Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Zafer Partisi'nin İkinci Olağan Büyük Kongresinde AK Parti'nin HTŞ'nin yaptığı saldırıdan haberdar ise Amerika ve İsrail ile ortak operasyon yapmış olduklarını belirterek, "Önümüzdeki dönemde ülkemiz, Erdoğan’ın Suriye’de yaptıklarının bedelini ne yazık ki ödeyecektir. Ama artık ‘Esad gitmeden Suriyelileri gönderemeyiz’ bahanesi ortadan kalkmıştır. Esad gitti” dedi.
Zafer Partisi İkinci Olağan Büyük Kongresi, Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapıldı. Kangrede, tek genel başkan adayı, mevcut Genel Başkan Ümit Özdağ salona girerken “Bozkurt Ümit” sloganıyla karşılandı. Kongrenin açılışında salonda Andımız okundu. Kongre yoklaması ve divan teşkili için Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Lütfü Şahsuvaroğlu, kürsüye çıktı ve Cezmi Polat başkanlığındaki divan kurulu oy birliğiyle kabul edildi.
Kongrenin açış konuşmasını Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ yaptı. Özdağ, tüm gençleri sahneye davet etti ve konuşmasını kürsüde gençlerle birlikte yaptı. Özdağ’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Bu kongre, 8 ila 12 bin lira arasında bir ölüm maaşı alan emekli, dul ve yetim kardeşlerimizin kongresidir. Bu kongre, asgari ücretle çalıştığı işine sabahın köründe tıklım tıklım otobüsle, metrobüsle giden, öğlen şirketin verdiği yemeğin yanındaki elmayı, portakalı yemeyip onu akşam evine getirip eşine ve çocuklarına yediren Türk emekçisinin kongresidir. Bu kongre, her hafta semt pazarına gidip, esnaf esnaf dolaşıp, elindeki torbaya koyacağı sebze bulmak için çalışan ancak o torbanın üçte birini doldurabildikten sonra eve dönüp kara kara eşine ve çocuklarına ne yemek pişireceğini düşünen Türk kadınının kongresidir.
Bu kongre, aldığı malı sattığı zaman yerine yenisini koyamayan, Mehmet Şimşek’in vergileri altında ezilen, ekonominin kan damarını oluşturan Türk esnafının kongresidir. Bu kongre, Büyükşehir Yasası ile köyü mahalle olan, üretimden koparılan, hakkı olan mali desteği AKP hükümetinden alamayan Türk köylüsünün, çiftçisinin kongresidir. Bu kongre, ülkesine 2011 sonrasında dünya tarihinin görmüş olduğu en büyük göçlerden birisiyle milyonlarca sığınmacı ve kaçak getirilen huzuru bozulan, sefalete sürüklenen Türk halkının kongresidir.
Bu kongre, kutlu vatanın dağlarında yıllardan bu yana milletimize emperyalizm adına kurşun sıkan, katliamlar yapan terör örgütüyle mücadele eden kahraman korucuların, askerlerimizin, aziz şehitlerimizin, sevgili gazilerimizin, Mustafa Kemal’in teğmenlerinin, üsteğmenlerinin, yüzbaşılarının, albaylarının, generallerinin kongresidir. Bu kongre Amasya, Erzurum, Sivas kongrelerinin devamı olan kongredir.
"Bu kongreden Barzani’ye, Demirtaş’a, Öcalan denilen teröriste selam çıkmaz''
Bu kongreden Barzani’ye, Selahattin Demirtaş’a, Abdullah Öcalan denilen teröriste selam çıkmaz. Bu kongreden işçiye, esnafa, köylüye, gençliğe ve Mustafa Kemal’in teğmenlerine selam çıkar. Bu kongreden deve sidiği içenlerle, dinlerarası diyalogçularla paralel devlet kurulması da çıkmaz. Bu kongreden hedefe ulaşmak için papaz elbisesi giyenler çıkmaz. Bu kongreden ancak Mustafa Kemal’in kalpağıyla hedefe ulaşılır.
"Sığınmacı ve kaçak meselesini Türk siyasetinin en önemli meselesi haline getirdik”
Şimdi diyeceksiniz ki ‘Neden böyle küçük bir salon seçtiniz?’ Büyük salonlara paramız yetmediği için burayı seçtik. Yoksa biz de biliyoruz salonların dolduğunu. 28 ay önce Zafer Partisi’ni kurduğumuzda, ‘Türkiye’de 120 tane parti var. size ne gerek var’ diyorlardı. Sonra bize ‘ırkçı, faşist, Arap düşmanı, İslam düşmanı’ diye saldırdılar. Kumpasları yıktık, baskıları aştık. Medyada ambargolar uygulandı. En ağır şartlar altında iki büyük seçime girdik.
Ciddi hiçbir kaynağımız olmadığı halde 1 milyon 200 binin üzerinde oy aldık. Yerel seçimlerde oylarımızı artırdık. Gerçek muhalefet, halk içinde, halkla beraber yaptık. Konuşulması istenmeyen sığınmacı ve kaçak meselesini Türk siyasetinin en önemli meselesi haline getirdik. Şimdi yandaş televizyonlar, ‘Suriye’de yaşananlardan sonra Zafer Partisi ne konuşacak’ diyorlar. Durun bakalım, daha yeni başladık.
"Devletimiz, AKP yönetiminde bir devlet krizi yaşıyor''
Atatürk’ten taviz verilmeden siyaset yapılacağını Türk siyasetine ve Türk halkına gösterdik. Zafer Partisi, bir uçağın güven içinde yükselişi gibi yukarı doğru yükselmeye ve Türk halkının artan desteğini almaya devam ediyor. Ülkemizin dört krizin pençesinde bir girdaba doğru sürüklendiği ve bir fetret döneminden geçtiği çok açık seçik görünüyor.
AKP iktidarında sınırı savunmakla görevlendirdiğini general insan kaçakçılığı yapıyor. Mustafa Kemal’in teğmenlerine ihanet ediyorlar. İşte AKP, AKP budur. Çeteler hayatın her alanını sarmış, her şeyin çetesi olmuş. Her şeyin çetesi olur da yenidoğan bebekleri öldürme çetesi olur mu? AKP’nin yönettiği Türkiye’de o da var. Özetle devletimiz, AKP yönetiminde bir devlet krizi yaşıyor.
"Bu kahrolası bir sömürü düzenidir ve bu düzen yıkılmalıdır”
Türk halkı fakirleşiyor. 2002’de ev sahibi olma oranı yüzde 73,1 iken yüzde 56,1’e düşmüş ama Katarlılar, Kuveytliler, Suriyeliler ev sahibi oluyor. Gıda enflasyonunda OECD ülkeleri arasında birinciyiz çünkü Türkiye’de fazladan 13-14 milyon insan besliyoruz. AK Parti faizcilerin yanındadır, fakir halkın değil. AK Parti rantçıların partisidir, emekçilerin partisi değil. Türk halkı fakirleşiyor, yandaşlar zenginleşiyor. Bu kahrolası bir sömürü düzenidir ve bu düzen yıkılmalıdır.
"Kim Öcalan’ı konuşturarak milli birliği sağlayacağını düşünüyorsa gaflet ve dalalet içindedir”
5 milyon Suriyeli sığınmacı, 2 milyon da kaçak var. İçişleri Bakanlığı yalan söylüyor, ‘3 milyon’ diyorlar, doğru değil bu rakam. Ülkemiz demografik bir işgal altında. Sokaklarda devlet yok. Vatandaş korku içerisinde işe gidip eve geri dönüyor. Uyuşturucu artık Erzurum’un dağ köyünde çoban tarafından, Gaziantep’te ortaokul öğrencisi tarafından kullanılıyor.
Ülkemizin gerçek gündemi, halkımızı her geçen gün biraz daha fakirleştiren sarayın ekonomik politikalarıdır. Saray dar gelirlinin, emeklinin, dulun, yetimin, çiftçinin yanında değil. Saray Türk gençliğinin yanında değil. Saray zenginlerin, faiz lobilerinin, beşli çetenin iktidarı. Ülkemizin gerçek sıkıntısı organize suç örgütlerinin yaydığı uyuşturucu, sanal kumar ve yasa dışı bahsin gençliğimizi ve Türk ailesini tüketmesidir.
Bu sorunları çözemeyen Erdoğan-Bahçeli ittifakı aniden Türkiye’nin gündemine Öcalan’ın affı ve yeni açılım sürecini getirmiştir. Abdullah Öcalan adlı teröristi Gazi Meclis’e getirmek, milli birliği sağlamaz; aksine Türk milletine hakarettir. Türk milletinde öyle bir travma yaratır, terör örgütü yandaşlarını öyle şımartır ki milli birliğe indirilecek en ağır darbe olur.
Kim Öcalan’ı konuşturarak milli birliği sağlayacağını düşünüyorsa gaflet ve dalalet içindedir. Erdoğan, PKK’ya ‘Silahları gömün, önünüzü açalım’ diyor. Niye silahları teslim etmiyorlar da gömüyorlar? Demek ki teslim olmasını önermiyorsunuz siz PKK’ya, siz PKK ile el sıkışmayı hedefliyorsunuz.
"Türkiye’de kimse anayasal ve hukuki bakımdan etnik mağduriyet içerisinde değildir”
Anayasamızın 66’ncı maddesini değiştirmeyi hedefliyorlar. Türkiye’de Türk milletine yönelik sistematik bir saldırı var. Türk değil, Türkiyeliymişiz. Millet değil ümmetmişiz. Bunların hepsi ince ihanet adımlarıdır. Hayır, biz Türküz ve Türk kalacağız, bundan kimse bizi vazgeçiremeyecek. Bazıları da diyor ki ‘Kürtler kendilerini eşit hissedene kadar mücadele edeceğiz.’ Devlet hislerle yönetilmez, devlet hukukla yönetilir.
Türkiye’de kimse anayasal ve hukuki bakımdan etnik mağduriyet içerisinde değildir. Anayasamızın 10’uncu ve 66’ncı maddesi, anayasal ve eşit vatandaşlık ilkelerini zaten sağlamıştır. Siz Mustafa Kemal’in kurduğu devletten daha iyisini mi kuracağınızı düşünüyorsunuz bre gafiller? Ben, ‘Kürt ve Zaza da Türk milletinin ayrılmaz parçasıdır’ diyen bir siyasi duruşu ve geleneği temsil ediyorum.
"Kürt ve Zaza düşmanı olan PKK ve DEM’dir''
Kürt ve Zaza düşmanı olan emperyalizmin uşağı, Taşnakçıların torunlarının kurduğu ve yönettiği PKK ve DEM’dir. Sizler, PKK teröründen en fazla mağduriyet gören insanlar oldunuz. Buna rağmen 1980’li ve 90’lı yıllarda Türkiye’nin birliği için PKK terör örgütüyle Türk ordusunun, Türk jandarmasının yanında mücadele ettiniz ve hep birlikte PKK’yı yendik ve Abdullah Öcalan’ı hak ettiği yere, İmralı’ya yolladık. Ama sonra AKP geldi, PKK ile müzakerelere başladı.
Şimdi yine aynı oyunu mu oynayacaksınız? Aynı oyunu oynatmayız size, çünkü artık Zafer Partisi var. Zafer Partisi sizin gerçek partinizdir, hepinizi Zafer Partisi’ne davet ediyorum. Günlerdir Erdoğan ve Bahçeli’nin açılım sözcüsü gibi televizyonlarda konuşanları görüyoruz. Öcalan İmralı’dan çıkmayacak ama galiba biz sizi İmralı’ya Öcalan’ın yanına koyacağız sonunda.
"Erdoğan iktidarda kalmak için her türlü tavizi vermeye hazır”
AKP’nin dış politikada fena halde sıkışmış olduğunu görüyoruz. ABD ve Batı ambargosu devam ederse ekonomik kriz derinleşecek ve Erdoğan iktidarını kaybedecek. Erdoğan iktidarda kalmak için her türlü tavizi vermeye hazır. Tavizlerin önce Mavi Vatan’da verildiğini görüyoruz. CHP’nin dış politika sözcüsü de Mavi Vatan’dan ‘hikaye’ diye bahsedince iktidarın işi daha da kolaylaştı. Kıbrıs’ta iki bağımsız devlet tezinden vazgeçtiklerini, federal çözüme tekrar evet dendiğini görüyoruz. En büyük tavizin Suriye’de verildiği anlaşılıyor.
"Demek Netanyahu ile aranız o kadar bozuk değilmiş”
HTŞ, ani bir saldırıyla Şam’a kadar neredeyse savaşmadan ilerledi. Hatta Erdoğan şöyle söyledi: ‘Kazasız belasız bir Şam’a varsalar...’ Bunun bir savaş olmadığını bundan daha iyi kimse açıklayamazdı. Adeta Mart 2003’te çöken Irak Ordusu gibi, Suriye Ordusu savaşmadan çöktü. HTŞ’nin baskın saldırısı eğer AKP’nin bilgisi dışındaysa burnunuzun dibinde neyin olduğunu bilmiyorsunuz demektir. Saldırısı bilginiz dahilindeyse Amerika ve İsrail ile ortak operasyon yapıyorsunuz demektir.
Biliyoruz ki bu sizin bilginiz dahilinde oldu. Demek Netanyahu ile aranız o kadar bozuk değilmiş. IŞİD’in oynadığı rolü, HTŞ’nin oynadığını görüyoruz. HTŞ, eski El-Kaide, bunu da inkar etmiyorlar zaten. Şam rejimi düştü, şimdi Suriye’de yeni iktidar ve toprak paylaşımı savaşı başlayacak. Özetle PKK YPG terör ordusu Suriye’de altın vuruşu yapmaya hazırlanıyor.
Saray rejimi ülkemizin öyle bir jeopolitik tuzağa düşmesine yol açmıştır ki Cumhuriyet tarihimizin ortaya yaşamsal kriz çıkartacak kadar ağır bir hatası olmuştur. Önümüzdeki dönemde ülkemiz, Erdoğan’ın Suriye’de yaptıklarının bedelini ne yazık ki ödeyecektir.
Ama artık ‘Esad gitmeden Suriyelileri gönderemeyiz’ bahanesi ortadan kalkmıştır. Esad gitti. ‘Zafer Partisi ne yapacak’ diyorlar. Zafer Partisi sizin yollamaya niyetiniz olmayan Suriyelileri yollayacak. Şimdi diyecekler ki ‘Durun biraz. Önce yeni Suriye rejimi kurulsun, tam istikrar sağlansın. Ondan sonra dönerler.’ Her zaman yaptıkları gibi yanlış istatistikler yayınlayacaklar.
"Kenan Evren’leşen bir Recep Tayyip Erdoğan var”
Dışarıda bir hatadan öbür hataya koşan Erdoğan, içeride de antidemokratik baskıları artırıyor. Kenan Evren’leşen bir Recep Tayyip Erdoğan var. Ticaret Bakanı Bolat, Türkiye’nin İsrail’e ihracat ve ithalat işlenlerini tamamen durdurduklarını söylüyor ve muhalefeti Filistin konusunda iki yüzlülükle suçluyor ya asıl ikiyüzlü sizsiniz. Türk milletinin haklı merhamet duygularını istismar ediyorsunuz ama İsrail ile ticarete devam ediyorsunuz. Önümüzdeki günlerde Zafer Partisi olarak AKP’nin İsrail ile savaş ticareti dosyasını açıklayacağız.
"Maceracıları Zafer Turizm ile yollayacağız”
Türkiye’nin rampayı aşması ve ekonomik bir sıçrama yapması için gereken küreselleşme ve ekonomik zafer programını kongremizden bir hafta sonra 17’sinde, İstanbul’da Türk milletiyle paylaşacağız. Devlet Planlama Teşkilatını kuracağız. Planlı ekonomik yatırımlar çerçevesinde stratejik sektörlerde gerek devlet yatırımlarını gerek özel sektör yatırımlarını destekleyeceğiz.
Yatırımları yurt sathına yayacağız. ‘Dört Bölge Dört Deniz Projesi’ ile dört yeni Marmara Bölgesi’ni oluşturacağız. Tekno Parkları tekrar düzenleyeceğiz ve bütün Anadolu’ya yayacağız. Hollanda’ya yazılımcı ihraç ediyor, yerine Suriye, Pakistan ve Afganistan’dan kendi dilinde okuma yazma bilmeyenleri de ithal ediyoruz. Bu maceracıları Zafer Turizm ile yollayacağız ve yazılımcılarımızı, doktorlarımızı Zafer Havayolları ile geri getireceğiz.
''Çocuklarımızın beyinlerini yıkayan sübyan mekteplerini tamamen kapatacağız''
Zafer Partisi, 'Tertemiz Türkiye' projesiyle uyuşturucu, yasa dışı bahis ve sanal kumarı Türkiye'nin gündeminden sert bir mücadeleyle silecek. Sokaklarda ve mahallelerde çeteler değil, Türk devleti hakim olacak. Türk yurdunu yabancı maden şirketlerine zehirleten, madenlerimizi yabancı firmalara talan ettiren bütün anlaşmaları iptal edecek, yeni bir milli madencilik politikası yaşama geçireceğiz. Türkiye’nin azalan ormanlarını ve kuruyan göllerini tekrar canlandırmak için 'Yeşil Vatan Projesi’ni hayata geçireceğiz. AKP’li yıllarda her geçen gün kalitesi düşen eğitim sistemimizi de anaokulundan üniversiteye yeniden yapılandıracağız. Tarikat ve cemaatlerin çocuklarımızın beyinlerini yıkayan sübyan mekteplerini tamamen kapatacağız.
''Haçlı Orduları'nın İslam'a veremediği zararı AK Parti 22 yılda vermeyi becerdi''
Eğitimde kamucu politikalar izleyeceğiz. Köy okullarını tekrar açacağız. İmam Hatip okullarının sayısını ideolojiye göre değil, ihtiyaca göre belirleyeceğiz. AKP zannediyor ki Türk milleti 2002’de Müslüman oldu. Biz elhamdülillah bin seneden beri Müslümanız. Haçlı Orduları’nın İslam’a veremediği zararı, AK Parti 22 senede vermeyi becermiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı, Sovyetler Birliği’ndeki Ateizmi Yayma Derneği’nden daha başarılı çalışıyor.
"Hedefimiz yüzde 7 değil, hedefimiz Türkiye’yi yönetmek”
Türkiye, 2028 öncesinde tekrar bir erken genel seçim yaşayacak. Teşkilatımızın kongre sonrasında bir saat gibi çalışan teşkilatlar olmasını istiyorum. İl ve ilçe teşkilatlarımızı sokakta istiyorum. Her sandık başına bugünden kimi koyacağımızın belli olmasını istiyorum. Amacımız yüzde 7’yi geçmek ve TBMM’deki partilerden birisi olmak değil. Hedefimiz yüzde 7 değil, hedefimiz Türkiye’yi yönetmek" (ANKA)
Yorum Yazın