Dr. Selim Sarıibrahimoğlu, yurtdışına kaçırılan paralarla ilgili olarak, "Yurtdışına gönderilen paralara ulaşmak mümkün mü? Bunun yapılabildiğini devletin gücünün her yere ulaşabildiğini kanıtladık. İşin en eğlenceli yanı ise bu dev para cennetlerini ve dev ülkelerdeki para hareketlerini yalnızca hukuku kullanarak çok genç bir ekiple, kanıtlarıyla saptayarak devletin hizmetine (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'na) sunduk. Artık yurt dışına aktarılan kaynakların yolları bizim çalışmalarımızla gizemini yitirmiştir. Offshore'lar da dahi paralara, sadece hukuku doğru işleterek bir kol boyu mesafesinde ulaşmak mümkün hale gelmiştir" dedi...
Sarıibrahimoğlu'nun yasal stajyerleri Çağla Oğuz ve Emir Paşa Ergün'le birlikte hazırladığı ve BDDK'ya sunduğu rapor şöyle:
Ekonomi ceza hukukunun tanımında bir birlik olmadığı gibi, ceza hukukunun diğer alanlarla olan sınırını ortaya koyan kriterler de belirsizdir. Bunun sebebi ise ekonomik suçların belirli bir suç tipini oluşturmamasıdır. Ayrıca ekonomi ceza hukukunun ayrı bir ekonomi ceza kanunu ile değil; kısmen TCK, kısmen diğer kanunlarla veya idarenin düzenleyici işlemleriyle yönetilmesidir. Ekonomik suçları açıklamak bakımından uygulanacak en uygun ölçüt; suçla korunan menfaat ölçütüdür. O halde ekonomik suçlar; “ekonomik faaliyetlerin düzenli işleyişi şeklindeki genel ekonomik yararı ve hukuksal yararı koruma altına alan, hukuk kurallarını ihlal eden eylemlerdir.”
Ekonomik suçluluk, günümüzde büyük ölçüde suç örgütleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu nedenledir ki, TCK m. 282’de “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” adı altında ayrı bir suç düzenlenmiştir. Örgütlü suç ve finansal sektör arasındaki bağlantı, kara para aklama yoluyla sağlanmaktadır. Örgütlü suçluluk kavramı aslında yeni bir olgu değildir. Çıkar amaçlı suç örgütleri, ekonomik ve siyasi alanda faaliyet gösterirler. Bir örgütün ne zaman terör örgütü ne zaman çıkar amaçlı suç örgütü olduğunu saptayabilmek her zaman kolay değildir. Çünkü bir terör örgütü bazen çıkar amacı da güdebilir. Örgütlü suçluluk bu anlamda bir suç tipi değil; çeşitli suçların hazırlanması, işlenmesi ya da suçların sonuçlarından yararlanma hususunda bir tarzı, usulü ifade eder.
Kara para aklayanlar ve kaçakçılık yapanlar işledikleri suçları aklamak için yeni ve daha yaygın yöntemler buldular. Sonuç olarak mali işlemler daha çabuk gerçekleştirilebilir ve girift oldu. Elektronik iletişim sayesinde varlık aktarımları ve değişimler gerçekleştiren kişilerin takip edilmesi ve paralara el konulması gittikçe zorlaştı. Kaçakçılık öylesine güncel bir konu ki, her gün bununla mücadele etmeyi sağlayacak yöntemler geliştirmek amacı ile yeni fikirler ortaya konulmaktadır. Bankalar ve diğer mali kurumlar sistemi iyi tanıyan kişiler tarafından suiistimal edilmeye açıktırlar. Bilindiği gibi çoğu kuruluş kaçakçılık nedeni ile uğradıkları kayıpları açıklamazlar (özelikle de bankalar müşterilerinin güvenini kaybetmemek için bunu yapmazlar). Bazı kaçakçılık türleri teknik bilgi gerektirirken bazıları kişinin mantıklı düşünme ve yaratma yeteneğine dayanır. Çalışanlar her tür kurumda yüksek riskli bir grup olarak değerlendirilirler. Günümüzde çalışanların bilişim sistemlerinin bazı kısımlarına girmesi yasaktır.
Ancak bunun temin edilmesi kolay değildir ve yakın zamanda gerçekleştirilen raporların da gösterdiği gibi güvenlik engellerinin aşılması nedeniyle birçok kurum kayıplara uğramıştır.
ABD'de mülk aktarım sistemi, banka ve avukatlara vekâlet eden kurumlara yapılan eşzamanlı fon aktarımına bağlıdır. Avukatlar paranın banka hesaplarına gönderildiğine dair birbirlerine verdikleri söze dayanırlar. Ancak bu sistem bankaların kendi içinde suiistimale açıktır. Bu da çalışanlar tarafından yapılan dolandırıcılığın bir örneğini teşkil etmektedir. Bir diğer teknik de "dilimleme" tekniği olarak bilinir. Bu yöntem değişik banka hesaplarından küçük miktarda paranın alınıp bir hesapta toplanmasından ibarettir.
