Prof. Dr. Ahmet Özer'in kaleme aldığı 'Uygulamayı düşündüğümüz katılımcı, demokratik ve güçlü yerel yönetimler modelimiz' başlıklı yazı...
Modelimizin Satırbaşları
1.GİRİŞ
Dünyada yaşanan sosyo-ekonomik konjonktür değişikliğinin bir sonucu olarak Türkiye'de devletin neo liberal ekonomi politikaları benimsemesi sonucu kırsal ve genel ekonomik yatırımlar devri giderek kapanmaya başlamış, yerel yönetimler devri başlamıştır. O yüzden içinde bulunduğumuz koşullardan ötürü yerinden yönetim ilkesine işlerlik kazandırılmasına her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulduğu ortaya çıkmış, yerel yönetimler[1], sorunların çözümünde anahtar rol oynayacak konuma gelmiştir
Bu açıdan bakıldığında bu model, hemşerilerimizin “özlemlerini” ve “beklentilerini” dikkate alan; kentte yaşam kalitesini çağdaş ölçülere göre en üst düzeye çıkarıp yaşamı kolaylaştıran ve güzelleştiren; bunu kent kaynaklarını savurganlıkla harcamadan, verimli ve etkili hizmet anlayışı ile yapabilen bir model olduğu görülecektir.
“Kentlerimiz bugün çözülmemiş sorunlar yumağı ile doludur ve bu nedenle yerel yönetimler salt kendi başına diğer sorunlardan arındırılmış haliyle anlaşılamaz”
2.YEREL YÖNETİMLERİN ÖNEMİ
Günümüzde çağdaşlaşmanın en temel özelliklerinden biri yerel yönetimlerin konumu ve durumudur. Gerçek anlamda yerel yönetimler söz konusu edildiğinde, bundan idari, fiziki, sosyal, ekonomik ve kentsel hizmet arzlarının sunulması ve belde halkının bunlardan yeterince faydalandırılması anlaşılmalıdır.
Evet, kentlerimiz bugün çözülmemiş sorunlar yumağı ile doludur ve bu nedenle yerel yönetimler salt kendi başına diğer sorunlardan arındırılmış haliyle anlaşılamaz. İklim, deprem ve kentsel dönüşüm problemleri başta olmak üzere gelenekçi ekonomik yapı, sosyal kültürel gerilik, çeşitli nedenlerle kırdan kente yaşanan göçler ve nüfusun kontrolsüz artışı gibi sorunlar yerel ve kentsel meselelerin çözümünü her geçen gün biraz daha ağırlaştırmaktadır. Bu açıdan bakıldığında yerel yönetimleri öne çıkaran unsurları beş ana noktada özetlemek mümkündür.
2.1.Birincisi nüfusun artık belediyelerin bulunduğu şehirlerde toplanmasıdır.
Bugün (bütün şehir yasasını saymazsak bile) nüfusun nerdeyse %80’i şehirlerde toplanmış bulunuyor. Bu da gösteriyor ki ülke nüfusunun neredeyse tamamına yakını artık belediyelerin yönetimde ve denetimindedir. Bu tek başına bile yerel yönetimlerin ve o arada belediyelerin ne kadar önemli olduğunu gösteren bir unsurdur.
2.2.Yerel Yönetimleri önemli kılan ikinci husus devletin genel olarak ekonomiden el çekmesi ile sosyal devlet alanın boşalmasıdır.
Demokratik devlet demek, kimsesizlerin kimsesi sesi çıkmayanların sesi demektir. Ne ki son yıllarda devlet hem ceberut hale geldi hem de neoliberal politikalar sonucu ekonomiden el çekti, bu alanı özel sektöre bıraktı ve giderek sosyal devletten uzaklaştı. Bunun yerine sağ popülist politikalarla milli güvenlik devletine evirildi. Baskı politikalarıyla bölüşüm, katılım ve tanınma adaletini rafa kaldırdı.
Devlet sosyal alandan el çekse de bir alanı bu değerlendirmenin dışında tutmak gerekir; o da belediyelerin hala yasal olarak uhdesinde bulunan kentsel ve sosyal altyapı yatırımlarıdır. Kamu yatırımları içinde en büyük payı bundan sonra kentsel altyapılar basta olmak üzere kentsel ve sosyal harcamalar alacaktır. Belediyeler sosyal devletle ilgili iktidarın bıraktığı boşluğu bu anlamda doldurabilirler.
“Bugün Türkiye nüfusu 86 milyon civarında bir ülke olarak kati merkeziyetçi bir devlet anlayışıyla yönetilmektedir”
2.3. Yerel yönetimleri öne çıkaran üçüncü önemli husus yönetim anlayışı ile ilgilidir.
Bugün Türkiye nüfusu 86 milyon civarında bir ülke olarak kati merkeziyetçi bir devlet anlayışıyla yönetilmektedir. Oysa topluma giydirilmeye çalışılan bu dar elbise her tarafından dökülmekte, dayatılan bu anlayış çözülmektedir. Bu anlayış gereğince bütün sorunlar Ankara'da tespit edilmekte (ki bunu Saray olarak da anmak mümkün) bütün çözümler Ankara'da tespit edilmekte, bütün kaynaklar Ankara’da toplanıp dağıtılmaktadır.
Oysa çağdaş yönetim anlayışına göre bir sorun yaşandığı yerde yaşananlar tarafından ancak gerçek anlamda çözüme kavuşturulabilir. O halde Türkiye gelinen noktada artık bu kabuğu kırmalı, bu kati merkeziyetçi, bürokratik devlet anlayışını terk ederek, "ademi merkeziyetçi" bir yönetim sistemini benimsemeli ve uygulamalıdır.
2.4.Yerel yönetimlerin önemini gösteren dördüncü unsur, Habitat II süreci ile ilgilidir.
1976 yılında Kanada’nın Vancouver kentinde yapılan Habitat I zirvesinde kentlerin sorunlarının çözümünde hükümetlere çok önemli görevler düştüğü vurgulanmış, büyük rol biçilmişti. Oysa aradan gecen 20 yıllık sürede bu kararın yanlışlığı anlaşıldı ve 1996 İstanbul’da gerçekleştiren (Kastro, Cilinton, Balair, Yeltsin gibi devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı) benim de delegesi olduğum Birleşmiş Milletler tarafından gerçekleştirilen “Habitat II Kent Zirvesi” bu atmosferde toplandı. Sonuçta Habitat II zirvesi kentlerin ve onun içinde yasayan insanların sorunlarının çözümünde tek basma iktidarların sorumlu ve yeterli olamayacağı, bu sürece iki aktörün daha katılması gerektiği kararına varıldı. Bu aktörlerden biri Sivil Toplum (STK), diğeri ise Yerel Yönetimlerdir. Dolayısıyla Habitat II Zirvesi bu kararıyla yerel yönetimlerin 21. yüzyıldaki önemini tescil etmiş oldu. Çağdaş yerel yönetimlerin ise demokratik katılımla, sürdürülebilirlik, yaşanabilirlik ve hakçalığı temel alan bir anlayışla sürdürülmesi vazgeçilemez bir ilke olarak benimsendi.
2.5.Beşincisi ise (daha sonra bir model olarak üzerinde duracağımız)n güçlü özerk yerel yönetim anlayışıyla ilgilidir.
Yerel yönetimler bu bakış açısıyla güçlendirildiği taktirde sadece beledi sorunları çözmekle kalmayacak yıllardır sürüncemede ve çözümsüz bırakılan Kürt sorunu, Alevi sorunu gibi makro sorunların çözümün de katkıda bulunacaktır.
3.YENİ MODELİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
Bu modelin üstüne oturduğu sacayağı güçlü, özerk ve demokratik olmasıdır.
3. 1.Güçlü Belediye
Birincisi, güçlü belediye hizmetlerin tek sorumlusu belediyedir:
İkinci olarak, güçlü belediye yetkili belediyedir:
Üçüncü olarak, güçlü belediye akçalı kaynakları yeterli belediyedir:
3.2. Özerk Belediye
Özerk belediye, merkez yönetiminin vesayeti altında olmayan belediyedir.
Belediye’nin Arapçası “emanet” tir. Osmanlı İmparatorluğunda da belediyenin adı “şehr-emaneti”dir. Yani kentin emanet edildiği kurumdur. Belediye başkanın adı ise “şehriemin” dir, yani kentin emanet edildiği emin kişidir.
3.3.Demokratik Belediye
1. Bunlardan birisi hemşeri katılımının gerçekleştirilmesidir.
2. Belediye, olan bitenler, alınan kararlar hakkında halkın bilgi edinme hakkına dayalı olarak, hemşerilerinin bilgi sahibi olmalarına olanak sağlayan saydam belediye çağdaş belediyeciliğin en belirgin özelliklerindendir.
3. Çağdaş belediyecilikte, halkla ilişkiler konusunda, çeşitli yol ve yöntemlerden yararlanarak, belde halkının özlem ve taleplerini dile getiren, halka dönük, hemşeriye yakın, insanı ön plana alan bir yönetim anlayışı egemendir.
4. Çağdaş belediyelerde demokrasi, belediyenin içinde de işletilmektedir. Belediye yönetiminin, sevgiye, iş birliğine ve ekip çalışmasına dayalı, demokratik bir örgüt iklimi yaratmasıdır. Dolayısıyla âdemi merkeziyetçi yaklaşım sadece merkezi yönetimden istenmez, aynı zamanda belediye yönetim sistemi içinde de uygulanır.
5. Mahalle niteliğindeki demokratik semt kuruluşlarından, yoğun halk katılımı ve kimi kent hizmetlerinin daha kolay üretilmesi amacı ile birçok ülkede giderek yaygın biçimde yararlanılmaktadır.
6. Seçim sisteminin, kent halkını daha iyi temsile olanak verecek biçimde geliştirilmesi de önemli bir husustur.
3.4. Etkili ve Verimli Hizmet Üreten Belediye
Çağdaş belediyenin gerçekleşmesi için belediyeler ellerindeki akçalı kaynakları tek kuruşuna kadar savurganlık yapmadan en etkili/verimli biçimde harcamak zorundadırlar. Bunu gerçekleştirmek için, planlama, programlama, iş analizleri, görev tanımlamaları, insan gücü planlaması, hizmet içi eğitim, maliyet muhasebesi, denetim, eşgüdüm, haberleşme, liderlik, ödülleme, örgüt ve yöntem geliştirme, yerleşme etütleri, evrak-arşiv sistemleri, standardizasyon, stok yönetimi, bilgisayar kullanımı, karar verme, proje yönetimi, katılımcı bütçe, performans bütçe vb. çağdaş yönetim tekniklerinden belediyelerinin büyüklüğü ölçüsünde yararlanmalıdır ve kentler belediyeler tarafından bu anlayışa yönetilmelidirler.
4. KENTTAŞLIK VE HEMŞEHRİLİK BİLİNCİ OLACAKTIR
Bilinçli kenttaş olmayınca çağdaş, demokratik, kaynakları etkin ve verimli harcayan belediye de olamaz. Bu nedenle belediyeye sahip çıkan, onu sorgulayan, denetleyen gerekirse destekleyen, gerektiğinde de cezalandıran kenttin sahibi kenttaşların, belediyenin sahibi olacak bilinçli hemşerilerin yaratılması önemlidir.
6.BU MODELİN YÖNETİM ANLAYIŞI
6.1.Bu modelin yönetim anlayışı, katılımcıdır:
6.2.Yeni siyaset anlayışı ile yeni nesil belediyeciliği savunur.
6.3.Hizmette şeffaflıktan yanadır:
6.4.Hizmette eşitlikten yanadır:
6.5.Kültürlerin gelişmesine önem verir kültürler arası dayanışmayı özendirir:
6.7.Kent içi ulaşımda toplu taşımacılıktan yanadır:
6.8.Kent halkının sağlık sorunu önemser:
6.9. Bu modelde “çevre” herkesin ortak kaygısıdır:
6.10.Gecekondulaşmayı ve çarpık kentleşmeyi önlemeyi hedefler, toplu konuttan yanadır:
6.11.Kentte yaşayan gençliğe sahip çıkar:
6.12.Bu model, her safhada kadınların yanındadır:
6.13.Bedensel engellilere ve yaşlılara sahip çıkar:
6.14.Bu model, hak ve görevleri birlikte ele alır:
6.15. Model, göçün getirdiği sorunları demokratik bir anlayışla çözmeyi hedefler:
6.16. Bu model toplumsal barışı sağlamayı amaçlar:
Bu bağlamda modelin yürütmüş olduğu siyasetin üç önemli işlevi vardır:
1)Her türlü yatırım ve proje ile üretimi ve toplumsal refahı arttırmak.
2)Yapılan üretim ve yaratılan refahın adil bölüşümünü sağlamak.
