İstanbul
Rain and snow
1°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
36,4592 %0.37
38,1983 %-0.2
95.768,82 %-0.872
3.438,13 0,27
Ara
Muhalif. HABERLER Bütün dünya az gülüyor! Gülmeyi unuttuk mu?

Bütün dünya az gülüyor! Gülmeyi unuttuk mu?

Bütün dünya az gülüyor! Gülmeyi unuttuk mu?

Okunma Süresi: 3 dk

Gülmek insanlar için evrensel bir duygu, sosyal bağları güçlendiriyor, stresi azaltıyor ve genel yaşam kalitesini artırıyor. Aynı zamanda insanlar arasında sözsüz bir dil olarak kullanılıp, neşeli bir atmosfer oluşturuyor.

İSTANBUL (İGFA) - Japonya’da 3 yıl süren COVID-19 salgını süresince hükümetin tavsiye niteliğindeki maske takma önergesi, 13 Mart’ta yürürlükten kaldırıldı. Ülkede maske takmak hiçbir zaman zorunlu tutulmamasına rağmen geçen sürede birçok insan daha az gülümser hale geldi.

Gülmenin sevinç ve mutluluk duygularını ifade ettiğini ve insan için evrensel bir duygu olduğunu ifade eden Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Herkes güler, hatta maymunlar bile güler. Bunlar biyolojik yapımıza kazınmış, evrensel duygulardır. Gülmek, sosyal bağları güçlendirir, stresi azaltır ve genel yaşam kalitesini artırır. Aynı zamanda insanlar arasında ortak bir sözsüz dil olarak kullanılır ve neşeli bir atmosfer yaratır. "Gülme" gibi temel insan davranışları ve duygusal tepkiler, insan doğasının bir parçasıdır, evrensel bir davranış şeklidir. Kaybolmazlar ancak sıklıkları ve ortaya çıkışları azalır.” dedi. Prof. Dr. Sultan Tarlacı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Pandemiden sonra artık bütün dünya az gülüyor. İnsanlar yalnız. Hayatlarında ya makineler ya da iş hakim. Diğer insanlarla yüz ve göz temasları kayıp. Bu da otizmdeki gibi duyguları tanımayı ve duygu ifadelerini azaltıyor. Gülmenin azaldığı bu tür toplumlarda diğer temel duygular da azalır" diye konuştu.

Prof. Dr. Sultan Tarlacı, Japon kültürünün, diğer kültürlerle karşılaştırıldığında genellikle daha sakin, ciddi ve disiplinli bir imaj sergilediğine vurgu yaptı.

GÜLME GİBİ DUYGUSAL TEPKİLER UNUTULMAZ

Herhangi bir bireysel durumda veya nadir tıbbi koşullarda, gülme yeteneğinin geçici olarak kaybedilebileceğini belirten Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bazı depresyon veya anksiyete bozuklukları gibi ruh sağlığı sorunları bireyin normal gülmek tepkilerini azaltabilir veya engelleyebilir. Ayrıca bazı nörolojik rahatsızlıklar, Parkinson hastalığı veya felç gibi durumlarda gülme yeteneği zayıflayabilir” dedi.

Günümüzde, dijital teknolojilerin yaygınlaşması, sosyal medyanın artması, daha fazla zamanın ekran başında geçirilmesi gibi faktörlerin, insanların sosyal etkileşimlerini azaltabileceğini veya değiştirebileceğini belirten Tarlacı, “Yalnızlaşma, insanlar arasındaki fiziksel bağlantının azalması, kişisel etkileşimlerin yerine sanal etkileşimlerin geçmesi gibi durumlar, sosyal etkileşim becerilerinin azalmasına ve duygusal anlayışın eksik kalmasına yol açabilir. Japonlar arasında mizahın da bir yeri vardır. Japon popüler kültürü, anime, manga, komedi programları ve güldürü filmleri gibi birçok mizahi içerik üretmektedir. Bununla birlikte, bazı kültürel faktörler Japon toplumunda gülmeyi veya açıkça ifade etmeyi sınırlayabilir. Geleneksel Japon toplumu, bireysel duygusal ifadenin kontrol altında tutulması ve toplumsal uyumun sağlanması gerektiğine odaklanır. Toplumun normları ve kuralları, bazı insanların duygusal tepkilerini veya gülmeyi bastırmasına veya gizlemesine neden olabilir” diye konuştu.

Tarlacı, gülmenin bir davranış biçimi olduğunu ve insanların bunu öğrenip, geliştirebileceğini ve gülmeyi tetikleyen unsurları keşfedebileceğini sözlerine ekledi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *