İstanbul
Rain and snow
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,9976 %0.22
37,2320 %-0.56
96.068,19 %-1.64
3.308,28 0,37
Ara
Muhalif. HABERLER Prof. Dr. Özbaran, “Ebeveynler karneye değil eğitim sürecine odaklanmalı”

Prof. Dr. Özbaran, “Ebeveynler karneye değil eğitim sürecine odaklanmalı”

Prof. Dr. Özbaran, “Ebeveynler karneye değil eğitim sürecine odaklanmalı”

Okunma Süresi: 4 dk

Okullarda eğitim-öğretim yılının son bulmasıyla birlikte hem velileri hem de öğrencileri karne heyecanı sardı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi (EÜTF) Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Burcu Özbaran, karne alan çocuklara yaklaşım konusunda velilere önemli tavsiyelerde bulundu. Prof. Dr. Özbaran, “Karnenin, sadece bir sonuç belgesi olduğu unutulmamalıdır. Önemli olan çocuğun akademik gelişim sürecini en başında dikkatli şekilde takip ederek, sorunlara zamanında önlem almaktır” diye konuştu.

Bilinçli ailelerin, çocuklarının karneleri hakkında hâlihazırda fikir sahibi olduklarını söyleyen Prof. Dr. Özbaran, “Karne, tüm yıl boyunca çalışan, okula giden, sınavlara girmiş bir çocuğa verilen sene sonu belgesi gibi düşünülmelidir. Çocuğun davranışsal, akademik ve sosyal gelişimini takip eden aileler, hâlihazırda çocuğunun karnesinin nasıl geleceğini az çok bilirler. Bu sebeple sadece sene sonunda verilen karneyi görüp çocuğa tepki vermek yerine çocuğun akademik yaşantısını etkileyen faktörleri takip etmek daha yararlı olacaktır. Karnesi zayıf olan çocuğu, son dönemde sadece karneyle değerlendirmektense yıl içinde destekleyerek eksiklerinin giderilmesini sağlamak, koruyucu ruh sağlığı açısından önlemler almak gerekir. Onur kırıcı sözler, fiziksel şiddet gibi yollara başvurmak hiç uygun değildir. Karne bir sonuçtur, dolayısıyla karneye değil çocuğun akademik gelişim sürecine odaklanmak gerekir” dedi.

“Ödüller abartılmamalı”

Başarılı çocukların sözlü olarak onore edilmesinin başlı başına bir ödül olduğunu dile getiren Prof. Dr. Özbaran, “İyi bir karneye sahip olan çocuklara somut ödüllerden ziyade, sözlü olarak memnuniyet ifade etmek, gurur duyulduğunu dile getirmek özgüveni de destekleyici olacaktır. Karnenin kötü gelmesi, çocuklar için hâlihazırda bir ceza gibidir. Bu yüzden çocuğun, aileden kötü karne sebebiyle ekstra bir cezaya tabi tutulması desteklediğimiz bir durum değil. Önemli olan, yıl genelindeki sürece odaklanmaktır. Aynı şekilde karnesi iyi olan çocuğu da abartılı bir şekilde ödüllendirmek o çocuğun hedeflerine akademik başarı için değil, ödül için odaklanmasına neden olacaktır. Bizim istediğimiz, çocuğun ödülden ziyade kendi kişisel gelişimi için iyi bir karne getirmeye çalışması, sene içindeki akademik hedeflerine kendisi için ulaşmaya çalışmasıdır. Özetle, iyi karne çocuk için başlı başına bir ödül niteliğindedir. Karnenin ardından yaz mevsiminde yapılacak kültürel, sportif faaliyetlere odaklanmak, çocuğu kitap okumaya teşvik ederek, gelişiminin desteklenmesi yararlı olacaktır. Bu dönemde çocukları dijital bağımlılıktan ve ekranlardan olabildiğince uzak tutmak da son derece önemlidir” dedi.

“Psikolojik sorunlar erken dönemde teşhis edilebilir”

Psikiyatrik rahatsızlıkların, çocukların eğitim hayatlarını olumsuz etkilediğini belirten Prof. Dr. Özbaran, “Çocuğun akademik hayatı, en başından itibaren ebeveynler tarafından dikkatlice gözlenmelidir. Sorunlara, en başından müdahale etmek, ileride doğacak daha ciddi sorunları önler. Çocukların derslerinden uzaklaşması, ekran bağımlılıklarının artması gibi etkenler dikkat bozukluğunun belirtileri olabilir. Aileler bu durumlarda koruyucu ruh sağlığı adına bir çocuk psikiyatrisiyle iletişime geçmelidir. İleride büyüyecek sorunlar için erken dönemde önlem almak hem aile için hem de çocuk için çok daha kolay olacaktır. Dikkat bozukluğu, özgül öğrenme bozukluğu, kaygı bozukluğu, anksiyete, depresyon, otizm spektrum bozukluğu gibi çocukların gelişimini sekteye uğratacak rahatsızlıkların erken teşhis ve tedavi edilebileceğini ve bu şekilde olumsuz etkilerin hayatı etkilemeden müdahale edilebileceğini bilmek gerekir. Kısaca ailelerin, çocuklarının sosyal hayatlarındaki en küçük dalgalanmaları bile yakından takip ederek sorunların devamı halinde mutlaka bir çocuk psikiyatrisinden destek almaları elzemdir. Çünkü çocukların beyinleri henüz tam eriskin seviyesinde olgunlaşmadığı için psikiyatrik hastalıklar çocukların gelişimlerini bozarak tüm hayatlarını olumsuz etkilemektedir” diye konuştu.

Koruyucu ruh sağlığı önlemlerinden bahseden Prof. Dr. Özbaran, “Koruyucu ruh sağlığı önlemlerinin başında; çocuğun kitap okumaya yönlendirilmesi, spor ve sanata yönelik hobilere teşvik edilmesi, hayattaki tek hedefinin sadece karnede iyi notlar olmadığının anlatılması, iyi bir insan olmak, yardımlaşmayı bilmek gibi sosyal becerilerinin geliştirilmesi gelmektedir. Çocuklar sadece sıkıntılı olduğu alanlarla tanımlanmamalıdır. İyi olduğu alanların desteklenmesi yararlı olacaktır. Çocukların yetenekleri, sadece karne notlarıyla yargılanmamalıdır” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *