Türk araştırmacı Cemil Emre Yavaş ve ekibi, depremleri 30 gün önceden tahmin edebilen yapay zekâ tabanlı sistemle İstanbul’da yüzde 91’e yakın başarıya ulaştıklarını duyurdu. Peki, depremleri tahmin etmek mümkün mü? Prof. Dr. Naci Görür, "‘Tahmin ettik ve ediyoruz’ demek de en az depremin kendisi kadar zararlıdır" uyarısında bulundu.
ABD'deki Georgia Southern Üniversitesi’nde görev yapan Türk araştırmacı Cemil Emre Yavaş ve ekibi, geliştirdikleri yapay zeka algoritmasıyla depremleri önceden tahmin edebilme yolunda büyük bir başarıya imza attı. Yavaş ve ekibinin geliştirdiği algoritma, depremi 30 gün öncesinden yüzde 91.65 oranında doğrulukla tahmin edebiliyor. Yavaş ve ekibi, İstanbul'daki olası depremleri 30 gün öncesinden yüzde 91.65 doğruluk oranıyla tahmin etmeyi başardı. Peki, depremleri yapay zeka ile önceden tahmin etmek mümkün mü? Prof. Dr. Naci Görür ve Ahmet Ercan kritik soruyu Hürriyet'te yanıtladı.
Yapay zekâ ile deprem tahmini konusunda Prof. Dr. Naci Görür mesafeli, depremlerin tahmin edilemeyeceğinin altını çizerek, “Depremin tahmin edilmesi; erken mi orta mı uzun dönemde mi, büyüklüğü, kesin olarak nerede ve ne zaman olacağı sorularına cevap vermek demektir. ‘Depremi önceden biliyoruz’ diyebilmek için bu 4 sorunun cevabı kesin olarak verilmeli. Bu da bugüne kadar hiç yapılmadı. Şu an itibari ile yapmak da mümkün değil! Ama çalışmalar sürüyor. Umut ediyoruz günün birinde bilim, bu 4 soruya da doğru cevap verecek" dedi.
'Tahminler isabetsiz ise toplum sağlığını topyekûn riske sokabilir'
"Ama bugün o gün değil! Ayrıca depremleri, ‘Tahmin ettik ve ediyoruz’ demek de en az depremin kendisi kadar zararlıdır" uyarısını yapan Görür, "Milyonlarca insanı kaygıya düşürmek, yerel ve ulusal mekanizmaları harekete geçirmek, milyonlarca insanı o bölgeden tahliye etmek, yeni bir düzen içinde yaşamalarını sağlamak kolay iş değildir. Ve ne için? Biri dedi diye. Tüm bunlar elbette yapılabilir ancak devletler tüm güçleri ile depremi önceden tahmin edebilecek teknolojik sistemleri içine almış ve buna uygun regülasyonları uygulamaya koymuşsa... Zira yapacağınız isabetsiz tahminlerin de toplum sağlığını topyekûn riske sokma olasılığı yüksektir" diye konuştu.
'Nasıl olsa haber verirler’ rahatlığı içinde tarihin en büyük kayıplarından biri yaşandı'
Görür açıklamasının devamında şunları kaydetti:
"Depremleri önceden tahmin etme işine kafayı takan Çin’den bir örnek vereyim. Bir kere net şekilde bildiler. 7.3 büyüklüğündeki Haicheng depremi, tarihe, ana şoktan 3 gün önce bilinen ilk ve tek deprem olarak geçti. 90 bin nüfuslu kent zorla boşaltıldı. 150 bin kişinin ölebileceği tahmin edilen depremde hayatını kaybedenlerin sayısı sadece bindi. Çinli bilim insanları bu tahminden sonra birkaç depremi daha başarıyla tahmin etti. Bu olaylardan 1.5 yıl sonra Haicheng’in güneybatısında 7.8 büyüklüğünde bir deprem daha oldu. Ve işte onu kimse tahmin edemedi. ‘Nasıl olsa haber verirler’ rahatlığı içinde tarihin en büyük kayıplarından biri yaşandı; 242 bin kişi öldü.”
'Şurada, 30 gün içinde bir deprem olabilir demek, bilmek değil'
Yer bilimci Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, depremin aşağı yukarı ne zaman olacağını bilmenin can ve mal kurtarmak açısından iyi bir şey olduğuna vurgu yapıyor, “Ama” ile bağlıyor: “Makaleyi okudum, algoritma diyor ama hangi algoritma! Sahadan mı geldi bu bilgiler? Neye baktılar? Hata sınırı ne? Söylemiyor. Şu da bir gerçek ki depremin kestirilmesi için 3 şart var: Konumu, saati, büyüklüğünü söyleyebilmek. Örneğin, Aydın, Germencik’te 17.00’da 6.3 büyüklüğünde. Bunu yapabilen yoktur. Şurada, 30 gün içinde bir deprem olabilir demek, bilmek değildir. Denk gelir ve illa biri tutar. Dolayısıyla tahmin peşinde koşmak yerine çarpık kentleşme giderilmeli önce. Bu düzelmedikçe huzurlu bir yaşam oluşamaz.”
Yorum Yazın