SOL Parti, Trabzon'da "Fındıkta ve çayda sömürüye son!" mitingi gerçekleştirdi

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
SOL Parti, Trabzon'da "Fındıkta ve çayda sömürüye son!" mitingi gerçekleştirdi
Abone ol
SOL Parti, Trabzon'da "Fındıkta ve çayda sömürüye son" sloganıyla yaptığı eylemde "Karadenizli üreticiler olarak, dün çay taban fiyatında yaşadığımız fiyaskoyu/sömürüyü bu sefer fındık fiyatında yaşamak istemiyoruz. Bir zamanlar bölgenin ana geçim kaynağı olan tarım, kötü tarım politikaları nedeniyle bugün çiftçinin sadece ek gelir kaynağı bile olamamaktadır" dedi.

Kilogram başına 17 lira olarak belirlenen yaş çay alım fiyatının ardından gözler fındık alım fiyatlarına çevrildi. SOL Parti Beşikdüzü İlçe Örgütü, "Fındıkta ve çayda sömürüye son" şiarıyla eylem yaptı.

"Çay taban fiyatında yaşadığımız fiyaskoyu bu sefer fındık fiyatında yaşamak istemiyoruz" denilen açıklamada, "Fındık üretiminde dünya piyasalarını belirleme gücümüz varken bu güç kullanılamıyor ve emperyal tekellerin belirlediği politikaların altında üreticilerimiz yok pahasına üretmeye, köleliğe mahkûm ediliyor" ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, "Fındık tarımının sürdürülebilir olması için bu gün taban fiyatın en az 200 TL/kg olması gerekmektedir. 200 liranın altında verilecek fiyatın  üreticinin maliyetini bile karşılayamayacağı ortadadır! Üreticinin kendi toprağında köleleştirilmesine rızamız yoktur, olmayacaktır" denildi.

SOL Parti Beşikdüzü İlçe Örgütü'nün açıklaması şöyle:

Şirketlere, tüccarlara ve zenginlere var da üreticiye yok mu? Bu bir slogan değildir. En yalın ifade ile bu bir bölgenin neoliberal politikalarla yakın zamanda nasıl yoksullaştırıldığını ortaya koyan bir gerçekliktir. Bir çığlıktır! Bu; düşük fiyatlar, yüksek üretim maliyetleri, aracı baskısı gibi sorunlarla mücadele eden küçük ölçekli üreticilerin çığlığıdır; manifestosudur!

“EMPERYAL TEKELLERİN FİYATLARINA ÜRETİCİMİZ MAHKUM EDİLİYOR”

Orta ve Doğu Karadeniz dendiğinde çay ve fındık aklımıza gelir. Bu iki ürünü de halkımız ve ülkemiz için stratejik tarım ürünü olarak adlandırabiliriz. Özellikle fındık üretiminde dünya birincisi olup çay üretiminde de dünya sıralamasında en üst sıralarda yer almaktayız. Hatta çay tüketiminde birçok sermayedarın ve emperyalist tekellerin iştahını kabartacak seviyede pazarız.  

Fındık üretiminde dünya piyasalarını belirleme gücümüz varken bu güç kullanılamıyor ve emperyal tekellerin belirlediği politikaların altında üreticilerimiz yok pahasına üretmeye, köleliğe mahkûm ediliyor!

Fındık ve çay “sanayici/yatırımcı için servet, tüketici için keyif/mutluluk, biz üreticiler için emek, ekmek, gelecek demektir!

Bu günlerde fındık taban fiyatı açıklanacak. Karadenizli üreticiler olarak, dün çay taban fiyatında yaşadığımız fiyaskoyu/sömürüyü bu sefer fındık fiyatında yaşamak istemiyoruz.

Çay taban fiyatı olarak açıklanan 17 TL/kg (Ortalama maliyetin 18 TL/kg olduğu bir ortamda) üretim maliyetini karşılamasını bıraktık , özel sektör tarafından kilogramı 12 TL’den alım yapılarak üretici, çay tarımından vazgeçmeye zorlanmakta ve açlığa mahkum edilmektedir! Çay ve fındık üretiminde sermaye açısından karlılık oranı daha da artarken Ordu- Giresun- Trabzon- Rize ve Artvin halkı daha da yoksullaşmakta, yoksullaştırılmaktadır!

“FINDIK İÇİN TABAN FİYAT EN AZ 200 LİRA OLMALI”

Fındık tarımının sürdürülebilir olması için bu gün taban fiyatın en az 200 TL/kg olması gerekmektedir. 200 liranın altında verilecek fiyatın  üreticinin maliyetini bile karşılayamayacağı ortadadır! Üreticinin kendi toprağında köleleştirilmesine rızamız yoktur; olmayacaktır!

Bir zamanlar bölgenin ana geçim kaynağı olan tarım, kötü tarım politikaları nedeniyle bugün çiftçinin sadece ek gelir kaynağı bile olamamaktadır!

Fındık ve çay demek kurulacak yeni yuvalar demek, çocuklarımızın kitabı, defteri, kalemi, eğitimi demek, soframızın aş, ekmek demek! Küçük esnafın zor da olsa ayakta kalması demek! Nakliyecinin lastiği, yakıtı, sigortasından artarsa evine getireceği ekmek demek! Yağmurda çamurda, tarlalarda gençliğini tüketmiş romatizmadan yürüyemeyen ninelerimizin, dedelerimizin bakımı demek! Fabrikalarda sezonluk çalışan işçi kardeşlerimizin çoluk çocuğunun sağlık güvencesi demek; emekliliği demek!

Oysaki bölgenin geleceği, Cumhuriyetimizin geleceği; ilk yıllarda, büyük araştırma ve çabalarla ortaya çıkarılan çay ve fındık tarımının devamlılığındadır! Bunun için öncelikle üreticiyi koruyan çay ve fındık kanunları çıkarılmalı, ürünlerde kalite standartları belirlenmeli, tarladan sofraya kadar olan süreçte kaliteden ödün verilmemelidir! Çay ve fındık bahçelerini yenileme çalışmaları yapılmalı, üretici bu konuda teşvik edilirken zararları kamu tarafından karşılanmalı ve doğal tarıma geçilmelidir!

“ÇÖZÜM VAR VE KOLAY”

Kamucu politikalarla çay ve fındık tarımında devletin aktif rol almasını sağlayarak çiftçilerin ve üreticilerin çıkarlarını korumak mümkün!

Zengine var da bize yok mu? Derken özellikle aile tarımı olarak bilinen çay ve fındık tarımı ile uğraşan çiftçileri desteklemek ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak mümkündür:

- Fındık ve çay üreticilerine devlet desteklerinin ve sübvansiyonların artırılması, üretim maliyetlerinin düşürülmesi sağlanmalı.

- Doğrudan gübre desteği verilmeli ve kademeli olarak kaldırılmalı, doğal tarıma geçiş için çalışmalar yapılmalı.

- Taban fiyat uygulanmadığı için “serbest piyasa”denilerek özel sektör üreticinin elinden ürünleri istediği koşullarda, istediği fiyattan almaktadır. Hasat başlamadan önce taban fiyat belirlenerek bu fiyatın altında alım yapılamayacağı kanuni olarak sağlanmalıdır!

- Üreticilerimizin kooperatifler ve üretici birlikleri aracılığı ile örgütlenmesinin teşvik edilerek üreticinin hakları korunmalıdır.

- Alım fiyatı açıklamak kadar önemli olan bir konu da kamunun yeterli alım yapması ve üreticinin serbest piyasanın insafına bırakılmaması, fiyatların düşürülmemesidir!

Ülkemiz fındığından üretici zarar ederken ve tüketici yeterli fındık tüketmezken, kim kar ediyor? En büyük ihracat kalemimiz olan fındıkta, gelir, tekelci İtalyan şirketine değil, ülkemize kalmalıdır. Tekellerin fındık piyasasını yönlendirmesine artık son verilmelidir!

Fındık için söylenecek son söz, mevcut iktidarın/devletin, şirketlerin yanında değil üreticinin yanında yer almasıdır!"


Yorum Yazın