3)Bütün bu işlerin ve işlemlerin toplumsal barış içinde gerçekleşmesini sağlamak.
7. UYGULAMAYI DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ PROJELERİMİZ
Bu model çerçevesinde, beli bir dünya görüşüne sahip, hedefleri olan, bu hedefleri gerçekleştirmek için projeler geliştiren ve bu projeleri nitelikli kadrolar yoluyla uygulayan bir pratikle işleteceğiz. Bunun için sivil toplum yapısını geliştiren projeleri; katılım ve denetim için kent konseyleri, kent şuraları, halk meclisleri kuracağız; kendi kendini yönetme pratiğine ilişkin uygulamalar için izleme ve denetleme komiteleri oluşturacağız; halkı pratik uygulamaya katan proje demokrasisini ve katılımcı bütçe uygulamasını esas alacağız ve uygulayacağız.
Ayrıca sosyal ve kültürel faaliyetler alanında, eğitim faaliyetlerini (okul ve kurs); sağlık hizmetlerini (geçici ve kalıcı sağlık hizmetleri); yoksul öğrencilere burs vermeyi; kimsesizlere ve yoksullara yardım etmeyi; aş evleri, sığınma evleri, dayanışma evleri kurmayı; tiyatro, sinema, resim kursları ve kitap fuarları açmayı; bilgisayar, saz ve halk oyunları kursları açmayı; biçki-dikiş kursları, kilim atölyelerini oluşturmayı; ana- çocuk sağlığı projelerini hayata geçireceğiz.
Her türlü altyapı projeleri; üst yapıyı güzelleştirme projeleri, işsizlikle mücadele bu önem verdiğimiz temel projelerdir. Tüm hizmetlerin belediye eliyle yürütülmesi; muhtaç ailelere iş ve aş verilmesi, yeni iş alanları yaratılması, yerel işsizlik sigortası, ara elaman kursları, iş anları yaratılması, üretim ve ticaret erbabına yardımcı olunması temel amaçlarımızdandır.
Üretim alanları için alt yapısı olan arsa üretimi, kent dışındaki yerel sermaye gruplarını kentte çekmeyi, kentten beyin ve sermaye gücünü engelleyen projeleri, esnafa yönelik projeleri, işportacılığı iyileştirme ve önleme projeleri, göç ve geri dönüşlerin iskanı projesi, yeni meydan alan ve caddelerin yaratılması ve önemli şahsiyetlerin adının verilerek yaşatılması önemsediğimiz ve uygulayacağımız projelerdir.
Ayrıca toplu konut projeleri; hafif raylı sistem projeleri; ulaşım mastır plan çalışması; toplu taşıma projeleri; alt yapı mastır plan çalışması; yeni ana arterlerin açılması; yeşil alan, park ve bahçe projeleri, çevreci tekno-parklar projesi; belediyenin yeniden re organize edilmesi; plaj ve dinlenme tesisleri projeleri; gençlik ile ilgili projeler; kadınla ilgili projeler; bedensel engelliler ve yaşlılara ilişkin projeler kentsel sosyal projeleri öne çıkaracağımız projelerimizdir.
Son olarak kenttaşlık bilinci geliştirme projeleri; spor kompleksi projesi; kültür sanat kompleksi projesi; kültür sanat festivalleri projesi; su havzalarını geliştirme ve su müzelerini oluşturma projesi; taziye evleri projesi; ortak dinlenme ve çamaşır evleri projesi; bilgi bankası ve dokümantasyon merkezleri projesi gibi proje ve çalışmaları esas alacak, geliştirecek ve uygulayacağız.
7.SONUÇ
Sonuç olarak, Türkiye’de yürürlükteki yerel yönetim modeli ve onun en temel ayağı olan belediyecilik anlayışı eskimiştir. Bu da yeni ve çağdaş bir model çalışmasını kaçınılmaz kılıyor.
Bu modelimiz bir yerde az devlet çok toplum, az yasak çok özgürlük anlayışı üzerine oturan bir modeldir. Yukarıda ana hatları verilmiş olan güçlü, özerk ve demokratik model uygulandığında, sadece etkin ve verimli hizmet üretimi elde edilmekle kalmayacak aynı zamanda bu model yıllardır çözülemeyen sorunların çözümüne de büyük katkı sağlayacaktır.
[1] Bu çalışmada yerel yönetim kavramı daha çok belediyeler baz alınarak okunmalıdır.
Modelimizin Satırbaşları
1.GİRİŞ
Dünyada yaşanan sosyo-ekonomik konjonktür değişikliğinin bir sonucu olarak Türkiye'de devletin neo liberal ekonomi politikaları benimsemesi sonucu kırsal ve genel ekonomik yatırımlar devri giderek kapanmaya başlamış, yerel yönetimler devri başlamıştır. O yüzden içinde bulunduğumuz koşullardan ötürü yerinden yönetim ilkesine işlerlik kazandırılmasına her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulduğu ortaya çıkmış, yerel yönetimler[1], sorunların çözümünde anahtar rol oynayacak konuma gelmiştir
Bu açıdan bakıldığında bu model, hemşerilerimizin “özlemlerini” ve “beklentilerini” dikkate alan; kentte yaşam kalitesini çağdaş ölçülere göre en üst düzeye çıkarıp yaşamı kolaylaştıran ve güzelleştiren; bunu kent kaynaklarını savurganlıkla harcamadan, verimli ve etkili hizmet anlayışı ile yapabilen bir model olduğu görülecektir.
“Kentlerimiz bugün çözülmemiş sorunlar yumağı ile doludur ve bu nedenle yerel yönetimler salt kendi başına diğer sorunlardan arındırılmış haliyle anlaşılamaz”
2.YEREL YÖNETİMLERİN ÖNEMİ
Günümüzde çağdaşlaşmanın en temel özelliklerinden biri yerel yönetimlerin konumu ve durumudur. Gerçek anlamda yerel yönetimler söz konusu edildiğinde, bundan idari, fiziki, sosyal, ekonomik ve kentsel hizmet arzlarının sunulması ve belde halkının bunlardan yeterince faydalandırılması anlaşılmalıdır.
Evet, kentlerimiz bugün çözülmemiş sorunlar yumağı ile doludur ve bu nedenle yerel yönetimler salt kendi başına diğer sorunlardan arındırılmış haliyle anlaşılamaz. İklim, deprem ve kentsel dönüşüm problemleri başta olmak üzere gelenekçi ekonomik yapı, sosyal kültürel gerilik, çeşitli nedenlerle kırdan kente yaşanan göçler ve nüfusun kontrolsüz artışı gibi sorunlar yerel ve kentsel meselelerin çözümünü her geçen gün biraz daha ağırlaştırmaktadır. Bu açıdan bakıldığında yerel yönetimleri öne çıkaran unsurları beş ana noktada özetlemek mümkündür.
2.1.Birincisi nüfusun artık belediyelerin bulunduğu şehirlerde toplanmasıdır.
Bugün (bütün şehir yasasını saymazsak bile) nüfusun nerdeyse %80’i şehirlerde toplanmış bulunuyor. Bu da gösteriyor ki ülke nüfusunun neredeyse tamamına yakını artık belediyelerin yönetimde ve denetimindedir. Bu tek başına bile yerel yönetimlerin ve o arada belediyelerin ne kadar önemli olduğunu gösteren bir unsurdur.
2.2.Yerel Yönetimleri önemli kılan ikinci husus devletin genel olarak ekonomiden el çekmesi ile sosyal devlet alanın boşalmasıdır.
Demokratik devlet demek, kimsesizlerin kimsesi sesi çıkmayanların sesi demektir. Ne ki son yıllarda devlet hem ceberut hale geldi hem de neoliberal politikalar sonucu ekonomiden el çekti, bu alanı özel sektöre bıraktı ve giderek sosyal devletten uzaklaştı. Bunun yerine sağ popülist politikalarla milli güvenlik devletine evirildi. Baskı politikalarıyla bölüşüm, katılım ve tanınma adaletini rafa kaldırdı.
Devlet sosyal alandan el çekse de bir alanı bu değerlendirmenin dışında tutmak gerekir; o da belediyelerin hala yasal olarak uhdesinde bulunan kentsel ve sosyal altyapı yatırımlarıdır. Kamu yatırımları içinde en büyük payı bundan sonra kentsel altyapılar basta olmak üzere kentsel ve sosyal harcamalar alacaktır. Belediyeler sosyal devletle ilgili iktidarın bıraktığı boşluğu bu anlamda doldurabilirler.
“Bugün Türkiye nüfusu 86 milyon civarında bir ülke olarak kati merkeziyetçi bir devlet anlayışıyla yönetilmektedir”
2.3. Yerel yönetimleri öne çıkaran üçüncü önemli husus yönetim anlayışı ile ilgilidir.
Bugün Türkiye nüfusu 86 milyon civarında bir ülke olarak kati merkeziyetçi bir devlet anlayışıyla yönetilmektedir. Oysa topluma giydirilmeye çalışılan bu dar elbise her tarafından dökülmekte, dayatılan bu anlayış çözülmektedir. Bu anlayış gereğince bütün sorunlar Ankara'da tespit edilmekte (ki bunu Saray olarak da anmak mümkün) bütün çözümler Ankara'da tespit edilmekte, bütün kaynaklar Ankara’da toplanıp dağıtılmaktadır.
Oysa çağdaş yönetim anlayışına göre bir sorun yaşandığı yerde yaşananlar tarafından ancak gerçek anlamda çözüme kavuşturulabilir. O halde Türkiye gelinen noktada artık bu kabuğu kırmalı, bu kati merkeziyetçi, bürokratik devlet anlayışını terk ederek, "ademi merkeziyetçi" bir yönetim sistemini benimsemeli ve uygulamalıdır.
2.4.Yerel yönetimlerin önemini gösteren dördüncü unsur, Habitat II süreci ile ilgilidir.
1976 yılında Kanada’nın Vancouver kentinde yapılan Habitat I zirvesinde kentlerin sorunlarının çözümünde hükümetlere çok önemli görevler düştüğü vurgulanmış, büyük rol biçilmişti. Oysa aradan gecen 20 yıllık sürede bu kararın yanlışlığı anlaşıldı ve 1996 İstanbul’da gerçekleştiren (Kastro, Cilinton, Balair, Yeltsin gibi devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı) benim de delegesi olduğum Birleşmiş Milletler tarafından gerçekleştirilen “Habitat II Kent Zirvesi” bu atmosferde toplandı. Sonuçta Habitat II zirvesi kentlerin ve onun içinde yasayan insanların sorunlarının çözümünde tek basma iktidarların sorumlu ve yeterli olamayacağı, bu sürece iki aktörün daha katılması gerektiği kararına varıldı. Bu aktörlerden biri Sivil Toplum (STK), diğeri ise Yerel Yönetimlerdir. Dolayısıyla Habitat II Zirvesi bu kararıyla yerel yönetimlerin 21. yüzyıldaki önemini tescil etmiş oldu. Çağdaş yerel yönetimlerin ise demokratik katılımla, sürdürülebilirlik, yaşanabilirlik ve hakçalığı temel alan bir anlayışla sürdürülmesi vazgeçilemez bir ilke olarak benimsendi.
2.5.Beşincisi ise (daha sonra bir model olarak üzerinde duracağımız)n güçlü özerk yerel yönetim anlayışıyla ilgilidir.
Yerel yönetimler bu bakış açısıyla güçlendirildiği taktirde sadece beledi sorunları çözmekle kalmayacak yıllardır sürüncemede ve çözümsüz bırakılan Kürt sorunu, Alevi sorunu gibi makro sorunların çözümün de katkıda bulunacaktır.
3.YENİ MODELİN TEMEL ÖZELLİKLERİ
Bu modelin üstüne oturduğu sacayağı güçlü, özerk ve demokratik olmasıdır.
3. 1.Güçlü Belediye
Birincisi, güçlü belediye hizmetlerin tek sorumlusu belediyedir:
İkinci olarak, güçlü belediye yetkili belediyedir:
Üçüncü olarak, güçlü belediye akçalı kaynakları yeterli belediyedir:
3.2. Özerk Belediye
Özerk belediye, merkez yönetiminin vesayeti altında olmayan belediyedir.
Belediye’nin Arapçası “emanet” tir. Osmanlı İmparatorluğunda da belediyenin adı “şehr-emaneti”dir. Yani kentin emanet edildiği kurumdur. Belediye başkanın adı ise “şehriemin” dir, yani kentin emanet edildiği emin kişidir.
3.3.Demokratik Belediye
1. Bunlardan birisi hemşeri katılımının gerçekleştirilmesidir.
2. Belediye, olan bitenler, alınan kararlar hakkında halkın bilgi edinme hakkına dayalı olarak, hemşerilerinin bilgi sahibi olmalarına olanak sağlayan saydam belediye çağdaş belediyeciliğin en belirgin özelliklerindendir.