Ancak tüm bunlar, dolandırıcılığı eskisinden daha büyük tehlike arz eden bir konu olarak yorumlamaya neden olmamalıdır. Zira bu tür suçlar daima işlenmiştir ve değişen tek şey şimdi yeni teknolojilerin de bu amaçla kullanılıyor olmasıdır. Genel anlamda ana kavramlarda bir değişiklik olmamıştır. Ancak yeni araçlar ve bunların sağladıkları olanaklar ile aynı suçlar eskisinden daha kolay işlenebilmekte ve çok daha yüksek meblağlar söz konusu olmaktadır.
Ülkeler kara para aklamanın önüne geçebilmek için yasal düzenlemeler geliştirmiş ve uygulamaya koymuşlardır. Bu düzenlemeler genel olarak uyuşturucu kaçakçılığına bağlı olarak yapılan kara para aklamaya ilişkindir, ancak birçok ülke bu yönde almış oldukları tedbirlerin kapsamını belirli bir suça ilişkin olmayan suçları da içermek üzere genişletme çabası içindedirler. Mali kurumların, dolandırıcı ve kara para aklayıcılar tarafından suiistimal edilmelerini önleyecek yöntem ve tedbirler geliştirmeleri gerekmektedir.
Güven Duygusunu Kullanarak Dolandırmak
"Dolandırıcılık" kavramı ise bir dizi faaliyeti kapsamaktadır. Bu kavramın temelinde ise güven olgusu yatmaktadır. Şirketler kendi içlerinde gerçekleştirilen dolandırıcılık faaliyetlerini açıklamazlar. Birleşik Krallık’taki büyük bir tasarruf ve kredi kuruluşunun (Halifax Kuruluş Şirketi) durumunu ele alacak olursak bu aslında son derece mantıklıdır. Bu örnekte yasa dışı faaliyette bulunan kişiler, insanları Halifax Kuruluş Şirketi adını kullanarak Londra'nın doğusundaki bir şirketin Halifax ofisi olduğuna inandırdılar. Bir ATM gibi görünen ve her bir banka kartı yerleştirildiğinde kartın tüm ayrıntılarını ve kişisel şifrelerini hafızasına kaydeden fakat hiçbir şekilde para vermeyen bir makina yerleştirdiler. Bu bilgiler daha sonra yeni bir kart çıkartmak üzere kullanılarak pin kodu tanımlandı ve nakit para çekimi yapılabildi.
Tüm dolandırıcılık vakalarının ortak bir yönü küçük meblağlardan başlayarak gittikçe büyüyen para miktarlarını kapsamalarıdır. Bunun iyi bir örneği Barings Bank'tır. Bu banka da 20.000 Amerikan dolarlık bir işlem hacmi ile başlayıp bu miktarı gittikçe büyütmüştür.
Dolandırıcılık kurbanı olmak kolaydır. Bunu önlemek veya sınırlamak için insanın dikkatli olması gerekir. Dolandırıcılık kurbanı olmamak; insanın çevresinde olan bitenlere, çalıştığı yerdeki ortaklarına karşı duyarlı davranması ile mümkündür. Dolandırıcılara kurban gidenler genellikle karşılarındaki kişiye gözleri kapalı inandıkları ve ondan gelen her şeyi kabul ettikleri için mağdur olurlar.
Dolandırıcılık ve Kara Para Aklama Arasındaki Ortak Noktalar Nelerdir?
Dolandırıcı kişiler incelendiğinde, onların insanları inandırmaya yetecek derecede gerçekliği olan bir dizi sahte hikâye anlattıkları görülür. Kara para aklayan kişileri ele alacak olursak: Ellerindeki paranın kaynağının açıklanmasını istemezler ve dolayısıyla inandırıcı senaryolar kurarak yaptıkları işlemlerin yasal görünmelerini sağlarlar. Yazar Nigel Morris Cotterill (87) birçok kişinin kara para aklama veya dolandırıcılığın aynı şey olduğunu söyleyerek yapmış oldukları tanım hatasını oldukça doğru bir şekilde tespit etti:
- Tüm dolandırıcılıklar kara para aklama ile sonuçlanır,
- Tüm kara para aklama işlemleri dolandırıcılıkla ilintilidir.
