Tasarruf tedbirleri eleştirileriyle Bütçe Komisyonunda kabul edilen düzenleme: Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Tasarruf tedbirleri eleştirileriyle Bütçe Komisyonunda kabul edilen düzenleme: Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı
Abone ol

Dışişleri Bakanlığı teşkilatının faaliyetlerinin güçlendirilmesi, personelinin temsil kabiliyeti yüksek ve donanımlı yetiştirilmesinin desteklenmesini öngören Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı kurulmasına ilişkin yürütme ile 11 maddeden oluşan kanun teklifi esas komisyon olarak belirlenen  Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülerek kabul edildi. Anayasa’ya aykırılıktan, yeni bir paralel yapı kuruluyor, ticarethane, tasarruf tedbirleri ve Sayıştay denetimi dışında tutulmasına kadar CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi milletvekillerinin eleştirilerine, teklifi hazırlayan isimlerden AKP Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey, “Vakfın hedefi, Dışişleri Bakanlığımıza paralel bir dış işleri yapılanması oluşturmak ya da Bakanlığın görevlerini üstlenmek değil Bakanlık merkez ve yurt dışı teşkilatının ve Bakanlık personeli faaliyetlerinin en etkin şekilde yürütülmesine destek sağlanmasıdır” yanıtı verdi.

Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı ne yapacak

Bakanlığın hizmet kalitesinin ve kurumsal kapasitesinin artırılması amacıyla her türlü taşınır ve taşınmaz almak, kiralamak, inşa etmek, gerektiğinde bunların kullanımını kısmen veya tamamen Bakanlığa bırakmak, her türlü taşıt aracı almak, kiralamak, gerektiğinde Bakanlığa tahsis etmek;

Bakanlığa ait veya tahsisli olup güncel olarak ihtiyaç duyulmayan taşınmazların ilgili mevzuat hükümlerine uyulmak suretiyle Bakanlık yararına değerlendirilmesine yönelik çalışmalar yapmak;

Yüksek öğretim kurumları kurmak; personelin niteliklerinin ve temsil kabiliyetinin geliştirilmesini desteklemek;

Vakfa gelir temin edilmesi ve vakfın amaçlarına tahsis edilmesi maksadıyla yurt içinde ve yurt dışında taşınır ve taşınmaz almak, satmak, kiralamak; ayni ve nakdi, fikrî ve sınai her türlü hak ve alacağı temin etmek;

Takas, trampa, ipotek tesisi ve benzeri tasarruflarda bulunmak; taşınmaz inşa etmek ve ettirmek; devlet iç borçlanma senetleri ve 4749 sayılı Kanun kapsamında Hazine Müsteşarlığı Varlık Kiralama Anonim Şirketi tarafından ihraç edilen kira sertifikaları, şirket tahvilleri, hisse senetleri ve sair menkul kıymetler almak, satmak; şirket ve ticari işletme kurmak, işletmek, işlettirmek faaliyetlerini yürütecek.

Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde vakfın kuruluş işlemlerinde kullanılmak ve kalanı kuruluş tamamlandıktan sonra vakfa bırakılmak üzere Dışişleri Bakanlığı bütçesinden 10 milyon lira vakfa aktarılacak.

Hülya Özmen- Muhalif- Özel

Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanun Teklifi, muhalefetin yoğun eleştirileri altında TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi.  Kanun kapsamında belirlenen faaliyetlerin icrası amacıyla merkezi Ankara'da olan Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı kuruluyor.  Vakıf, Dışişleri Bakanlığının hizmet kalitesinin artırılması amacıyla her türlü taşınır ve taşınmaz alabilecek, kiralayabilecek, inşa edebilecek, gerektiğinde bunların kullanımını kısmen veya tamamen bakanlığa bırakacak, her türlü taşıt aracı alıp kiralayacak ve gerektiğinde bakanlığa tahsis edecek. Yükseköğretim kurumları kurabilecek; personelin niteliklerinin ve temsil kabiliyetinin geliştirilmesini destekleyecek. Bu çerçevede yüksek lisans ve doktora eğitimi verecek bir akademi kurulacak.