3. Çağdaş belediyecilikte, halkla ilişkiler konusunda, çeşitli yol ve yöntemlerden yararlanarak, belde halkının özlem ve taleplerini dile getiren, halka dönük, hemşeriye yakın, insanı ön plana alan bir yönetim anlayışı egemendir.
4. Çağdaş belediyelerde demokrasi, belediyenin içinde de işletilmektedir. Belediye yönetiminin, sevgiye, iş birliğine ve ekip çalışmasına dayalı, demokratik bir örgüt iklimi yaratmasıdır. Dolayısıyla âdemi merkeziyetçi yaklaşım sadece merkezi yönetimden istenmez, aynı zamanda belediye yönetim sistemi içinde de uygulanır.
5. Mahalle niteliğindeki demokratik semt kuruluşlarından, yoğun halk katılımı ve kimi kent hizmetlerinin daha kolay üretilmesi amacı ile birçok ülkede giderek yaygın biçimde yararlanılmaktadır.
6. Seçim sisteminin, kent halkını daha iyi temsile olanak verecek biçimde geliştirilmesi de önemli bir husustur.
3.4. Etkili ve Verimli Hizmet Üreten Belediye
Çağdaş belediyenin gerçekleşmesi için belediyeler ellerindeki akçalı kaynakları tek kuruşuna kadar savurganlık yapmadan en etkili/verimli biçimde harcamak zorundadırlar. Bunu gerçekleştirmek için, planlama, programlama, iş analizleri, görev tanımlamaları, insan gücü planlaması, hizmet içi eğitim, maliyet muhasebesi, denetim, eşgüdüm, haberleşme, liderlik, ödülleme, örgüt ve yöntem geliştirme, yerleşme etütleri, evrak-arşiv sistemleri, standardizasyon, stok yönetimi, bilgisayar kullanımı, karar verme, proje yönetimi, katılımcı bütçe, performans bütçe vb. çağdaş yönetim tekniklerinden belediyelerinin büyüklüğü ölçüsünde yararlanmalıdır ve kentler belediyeler tarafından bu anlayışa yönetilmelidirler.
4. KENTTAŞLIK VE HEMŞEHRİLİK BİLİNCİ OLACAKTIR
Bilinçli kenttaş olmayınca çağdaş, demokratik, kaynakları etkin ve verimli harcayan belediye de olamaz. Bu nedenle belediyeye sahip çıkan, onu sorgulayan, denetleyen gerekirse destekleyen, gerektiğinde de cezalandıran kenttin sahibi kenttaşların, belediyenin sahibi olacak bilinçli hemşerilerin yaratılması önemlidir.
6.BU MODELİN YÖNETİM ANLAYIŞI
6.1.Bu modelin yönetim anlayışı, katılımcıdır:
6.2.Yeni siyaset anlayışı ile yeni nesil belediyeciliği savunur.
6.3.Hizmette şeffaflıktan yanadır:
6.4.Hizmette eşitlikten yanadır:
6.5.Kültürlerin gelişmesine önem verir kültürler arası dayanışmayı özendirir:
6.7.Kent içi ulaşımda toplu taşımacılıktan yanadır:
6.8.Kent halkının sağlık sorunu önemser:
6.9. Bu modelde “çevre” herkesin ortak kaygısıdır:
6.10.Gecekondulaşmayı ve çarpık kentleşmeyi önlemeyi hedefler, toplu konuttan yanadır:
6.11.Kentte yaşayan gençliğe sahip çıkar:
6.12.Bu model, her safhada kadınların yanındadır:
6.13.Bedensel engellilere ve yaşlılara sahip çıkar:
6.14.Bu model, hak ve görevleri birlikte ele alır:
6.15. Model, göçün getirdiği sorunları demokratik bir anlayışla çözmeyi hedefler:
6.16. Bu model toplumsal barışı sağlamayı amaçlar:
Bu bağlamda modelin yürütmüş olduğu siyasetin üç önemli işlevi vardır:
1)Her türlü yatırım ve proje ile üretimi ve toplumsal refahı arttırmak.
2)Yapılan üretim ve yaratılan refahın adil bölüşümünü sağlamak.
3)Bütün bu işlerin ve işlemlerin toplumsal barış içinde gerçekleşmesini sağlamak.