Bu aslında gayet mantıklı bir düşüncedir; çünkü dolandırıcılık yasa dışı işlemlerden ibarettir ki bunların sonucunda elde edilen paranın temiz olduğunun bir şekilde ispat edilmesi gerekecektir. Aslında paranın değişik aklama aşamalarından geçtikten sonra kaynağı her tür kuşkudan uzaklaşmak amacı ile gizlenecektir. Dolayısı ile kara para aklama işlemlerini ve dolandırıcılığı önlemek için bunların yapısına yakın yöntem ve yönergelerin uygulanması şarttır.
Ekonomik suçları daha iyi kavramamız için incelenecek şüpheli faaliyetlerden bahsetmek gerekirse; bir ticari faaliyetin para aktarım yöntemleri genellikle başka araçlar yardımı ile yapılırken, nakit mevduatlarda açıklanmayan bir artış görülmesi, mevduatlarda sebepsiz bir artış, söz konusu mevduatlar, eğer kısa aralıklı ise veya anında bir diğer hesaba veya aktarım yapılan kişinin tanımadığı bir hesaba aktarılmış olmasından ileri gelmesi, nakit paranın sistematik olarak dövize çevrilmesi, bir hesap açarken bilgilendirme ve işbirliği eksikliği, geçerli bir gerekçe gösterebilmeksizin birkaç kişinin aynı hesaba para yatırması, hesaba yapılan yüksek miktarda mevduat aktarımının hesap sahibinin işi ile bağlantılı olmaması örnek verilebilir.
Offshore Bankacılığı
Yakın zamanda offshore şirketlerine yapılan suçlamalar ile ilgili olarak; OECD "zararlı vergi rekabeti"nin kaldırılması ve uluslararası küresel bir vergi topluluğunun kurulmasına ilişkin çalışmalarını sürdürmektedir. Yakın zamanda yürütülen faaliyetler çok büyük tepkilere yol açan ve vergi cenneti oldukları düşünülen 37 ülkenin adlarının "açıklanması ve karalanmasını" da kapsamaktadır. Birçok ülke; Bermuda Adaları, Cayman Adaları, Kıbrıs, Malta, Mauritus ve San Marino derhal OECD Genel Sekreterliği’ni, OECD standartlarına uymak üzere alacağı tedbirler ile ilgili bilgilendirdiler ve böylece oldukça zeki bir şekilde adlarının böyle utanç verici bir şekilde açıklanmasını da önlemiş oldular.
OECD bundan sonra bu değişikliklerin yapılacağını belirten mektupların "kamuoyuna verilmiş bir söz" olduğunu açıkladı. Böyle bir sözün verilmiş olmasından sonra ilgili ülkelere gerekli değişiklikleri gerçekleştirmeleri için bir yıllık bir süre tanındı. Dolayısıyla şu an için bu ülkeler "işbirlikçi" olarak tanımlanmaktadır.
Peki, Offshore merkezlerinin dolandırıcılığı destekleyici faaliyetlerine nasıl engel olunur? Öncelikle tüm dünyada aklanan paraya el konulmasını sağlayacak siyasi bir istek ve kararlılığın olması gerekmektedir. Dolandırıcılık ile mücadele edenlerin ve avukatların, dosyaların bir ön değerlendirmesini yaparak varlıkların izledikleri güzergâhı saptarken karşılaştıkları en büyük sorun, yasa dışı fonların aklanmasında aracı vazifesi gören şirketlerin tröst şirketi vekilleri ile bağlantılı olup, suçlu kişiler tarafından arkasına saklandıkları bir kalkan olarak kullanılıyor olmaları.
Offshore şirketlerine kayıtlı kişilerin çoğu sadece şirketlerin müdürlerini gösterip, sağlam olup olmadıklarına dair bilgi verirler. Diğer durumlarda müdürler bile açıklanmaz. Vekil adayları var ise buna gerek kalmaz, sadece şirketin lehtar kişilerine ilişkin bilgi edinilmesi gerekir.
Uluslararası Bir Çözüm Beklentisi
Cezai konularda uluslararası adli yardımın öneminden bahsedecek olursak; nispeten yeni bir olgudur. Yarım asır kadar kısa bir süre önce, bir suç işlendiğinde, ortaya çıkan soruşturma neredeyse her zaman suçun meydana geldiği yargı alanı içinde sınırlıydı. Çoğunlukla, soruşturma yolları, ne kadar karmaşık olursa olsun, kanıt aramak için ülke dışına bakmak zorunda kalmadan takip edilebilirdi. Bu, savcı veya soruşturma için olduğu kadar savunma avukatı için de geçerliydi.
