TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, yeni anayasa çalışmasında Türk aile yapısının güçlendirilmesi ve korunması için gerekli adımları atacaklarını söyledi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, ÖNDER İmam Hatipliler Derneğinin Uşak Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen 20. İmam Hatipliler Kurultayı’nda konuştu. Kurtulmuş,“Bugün 1,5 milyona yaklaşan öğrenci ordusuyla imam hatip liseleri aynı zamanda bir başarı öyküsüdür.” dedi.
Cumhuriyetin ilk asrının artık geride kaldığını söyleyen Kurtulmuş, 29 Ekim’le birlikte yeni bir döneme gireceklerini ifade etti. “Nitelikli gelecekten bahsetmek için önce sağlam bir mefkureyi ortak milli bir hedef haline getirmek mecburiyetinde olduklarını” söyleyen Kurtulmuş, ikinci temel unsurun bu mefkureyi yürütecek, ileriki nesillere aktarabilecek sağlam bir toplumsal yapının oluşması, sağlam bir toplumsal yapının sonraki nesillere devredilmesi olduğunu belirtti.
‘YENİ ANAYASA ÇALIŞMASINDA TÜRK AİLESİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ İÇİN ADIMLARI ATACAĞIZ’
Dünyada nesilleri mahvetmeyi kendisi için vazife bilen şer odaklarının büyük bir propagandayla hedef aldığı temel unsurlardan birisinin aile yapısı olduğunu savunan Kurtulmuş, “Bu aile yapısının güçlendirilmesi için bütün gücümüzle gayret edeceğiz ve inşallah önümüzdeki dönemde yapacağımız yeni anayasa çalışmasında da Türk ailesinin güçlendirilmesi ve korunması için gerekli adımları inşallah atacağız.” dedi.
‘AYNEN OSMANLI’NIN YAPTIĞI GİBİ…’
Sağlam bir toplumsal yapının ileriye doğru güçlü bir şekilde devam etmesi için olmazsa olmaz bir başka konunun da farklılıkları, çeşitlilikleri, bir güç unsuru olarak kabul etmek olduğunu söyleyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Mezhep, meşrep, ırk, köken, toplumsal sınıf gibi bütün farklılıkların bir tarafa bırakılarak bunların üzerinden bu farklılıkları bir zenginlik aracı olarak görerek aynen Osmanlı’nın geçmişte yaptığı millet sistemi üzerinden güçlendirdiği o anlayışı yeniden kuvvetlendirerek yolumuza devam edeceğiz. Bu ülkenin 85 milyonunun tamamı birdir, beraberdir kardeşimizdir. Sadece Türkiye’deki 85 milyon değil, dünyanın dört bir tarafında 100 milyonlarla ifade ettiğimiz millet varlığımız da bizim dostumuzdur, kardeşimizdir, beraber olduğumuz insanlardır. Sadece 100 binler, 100 milyonlarla ifade ettiğimiz soydaşlarımız, ırkdaşlarımız millet varlığımız değil bugün artık yaklaşık 2 milyara yaklaşmış olan İslam ümmetinin tamamı da dostumuzdur, kardeşimizdir, ailemizin bir parçasıdır.
‘YABANCI DÜŞMANLIĞI VE İSLAM DÜŞMANLIĞI’
Bu çerçevede Türkiye’deki farklılıkları zenginlik aracı olarak bilmek sadece bir retorik olarak değil önümüzdeki dönemde dünyayı bekleyen bir başka önemli tehlikenin de bertaraf edilmesi için asli vazifelerimizden birisidir. Nedir o? Bugün bütün dünyada yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığı şeklinde tezahür eden ötekine tahammül etmeyen, öteki olarak tanımladığını yok etmeye çalışan, öteki olarak gördüğüne hayat hakkı tanımayan ırkçı, faşist, çağ dışı ve çağın tamamıyla ötesinde kalmış olan bu karanlık anlayıştır. Ne yazık ki aynen aileyi tahrip etmek isteyen bazı görüşler gibi insanlık ihyasında, insanlık aleminde, insanlık ortak paydasını yok etmek isteyen bu faşist zihniyetle, bu ırkçı zihniyet de çağımızın en büyük virüslerinden birisidir. Bundan Türkiye’ye Allah’a çok şükür hiç sirayet etmeyecek. Bunu Türkiye’de hiç bulaştırmayacağız ve inşallah Türkiye hem 85 milyonu kardeş bilen, hem bütün dostlarımızı kardeş bilerek yoluna devam edeceğiz.”
Yorum Yazın