Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda okullardaki temizlik sorununa değindi.
İşte Tugay Uluçevik'in o paylaşımı;
“İlkokul, ortaokul ve liselerde, 2024-2025 eğitim yılı 16 Eylül Pazartesi günü başladı.
Özellikle İlkokulların eğitim yılının başlamasından önce temizlenmemiş oldukları okullar açıldıktan sonra görüldü. Durum TV ekranlarına da yansıdı.
2024 -2025 Eğitim yılında birinci hafta tamamlandı. Bu sabah (21 Eylül Cumartesi) medyada Millî Eğitim Bakanı’nın okulların temizliği için “30 bin (bazı haberlerde 120 bin) temizlik elemanının alınacağını" açıkladığı haberlerini hayret ve kaygı içinde okudum.
Bu nasıl yönetim anlayışı ve uygulamasıdır?!!!
Okulların belirli bir tarihte açılacağı önceden saptanmış ve ilân değil miydi? Okulların zamanında temizlenerek yeni eğitim yılının açılış gününden önce tertemiz hale getirilmesi gerekmez miydi?
Okulların eğitim yılına fizikî açıdan da hazırlık durumunun önceden ilgili yöneticiler ve müfettişler tarafından gözden geçirilmesi icap etmez miydi?!!
Temizlik eleman eksikliğinin okullar açılmadan belirlenip temizlik elemanı alımına dair resmî işlemlerin, eylemlerin gereği Devlet’in her katında vaktinde yerine getirilemez miydi?!!
Şayet okullarımızın zamanında temizlenememesi, temizlenmesi için eleman tedarik edilememesi gibi bence hayatî bir aksaklık ve eksiklik durumu sadece her kademedeki idarî ve siyasî yöneticilerin ihmalinin değil de, ülkemizde yaşamakta olduğumuz ekonomik ve malî sıkıntılar sebebiyle alınan tasarruf tedbirlerinin bir sonucu ise, o zaman “toplum ve devlet hayatımızın diğer faaliyet alanlarında acaba ne eksikliklerimiz ve aksaklıklarımız ortaya çıkıyor” diye düşünmekten kendimi alamam.
1946 -1951 yılları arasında ilkokulu Antakya İnönü, Ankara Birinci Mimar Kemâl ve Balıkesir Ali Şuurî İlkokullarında okudum. Sınıflarda “temizlik kolumuz” da olurdu. İki defa beni de “temizlik kolu” mümessili yapmışlardı.
Türkiye 75 - 80 yıl önce o yıllarda şimdiki imkânlara sahip değildi. Ama tedrisat yılının açılışında temizlenmemiş bir sınıfla, pis kirli bir tuvaletle karşılaştığımızı hiç hatırlamıyorum.
Her sabah tertemiz okullarımızda “Türk'üm, doğruyum, çalışkanım” sözleriyle başlayan andımızı içer, İstiklâl Marşımızı Müzik öğretmenlerimizin yönetiminde düzgün biçimde okur, bir düzen içinde sınıflarımıza girerdik.
Yorum Yazın