Vakfa gelir temin edilmesi ve vakfın amaçlarına tahsis edilmesi maksadıyla; yurt içinde ve yurt dışında taşınır ve taşınmaz alabilecek, satabilecek, kiralayabilecek. Ayni ve nakdi, fikri ve sınai her türlü hak ve alacağı temin edebilecek, takas, trampa, ipotek tesisi ve benzeri tasarruflarda bulunabilecek, taşınmaz inşa edebilecek ve ettirebilecek, devlet iç borçlanma senetleri ile Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında Hazine Müsteşarlığı Varlık Kiralama AŞ tarafından ihraç edilen kira sertifikaları, şirket tahvilleri, hisse senetleri ve sair menkul kıymetleri alabilecek, satabilecek, şirket ve ticari işletme kurabilecek, işletebilecek ve işlettirebilecek. Düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içerisinde vakfın kuruluş işlemlerinde kullanılmak ve kalanı kuruluş tamamlandıktan sonra vakfa bırakılmak üzere Dışişleri Bakanlığı bütçesinden 10 milyon lira vakfa aktarılacak.

 Paralel yapı

AKP milletvekillerinin imzasıyla hazırlanan teklif, CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi milletvekilleri tarafından Anayasa’ya aykırılıktan, yeni bir paralel yapı kuruluyor, ticarethane, tasarruf tedbirlerine kadar bir dizi gerekçeyle yoğun eleştirilere uğradı.  Teklifi hazırlayan isimlerden AKP Balıkesir Milletvekili Mustafa Canbey, bu eleştirilere, “Vakfın hedefi, Dışişleri Bakanlığımıza paralel bir dış işleri yapılanması oluşturmak ya da Bakanlığın görevlerini üstlenmek değil Bakanlık merkez ve yurt dışı teşkilatının ve Bakanlık personeli faaliyetlerinin en etkin şekilde yürütülmesine destek sağlanmasıdır” yanıtı verdi. Canbey, “Paralel bir yapı mı kuruluyor?" En fazla kullanılan, sorulan sorulardan bir tanesi. Arkadaşlar, bir kere, Dışişleri Bakanlığı hiçbir yetkisini, hiçbir şeyini bu vakfa devretmiyor; yeni bir vakıf kuruluyor, paralel bir yapı kurulmuyor. Bu, Anayasa'ya da aykırı bir durumdur zaten. Dışişleri Bakanlığı zaten kanunla kurulmuş, yetkileri belli, yapacağı işler belli bir Bakanlık; hiçbir yetkisini buraya devretmiyor. Bir vakıf kuruluyor, vakfın yapacağı şeyler de zaten kanun maddelerinde belli, bu vakıf aracılığıyla bu işler yapılacak yani paralel bir vakıf kesinlikle söz konusu değil” dedi.

 Dışişleri emlak komisyoncusu mu?

"Emlak komisyoncusu mu olunacak? eleştirilerine Canbey, “Kesinlikle Dışişleri Bakanlığının hiçbir taşınmazının vakfa devredilmesi falan diye bir şey söz konusu değil. Burada vakıfla iş birliği yapılacak, vakıf raporlar hazırlayacak, değerlendirmeler yapılacak, birlikte çalışılacak ama oraya bir devir gibi ya da Dışişleri Bakanlığının oraya verilmesi gibi bir şey söz konusu değil” açıklaması yaptı.

  Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşmelere ilişkin notlar şöyle:

“Neyin tırı, neyin trampası, neyin ipotek tesisi”

 RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir): Oysa bu kurulmuş olan, şu andaki vakıf tamamen ticari bir vakıf; ticaretle uğraşacak, ticaret, çok açık ve net olarak söylüyorum. Biraz önce siz de söylediniz zaten yani bakın, bu kanunun amacı diyor ki: "Dışişleri Bakanlığı teşkilatının faaliyetlerinin güçlendirilmesi, birinci. Bir de sonrasında personelin temsil kabiliyeti yüksek ve donanımlı yetiştirilmesinin desteklenmesi." Yani bu vakıf çıkmadı şu ana kadar, Dışişleri Bakanlığı teşkilatının faaliyetleri kötü mü? Türk Dışişleri Bakanlığı dünyanın... O yüzden bakın bugün getirilen şeyin tam adı Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı, bu açıdan ciddi sıkıntılar içeriyor; bir kere söylediğim gibi açıkça bütçe ve hazine birliği ilkesine aykırıdır.

Devam ediyorum; Vakfın faaliyetleri: Ticari faaliyetler; taşınır ve taşınmaz mal almak, kiralamak, inşa etmek, -siz de okudunuz, ben de okuyayım- her türlü taşıt aracı almak, kiralamak, ayni ve nakdi, fikrî ve sınai haklar, takas, trampa, ipotek tesisi... Ne yapıyoruz Allah aşkına Dışişleri Bakanlığı vakfı?

VELİ AĞBABA (Malatya) - Emlakçı yapıyorlar.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Neyin tırı, neyin trampası, neyin ipotek tesisi arkadaşlar? DİBS, devlet iç borçlanma senedi, kira sertifikaları, hisse senetleri almak, satmak, şirket ve ticari işletme kurmak, ortak işletmek ya da işlettirmek, ortaklıklar kurmak... Kimlerle, kimlerle ortaklık olacak?

CEVDET AKAY (Karabük) - Vergiden de muaf.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Yükseköğretim kurumları kurmak... Yapmayın, bunların hepsi ticari faaliyet, bunların Dışişleri Bakanlığı gibi bir bakanlıkta ne işi var? Yarın öbür gün Tarım Bakanlığı çıksa dese ki "Ben de teşkilatı güçlendirme vakfı kuruyorum, benzer, bunların hepsini yapacağım." Öbür gün Millî Eğitim Bakanlığı, öbür gün Sağlık Bakanlığı, öbür gün Çevre Bakanlığı. Ne yapacağız? Ne yapacağız?

--

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Vakıf mantığıyla bağdaştığını düşünmüyorum, bunun incelenmesi gerektiği kanısındayım. Ve nihayet, gelelim üniversiteler meselesine. Türkiye'nin zaten fevkalade hantallaşmış bir Yükseköğretim Kurumu var ve Türkiye'de bütün alanlar, uluslararası ilişkiler dâhil bir üniversite enflasyonu, fakülte enflasyonu yaşarken, bizim bu kuruluşların kalitelerini artırmamız, sayıyı azaltmamız gerekirken yeni bir üniversite yapılanması yaratmayı da gereksiz görüyorum. Bütün bu gerekçelerle aslında bu kanun teklifi kamu yararına dönük olarak hazırlanmış değil benim ilk izlenimime göre. Oysa bütün kanunların amaç unsuru kamu yararı olmalıdır. Ve nihayet, son bir nokta, şimdi, anladığım kadarıyla bu vize alımları için evvelce yaratılan şirketlerin elinde biriken -onlar kime gitti bilmiyorum, bunun cevabını siz biliyorsunuz- o paranın gittiği yerde kalmasını istemiyorsunuz, başka bir yere aktarmak istiyorsunuz. O şirketler hangi yöntemle kurulmuştu?

--

 VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) yazılı açıklama: 3'üncü maddeye baktığımız zaman bu vakfın faaliyetlerinin neler olacağı şöyle belirlenmiş: ‘Bakanlığın hizmet kalitesini arttırmak için her türlü taşınır ve taşınmaz almak, kiralamak, inşa etmek, gerektiğinde bunların kullanımını kısmen veya tamamen bakanlığa bırakmak; her türlü taşıt, araç almak, kiralamak, gerektiğinde Bakanlığa tahsis etmek...’ Çok kısa bir zaman önce Hazine ve Maliye Bakanımız tasarruf ve verimlilik paketi açıklamıştı. Bu pakete göre, Dışişleri Bakanlığı üç yıl boyunca bina alımı yapamayacak, araç alımı yapamayacak, araç kiralama yapamayacak ama kurulmak istenen bu vakıf; araç alıp kiralayıp bakanlığa tahsis edebilecek, yeni binalar alabilecek ve bunları Bakanlığa tahsis edebilecek. Yani, esasında baktığımız zaman bu tasarruf tedbirleri ve verimlilik paketi ile getirmiş olduğunuz tüm kısıtlamalar, bu kanun teklifiyle kurulmak istenen vakıfla tamamen çelişmekte. Bu tasarruf tedbirleri üç yıl boyunca uygulanacaksa, önümüzdeki günlerde komisyonumuza buna benzer birçok vakfın teklifi gelir. Her bakanlık böyle bir tane vakıf kurar ve bu tasarruf paketinin arkasından dolaşır.

---

CEVDET AKAY (Kocaeli- açıklama): Faaliyet listesinden açıkça görülmektedir ki Vakfın kuruluş amacı Dışişleri Bakanlığı teşkilatını güçlendirmek değildir. Teşkilatı bu şekilde nasıl güçlendireceğiz? Görev ve yetkilerinden yararlanarak bir kazanç elde edilmek amaçlanmış, biz öyle görüyoruz. Şimdi, normal ticari faaliyet alanlarında bir sürü özel sektör kuruluşları da var. Şimdi, siz vakıf olarak iştiraklerde bulunacaksınız, şirketler kuracaksınız, bunlardan faaliyetler yaparak gelir elde edeceksiniz ama vergi muafiyeti var yani bunlarla ilgili de vergi ödemiyorsunuz; bu ayrı bir boyut.

Meclis Denetimi Dışında Bir Vakıf Olmuş Olacak

Son beş yılda Yunus Emre Vakfı’nın ve Türkiye Maarif Vakfı’nın topladığı para aşağı yukarı 19,1 milyar lira; bu denetime tabi olmayan yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin de denetiminde olmayan bir kaynak. Dışişleri Bakanlığının bütçesi belli, buradan ayrılacak ödenekler belli. Bu vakıf kurulduğu takdirde Meclis denetimi dışında bir vakıf olmuş olacak; bu, sakıncalı bir durum. Bir sürü gelir elde ediyor, gayrimenkuller alıyor, satıyor, kiralıyor; ticari faaliyette bulunmak üzere birtakım şirketler kurabiliyor bunları da hem yurt içinde hem de yurt dışında yapabiliyor. Yaptığı bu faaliyetler nedeniyle de bu vakıf bir vakıf olmanın ötesinde bir holding gibi hareket edecek bir pozisyon alıyor.

Dışişleri Bakanlığı Tasarruf Tedbirlerinin Dışına Çıkacak

10 milyonluk bir sermayeyle başlıyorsunuz. Kuruluş tamamlandıktan sonra anlatılan faaliyetler ve yerine getirilmesi gereken konular düşünüldüğünde buradaki gelirin çok yüksek boyutta olduğunu görüyoruz. Bu, finans uzmanı tarafından da yönetildiğine göre buradaki kazançların nasıl değerlendirileceği de çok önemli. Dışişleri Bakanlığı bünyesinde bazı projelerle ilgili denetim mekanizması var ama burada bir denetim mekanizması yok. Yani, siz buradaki yöneticilere yüksek maaşlar verebilirsiniz, lüks araçlar tahsis edebilirsiniz, lüks lojmanlar tahsis edebilirsiniz. Şimdi, bütün kurumlar, bakanlıklar tasarruf tedbirlerine uyarken bu vakıf aracılığıyla Dışişleri Bakanlığı tasarruf tedbirlerinin dışına çıkılmış olacak.

Paralel yapı kurulmaya çalışılıyor

VELİ AĞBABA (Malatya) - Burada daha önce gördüğümüz işler yapılıyor, aslında bir paralel yapı kurulmaya çalışılıyor. Bu paralel yapı kurulurken de -biraz önce de arkadaşlarımız ifade etti- bu kritik öneme sahip görevlere kimler atanacak? Geçmiş tecrübelere bakarak herhâlde aynı şeyler olacak. Hangi tarikata verilecek, hangi cemaate verilecek? Bu soruları da sormak gerekiyor. Cumhuriyet tarihinde olmayan ve başka ülkelerde olmayan da bir iş getiriyorsunuz. Paralel yapıdan bu kadar çektiğini iddia eden bir siyasetin de bunu yapmasına hakikaten hayret ediyoruz. Vakfın muhtelif finansal araçlar edinmesi, çeşitli ticari işletmelerle iştirakler kurması, dahası, Dışişleri Bakanlığına ait taşınmazlar üzerinde tasarruf sahibi olması öngörülüyor. Yani ne anlama geliyor -biraz önce Aşkın Başkan da söyledi- resmen vakfı emlakçılık yapmaya yönlendiriyor. Yani emlakçılık mı yapacak dışişleri vakfı? Bu sorunun sorulması lazım. Emlakçılık görevi mi?

Bu vakıf, devlet iç borçlanma senedi alıp satabiliyor, hazine bonosu alıp satıyor. Neden?

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) Karşımızdaki bu kanun teklifi, Anayasa'nın 123'üncü maddesiyle de uyumlu değil; bunu hatırlatmak istiyorum sizlere. İlgili madde şu şekilde: "İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. Kamu tüzelkişiliği, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur." Görüşülmek istenen kanun teklifi de vakfın faaliyetleri 3'üncü maddede düzenlenmiş. Vakfın 3'üncü maddesine baktığımız zaman, kanun teklifinin, bu faaliyetlerin büyük bir kısmı idarenin işleyişiyle ilgili olup vakfa bırakılıyor. Dolayısıyla ilk önce Anayasa'nın 123'üncü maddesiyle uyumlu olmayan bir kanun teklifi var karşımızda. İkinci olarak, bu kanun teklifi direkt olarak Dışişleri Bakanlığı bünyesinde bir vakıf kurup bu vakfın da esasında kazanç gibi bir amacı olmayan Dışişleri Bakanlığının kazanç elde ettikten sonra bu vakıf bünyesinde bu kazancın değerlendirilmesini öngörüyor; bu, devletin işleyişine son derece de aykırı bir durum. Devletler yani kamu kurumları gelir üretmezler, burada bizim gördüğümüz şeylerden bir tanesi şu: Ticaret yapan, kendisine verilen görev ve sorumlulukları ticarete dönüştüren ve buradan para kazanacak olan Dışişleri Bakanlığı bünyesinde kurulan bir vakıf var. O yüzden biz bunu son derece sakıncalı ve Anayasa'nın 123'üncü maddesiyle de uyumlu bulmuyoruz.

Öyle şeyler var ki inanılır gibi değil. Mesela, bu vakıf, devlet iç borçlanma senedi alıp satabiliyor, hazine bonosu alıp satıyor. Neden? Yani neden Dışişleri Bakanlığı bünyesinde bir vakıf, taşınmazları alıp satar, hazine bonosu alıp satar, ondan sonra, direkt şirketlere ortak olur, bu şirketlerin hisse senedinin direkt olarak ticaretini yapabilir? Ben, Dışişleri Bakanlığı gibi saygın bir kamu kurumunun içerisinde böyle bir vakfın bu tür akçeli işlere girmesini son derece sakıncalı buluyorum.

