Prof. Dr. Ahmet Özer yazdı:

Siyaset kurumunun doğal işlevleri: Barış ve demokrasinin adaleti üzerine

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Siyaset kurumunun doğal işlevleri: Barış ve demokrasinin adaleti üzerine
Abone ol

Barış olmadan demokrasi olmaz

İnsanlık kalubeladan beri iki büyük mücadele içinde olagelmiştir. Bunlardan biri insanın insanla mücadelesidir, diğeri ise insanın doğa ile mücadelesidir. İnsanın insanla mücadelesi silahları, silahlar savaşları ortaya çıkarmış, savaşlar da büyük yıkımlara neden olmuştur. Sadece 20. Yüzyılda yaşanan iki büyük dünya savaşında 70 milyon insan ölmüş bir o kadarı da sakat kalmıştır. Bu süreçte yaşanan irili ufaklı çatışmaları, katliamları, kıyımları, pogromları saymıyorum bile.

İnsanın doğa ile mücadelesi ise alet-adavatı ortaya çıkarmış, o da en nihayetinde sanayileşmeyi yaratmış, düzensiz sanayileşme ve orantısız zenginleşme hırsı dünyayı kirleterek yaşanmaz hale getirmiştir. Sonuçta kapitalizm ve faşizm el ele vererek insanı yaşam alanlarını daraltmış, suyunu zehirlemiş, insanı bir araca dönüştürmüştür. Yetmemiş, yeri geldiğinde baskı ve züllümle onu çıkarları doğrultusunda yok etmekten imtina etmemiştir.

Ne ki bu düzenin daha doğrusu insanı yok eden ve doğayı tahrip eden düzensizliğin böyle gidemeyeceğini gören insanlık, 2. Dünya Savaşından sonra büyük bir “U Dönüşü” yapmak zorunda kalmıştır. Henüz tam olarak başarıya ulaşmamış bu dönüşün adı BARIŞ ’tır.

Ekolojik demokratik toplumun gerekliliği

Gelinen vahim noktada, bu girdaptan kurtulmanın yolu insanın insanla ve insanın doğa ile barışmasını gerektiriyor. İnsanın doğa ile barışma çabaları çevre bilincini, insanın insanla barışma girişimleri ise demokrasiyi bugüne değin bulunmuş en iyi yönetim biçimi olarak ortaya çıkarmıştır. Böylece ekolojik demokratik toplum olmadan insanın insanlık onuruna yakışır bir düzeyde yaşam sürmesinin olanaklı olmadığı görülmüştür. Bunun da ön koşulu savaş tacirlerinin ve bu yolla egemen olmak isteyenlerin sevmediği barıştır. Bugün şu idrak iyice öne çıkmış bulunuyor; barış ile demokrasi bir madalyonun iki yüzü gibidir; biri olamadan diğeri de olmaz.

Bu ikili insan haklarına saygıyı güncelleştirerek öne almış ve bunları hukukun üstünlüğü ile teminat altına almaya çalışmıştır. Nazizm’in faşizan yayılmasının başlangıcını insanlık hafızasında canlı kılmak ve barışın önemini vurgulamak için 1 Eylül 1939 tarihi dünya  barış günü ilan edilmiştir. Ne ki henüz ne barış tam tesis edilmiş ne de demokrasi tam kurumsallaşmıştır. 

Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.


Yorum Yazın