7. UYGULAMAYI DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ PROJELERİMİZ
Bu model çerçevesinde, beli bir dünya görüşüne sahip, hedefleri olan, bu hedefleri gerçekleştirmek için projeler geliştiren ve bu projeleri nitelikli kadrolar yoluyla uygulayan bir pratikle işleteceğiz. Bunun için sivil toplum yapısını geliştiren projeleri; katılım ve denetim için kent konseyleri, kent şuraları, halk meclisleri kuracağız; kendi kendini yönetme pratiğine ilişkin uygulamalar için izleme ve denetleme komiteleri oluşturacağız; halkı pratik uygulamaya katan proje demokrasisini ve katılımcı bütçe uygulamasını esas alacağız ve uygulayacağız.
Ayrıca sosyal ve kültürel faaliyetler alanında, eğitim faaliyetlerini (okul ve kurs); sağlık hizmetlerini (geçici ve kalıcı sağlık hizmetleri); yoksul öğrencilere burs vermeyi; kimsesizlere ve yoksullara yardım etmeyi; aş evleri, sığınma evleri, dayanışma evleri kurmayı; tiyatro, sinema, resim kursları ve kitap fuarları açmayı; bilgisayar, saz ve halk oyunları kursları açmayı; biçki-dikiş kursları, kilim atölyelerini oluşturmayı; ana- çocuk sağlığı projelerini hayata geçireceğiz.
Her türlü altyapı projeleri; üst yapıyı güzelleştirme projeleri, işsizlikle mücadele bu önem verdiğimiz temel projelerdir. Tüm hizmetlerin belediye eliyle yürütülmesi; muhtaç ailelere iş ve aş verilmesi, yeni iş alanları yaratılması, yerel işsizlik sigortası, ara elaman kursları, iş anları yaratılması, üretim ve ticaret erbabına yardımcı olunması temel amaçlarımızdandır.
Üretim alanları için alt yapısı olan arsa üretimi, kent dışındaki yerel sermaye gruplarını kentte çekmeyi, kentten beyin ve sermaye gücünü engelleyen projeleri, esnafa yönelik projeleri, işportacılığı iyileştirme ve önleme projeleri, göç ve geri dönüşlerin iskanı projesi, yeni meydan alan ve caddelerin yaratılması ve önemli şahsiyetlerin adının verilerek yaşatılması önemsediğimiz ve uygulayacağımız projelerdir.
Ayrıca toplu konut projeleri; hafif raylı sistem projeleri; ulaşım mastır plan çalışması; toplu taşıma projeleri; alt yapı mastır plan çalışması; yeni ana arterlerin açılması; yeşil alan, park ve bahçe projeleri, çevreci tekno-parklar projesi; belediyenin yeniden re organize edilmesi; plaj ve dinlenme tesisleri projeleri; gençlik ile ilgili projeler; kadınla ilgili projeler; bedensel engelliler ve yaşlılara ilişkin projeler kentsel sosyal projeleri öne çıkaracağımız projelerimizdir.
Son olarak kenttaşlık bilinci geliştirme projeleri; spor kompleksi projesi; kültür sanat kompleksi projesi; kültür sanat festivalleri projesi; su havzalarını geliştirme ve su müzelerini oluşturma projesi; taziye evleri projesi; ortak dinlenme ve çamaşır evleri projesi; bilgi bankası ve dokümantasyon merkezleri projesi gibi proje ve çalışmaları esas alacak, geliştirecek ve uygulayacağız.
7.SONUÇ
Sonuç olarak, Türkiye’de yürürlükteki yerel yönetim modeli ve onun en temel ayağı olan belediyecilik anlayışı eskimiştir. Bu da yeni ve çağdaş bir model çalışmasını kaçınılmaz kılıyor.
Bu modelimiz bir yerde az devlet çok toplum, az yasak çok özgürlük anlayışı üzerine oturan bir modeldir. Yukarıda ana hatları verilmiş olan güçlü, özerk ve demokratik model uygulandığında, sadece etkin ve verimli hizmet üretimi elde edilmekle kalmayacak aynı zamanda bu model yıllardır çözülemeyen sorunların çözümüne de büyük katkı sağlayacaktır.
[1] Bu çalışmada yerel yönetim kavramı daha çok belediyeler baz alınarak okunmalıdır.
Yorum Yazın