Özellikle "paralel yapı" cümlesini niye kuruyorum

SELİM TEMURCİ (İstanbul) -Kanun teklifinin 1'inci maddesine hep birlikte bir bakalım. Teşkilat faaliyetlerinin güçlendirilmesi ve personelin temsil kabiliyeti yüksek ve donanımlı yetiştirilmesinin desteklenmesi; ana şey bu. Şimdi, bu ülke, bu millet hatta mevcut iktidarın kendisi paralel yapılardan çok çekti. Şu anda, AK PARTİ'li dostlarımızdan hakikaten benim şahsi ricamdır, bu kanun teklifini Sayın Cumhurbaşkanımız görmüş müdür? Çünkü 11'inci maddede "Cumhurbaşkanı yürütecek." Bu maddelerin yürütülmesinde onun sorumluluğu var. Özellikle "paralel yapı" cümlesini niye kuruyorum? Şöyle bakın: Şimdi, bizim Dışişleri Bakanlığımızda bir Stratejik Araştırma Merkezimiz vardı, işte "vision paper"ları yayınlanıyor, biz de faydalanıyoruz, okuyoruz, sağ olsunlar. Diplomasi Akademisinden bahsedildi. Bu kadar başarılı ve bu işleri yapan bir Bakanlıkta niye kuruldu bu diye bakıldığında, bunun faaliyet alanına bakıyoruz.

Eğer tasarruftan bahsediyorsak... Şu soru hakikaten çok önemli; acaba Dışişleri Bakanlığımızın personelinde bir azalma mı olacak? Mesela, Dışişleri Bakanlığımız bir bina alırken, araç alırken, satarken bu faaliyetler -personelle ilgili eğitim meselesi- bu vakfa devredilecekse demek ki burada bir tasarruf olacak, Dışişleri Bakanlığının personelinin bir bölümü buraya mı aktarılacak? Bu, önemli bir mesele. Ama daha önemli bir mesele: Diyelim ki Dışişleri Bakanlığımız Fransa'da bir bina satın alacak. Buna vakıf mı karar verecek, Dışişleri Bakanlığının kendisi bir karar verecek; kim karar verecek buna? Ben şunu özellikle söylüyorum: Kuruluşundan itibaren yapmaya çalıştığı şeyin tersini yapan bir iktidar daha güçlü olmaz.

Vakfın yeni yandaş emekliler kurulu olarak kullanılacağı açıktır.

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Dışişleri teşkilatını güçlendirme vakfı kurulması amaçlanan bir yasa teklifiyle buradayız. Kanun teklifine baktığımızda Bakanlığın çalışma ve yetki alanında bulunan bazı faaliyet ve uygulamaların kurulmak istenen bu vakfa aktarıldığını görüyoruz ve faaliyet olarak tanındığı; bağış alma, yurt dışında eğitim kurumları açma, taşınmaz mal satın alma, seminer, konferans gibi faaliyetlerden kâr elde etme gibi geniş yetkiler verilmekte. Vakfın kurulması için Dışişleri Bakanlığı bütçesinden 10 milyon lira da vakfa aktarılacak. Bir yandan kamuda sözde tasarruf tedbirleri açıklanıyor, bir zamanlar "çerez parası" denilenler şimdi büyük birer tasarruf hamlesi olarak gösteriliyor, personel alımlarına, yönetim kurulları ücretlerine ve benzeri getirileceği söylenirken bu kurulmak istenen vakfa bütçeden aktarılacak kaynak, yapılacak harcamalar, mütevelli heyetinin ve denetleme kurulları üyelerinin alacağı ücretler, huzur hakları burada konuşlandırılacak ve konuşulacak. Vakfın organları kısmına baktığımızda faaliyet harcama ve gelir elde etme konusundaki karar ve denetleme mekanizmasının tamamen atanmış bakanların inisiyatifine terk edildiğini görüyoruz. Personel alımındaki kriterlerden tutalım mütevelli heyeti, yönetim ve denetleme kurulları üyeleri AKP'nin liyakat anlayışı göz önünde bulundurulduğunda vakfın yeni yandaş emekliler kurulu olarak kullanılacağı açıktır.


Yorum Yazın