Utku Şenel yazdı:

Yamalı tövbeler

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Yamalı tövbeler
Abone ol

Dünyada neler oluyor siz yakalayabiliyor musunuz? Ben haberlere yetişmeye çalışıyorum ama nafile. Her gün başka bir felaket, tarihte eşi görülmemiş olaylar, finansal krizler ve savaşlar. Belki daha eski nesiller haksız bulacaklar bu dediklerimi ama şu an yirmili yaşlarının ortalarında ve otuzlu yaşlarının başında olan insanlar en kötüleri bir arada gördü desek yeridir. Sondan giderek şöyle bir ele alalım dünyada yaşananları.

7 Ağustos 2024 Pazartesi günü tüm Dünya piyasaları gözünü kan kırmızı borsa tahtalarına açtı. Japon borsası son 40 yılın en büyük çöküşünü yaşadı. Dünyanın en büyük 7 teknoloji firmasını temsil eden “Muhteşem Yedili” hisse grubunun toplam piyasa değeri kaybı 3 trilyon Doları buldu. Dünya piyasalarındaki risk endeksi pandemi ve savaş dönemlerindeki seviyelerine kadar ulaştı. Kimileri dünyanın en büyük ekonomisi ABD’den gelen zayıf istihdam verilerini kapıya dayanan resesyon belirtisi olarak değerlendirerek sebep gösterdi. Kimileri ise son günlerde dünya gündemini karartan İran-İsrail arasında çıkabilecek bir savaşın bölgesel veya küresel çapta bir savaşa dönüşme riskini piyasalardaki çöküşün tetikleyicisi olarak gösterdi. Tabi gerçekler biz normal insanlar için sisler arasındaki bir köy gibi, ancak oraya vardığımızda nerede olduğumuzu anlayabiliyoruz.

Bu olaylardan hemen önce 31 Temmuz’da ise Hamas lideri İsmail Heniyye Tahran’da İsrail tarafından düzenlenen suikast sonucu öldürüldü. Sonuç yine şiddet, savaş, küresel piyasalarda çalkantı ve olası savaş sebebiyle uluslararası ticaretin sekteye uğraması oldu.

İsrail-Filistin arasında yaşanan çatışmalarla ve İsrail’in korkunç soykırım girişimiyle bağlantılı olarak Yemen’deki Husiler’in ticaret gemileri ve ticaret kanallarını tehlikeye sokacak aksiyonlar alması ve küresel lojistik maliyetlerini artırması yukarıdaki tüm olaylar arasında hafif kalsa da dünya ekonomisinin rayına oturması karşısında bir engel olarak kaldı.

Geçtiğimiz günlerde ise yeniden büyük bir facianın kıyısından dönüldü. Rusya kontrolündeki Zaporojye nükleer santrali insansız hava araçlarının saldırı hedefi oldu ve soğutma kulelerinde yangın çıktı.

Birçok bölgede savaşlar devam ederken dünyanın farklı bölgelerinde(İngiltere, Bangladeş) göçmenlere ve farklı dinlere mensup azınlıklara karşı baş gösteren ayaklanmalar da dünya çapındaki huzursuzluklara bir yenisini eklemiş oldu. Dünya geneline yayılmış ciddi bir huzursuzluk söz konusu. Siyasi, jeopolitik ve ekonomik hedefler doğrultusunda ortaya çıkan küresel rekabet çirkinleşmiş durumda.

Tüm bu yaşanan olumsuzluklar dünya genelinde birçok alanda darboğazlar yaratıyor. Kimi coğrafyalarda bu güçlükler savaşlar ve çatışmalar ile vuku bulurken kimi coğrafyalarda ekonomik daralma, özgürlüklerin kısıtlanması veya siyasi istikrarsızlık şekillerinde kendini gösterebiliyor. Ben ise her yazımda olduğu gibi bu sefer de söz konusu kaos ortamının iklim değişikliği ile mücadele ve karbon sıfır hedeflerimiz doğrultusunda küresel dengeleri nasıl değiştirdiğine dikkat çekmeye çalışacağım. Hiç kuşkusuz ki dünyada günümüzde yaşanan çatışmaların, siyasi hırsların ve çıkar savaşlarının en büyük sebeplerinin başında ekonomik istikrar ve enerji kaynaklarına hükmetme isteği yatıyor. Bu dengenin sağlanması ise sancılı oluyor. Bu doğrultuda bazı alanlarda verilen sözlerden ve taahhütlerden taviz veriliyor. Şu yıllarda dünya genelinde yaşanan yüksek enflasyon, emtia fiyatlarının artışı ve sıkı para politikası gibi sebepler büyük kurumların ve hükümetlerin iklim değişikliği ve yeşil dönüşüm hedeflerinde geri adım atmalarına sebep oluyor. Maalesef hepimiz biliyoruz ki şu an için dünyanın öncelikli sorunu iklim değişikliği değil ve bir süre daha öncelikli olacakmış gibi durmuyor. Birleşmiş Milletler’in 2024 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’na göre 2030 yılı için verilen hedeflerin yalnızca %16’sı planlar doğrultusunda ilerliyor. Geri kalan kısmı hedeften çok ama çok uzakta. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda özellikle temiz ve erişilebilir enerjiye ulaşım, sürdürülebilir şehirlerin oluşumu, sudaki yaşamın korunması ve karasal yaşamın korunması gibi sürdürülebilir kalkınma amaçlarında hedeflerimizin çok gerisinde kalıyoruz.

2022 yılından beri dünyanın birçok noktasında tanık olduğumuz ülkeler arası çatışmaların enerji, lojistik ve tedarik zinciri üzerinde yarattığı stresin iklim değişikliği hedeflerinden geri kalmamızda çok büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Bir kıyas yapmak istersek, 2018 yılında toplam mobil araç satışlarında elektrikli araçların payı %4 iken 2023 yılında bu pay %18’lere kadar çıkmıştı. Son yıllarda oldukça popülerleşen ve satışların katlanarak arttığı elektrikli araç sektöründe 2024 yılına geldiğimizde şaşırtıcı kararlar alındığını görüyoruz. Örneğin Volswagen firması önümüzdeki dönemde yeni geliştirilecek içten yanmalı motorlar için 66 Milyar Euro ayrılacağını açıkladı. Bu kararı alırken ise şirketin CFO’su şu cümleleri kullandı: “Araçların geleceği kesinlikle elektrikten yana, ancak geçmişi de bir kenara bırakmamak lazım.” Açıkçası kritik hedef olarak belirlenen sıcaklık artışının 1.5 derecede sabitlenmesi ihtimali benim için bir hayal. Ülkelerin söz verdiği gibi yeşil dönüşüme, iklim değişikliğine karşı bilimsel çözümlere ve uluslararası işbirliklerine odaklanması yerine enerji kaynakları üzerinden verilen savaşlara ve ekonomik çıkarlara odaklanıyor olması hayal kırıklığından başka bir şey değil. Gerçekten tam da şu an şu dakikalarda, dünya üzerinde kaç devlet adamının savaşlar konusunda kafa yorup strateji ürettiğini ve bunun yanında yine kaç devlet adamının sadece nitelikli eğitim, temiz su ve temiz enerjiye erişim gibi sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda çalıştığını canlı olarak görebilmek isterdim.


Yorum Yazın