "geri gönderme yasağı" kapsamında yer alıyorlar.

Yani Suriye'de can güvenliği riski ortadan kalkmadığı sürece Suriyeli sığınmacılar zorla ülkesine gönderilemiyorlar. Uluslararası sözleşmelere göre de durum bu şekilde.

Peki bu durumun aşılabilir mi bir tarafı yok mu?

Canlı örneklerine göre var….

Macaristan 2016 yılında mültecilere yönelik bir referandum düzenledi. Bu referandum ülkeye girmiş olan değil de girecek olanlara yönelik yapılmıştı.

Referandumda halka "Avrupa Birliği'nin, Ulusal Meclisin bile onayı alınmadan Macaristan vatandaşı olmayan kişileri Macaristan'a yerleştirmesine karar vermesini istiyor musunuz?" sorusu yöneltildi.

Oy kullananların yüzde 98’i mülteci yerleştirme planını reddetti. Fakat katılım oranı yüzde 50’yi geçmediği için referandum sonucu geçersiz sayıldı.

Bahsi geçen mülteci sayısını duyduğunuzda eminim bir şok yaşayacaksınız. 2 yıl içinde yerleştirilmesi planlanan mülteci sayısı yalnızca 1294 kişi. 

Yani şunu diyebiliriz; Macaristan ülkemizde bulunan sığınmacı sayısının binde biri olan bir kitle için bile referandum gerçekleştirebiliyor.

Diğer örneğimiz Polonya’dan

Polonya’da yönetimde bulunan Hukuk ve Adalet Partisi, ülkeye yasa dışı yollardan giriş yapan göçmenlerle ilgili referandum gerçekleştirmek istiyor.

Polonya hükümeti de halkına, "Avrupa bürokrasinin dayattığı zorunlu yeniden yerleştirme mekanizmasıyla Ortadoğu ve Afrikalı binlerce yasadışı göçmen alınmasını destekliyor musun?" sorusunu yöneltecek.

Polonya’ya dair şöyle bir detay da var. Ülke hali hazırda 1 milyondan fazla Ukraynalı mülteciye ev sahipliği yapıyor. Yakın kültüre sahip oldukları için yadırgamıyorlar.

Yetkili kişiler; Müslümanlar ve farklı kültürlerden gelenleri ise tehdit olarak görüyorlar.

Bizde de sığınmacıların kalması gerektiğini düşünen vatandaşların öne sürdükleri argüman ‘din kardeşlerimiz’.

İktidar ve dindar kesim Müslüman oldukları için sığınmacılara sahip çıkmamız gerektiğini, hatta Osmanlı Devleti döneminde aynı tebaaya mensup olduğumuzu belirtiyor. Sonrasında ise Bulgaristan zorunlu göçüyle ilgili bir kıyaslamaya giriyorlar ve ne farkı var deniliyor? Balkanlarda yaşayan azınlığın Türk olduğunu ve herhangi bir kültürel farklılık olmadığını belirtmek önemli. 

Suriye’den gelen Müslümanların Arap olduğunu ve kültürel anlamda büyük farklılıklara sahip olduğumuzu söylerken; Afganistan ve Pakistan’dan kaçak olarak gelen neredeyse tamamı erkeklerden oluşan kitlenin de kültürel olarak bizimle hiçbir ortak noktası bulunmadığının altını çizmeliyiz.

Başlıca sıkıntımız yalnızca kültürel mi?

Vergilerini düzenli ödeyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sığınmacılar gibi tamamen ücretsiz bir sağlık hizmetine sahip olamıyorlar.

Suriyeli sığınmacılar vergiden muaf bir şekilde ticaret yapabilme imkanına sahip ve hareket alanı genişken bu sayede Türk vatandaşlarının önüne de rahatça geçebiliyorlar.

Cumhuriyetimizin ‘Eğitimde fırsat eşitliği’ gibi bir sembol uygulaması vardı. Her Türk vatandaşının eğitimde eşit olanaklara sahip olması anlamına geliyordu. 

Bir dönem Suriyeliler istedikleri üniversiteye sınavsız ve koşulsuz girecek denilmişti. Bu iddia gerçek değildi. 

Suriyelilerin eğitimdeki hakkı ise en kolayından biraz daha zor. Oldukça kolay bir seviyede olan diğer yabancı öğrencilerin de girdiği Yabancı Öğrenci Sınavı (YÖS) ile üniversite girebilme şansları bulunuyor.

Sorunlara derinden bakmamız gerektiğinde sığınmacılar ve kaçaklar konusunda taciz, tecavüz olayları v.b. toplumsal normlarımızın uymaması sebepli daha birçok sıkıntı yaşanmaktadır.

Bahsettiklerimizin bile Türkiye’deki sığınmacıların gönderilip gönderilmemesi konusunda karar vermek için yeterli olduğunu düşünüyorum.

Sizin düşünceniz ne?

Sığınmacılar gönderilmeli mi? 


Yorum Yazın