Daha önce, suçlular yargı yetki tarafından çok sıkıştırılmadı, kendi ülkelerinin sınırlarının ötesinde herhangi bir kanıt izi bırakmadılar ve cezai soruşturmalar için uluslararası bir boyut esas olarak gereksizdi. Birçok durumda, suçun işlenmesinin yakın alanını terk etmek, potansiyel davalının tespit edilmesini sağlamak için gitmek zorunda kalacağı kadar olacaktı. Elli yıl önce uluslararası seyahat nispeten nadirdi ve kesinlikle en azından bugün olduğundan daha zordu. O zaman neredeyse hayal edilemezdi, bugün rutin olarak kabul edildi. Bugün, uluslararası seyahat kolay olmakla birlikte, aynı zamanda ulusal sınırları aşmak için gereken formaliteler de sürekli olarak azalmaktadır. Sınır geçiş noktaları ve vize kontrolleri bir zamanlar en azından kısmen bir hareket izi sağlayabiliyordu, ancak bunlar şimdi birçok ülkede çokça zorlaştı.
İnsanların eylemleri için durum buysa, aynı şey para ve finansal işlemlerin hareketleri hakkında da söylenebilir. Uluslararası ticaret ve ticari faaliyetler uzun süredir kurulurken, şu anda gerçekleştikleri araçlar eskisinden çok daha az zahmetli ve sonuç olarak da daha hızlı. Bilgisayarlı işlemlerin geliştirilmesi ve dünya çapında fonların elektronik transferi, uluslararası ticaret ve finans kavramında devrim yarattı. Daha önce günler, hatta haftalar içinde gerçekleştirilen işlemler artık saniyeler sürüyor ve fonlar bir düğmeye basarak ülkeden ülkeye ve kıtadan kıtaya taşınıyor. İnternetin küresel bir iletişim sistemi olarak gelişmesinin de etkisi olmuştur. Aynı zamanda kullanım oranındaki artışlar ve kullanıldığı amaçların çeşitliliği de benzer şekilde uluslararası ticari işlemleri etkileyecektir.
Ortalama bir vatandaş, bu gelişmelerin günlük yaşamı üzerindeki etkisinin farkında olmayabilir, ancak suçlular bunlardan yararlanmak için teknikleri geliştirdiler. Bunları gerçekleştirmek onların saniyelerini alır, bir bölgeden başka bir fon hareketli bir işlem müfettişlerin aylarını belki yıllarını aldığının farkındalar. Çok uluslu bir komplo, birkaç eyaletten katılımcılarla ve sonuç olarak en az birçok eyaletten tanıklarla, araştırmacı için karmaşıklığı artıracaktır. Böylece, modern teknoloji hem suç faaliyetlerine hem de yasal ticari girişimlere yeni bir ivme kazandırdı. Gayri resmi polis iş birliği neredeyse bireysel polis güçleri kadar eskidir. Ancak genellikle kabul edilebilir biçimde kanıt elde etmek için gerekli olacak resmi adli iş birliği nispeten yeni bir olgudur ve araştırmak istediği faaliyetlerin hızıyla hareket edemez. Modern cezai soruşturmaların etkili ve hızlı olması için, mümkün olduğunca uluslararası sınırların araştırmacılara suçlulara yaptıkları kadar az sorun yaratması esastır.
Cezai soruşturmalarda uluslararası iş birliği hem uygulayıcı hem savcı hem de savunma avukatı için giderek daha önemli hale geldi. Sadece karmaşık durumlarda etkili iş birliğine ihtiyaç duyulmuyor. Yurtdışından gelen tanıkların mahkemeye çağrılması, resmî belgelerin sunulması veya tanıkların kanıtlarının alınması gerekebilir.
Örneğin, birçok ülkede ve belki de birkaç kıtada karmaşık bir finansal işlem izini çözmeye ihtiyaç duyulan daha karmaşık durumlarda, davaların hızlı ve etkili bir şekilde araştırılması ve kovuşturulması için etkili bir karşılıklı hukuki yardım sistemi esastır. Tüm bu durumlarda, savunmada davasını doğru bir şekilde sunmak için başka bir yargı alanında kanıt elde etmek isteyebilir.
Uluslararası yargı iş birliği sistemi ya etkili bir şekilde faaliyet göstermezse ya da etkisiz bir şekilde faaliyet gösterdiği algılanırsa, uluslararası suç faaliyeti sadece denetlenmeden devam etmeyecek, aynı zamanda ülkemizdeki ceza adaleti sistemi de itibarsızlaştırılacaktır. Zaten, organize uluslararası suç faaliyeti, bazı ülkelerde ekonomik olarak küçük bir ölçekte faaliyet göstermektedir. Hükümetler, uluslararası iş birliği çabalarının bu tehdide karşı etkili olabilmesi için ellerinden gelen adımları acilen atmalıdır. Uluslararası suçun büyümesi ve bunun uygar topluma, özellikle de örgütlü biçimde yarattığı tehdidin tanınması, mevcut ulusal siyasi gündemin en önemli maddelerinden biri olarak görülmektedir.
Dünyada Güvenlik Algısı Değişiyor
Bütün bunları yaparken, “milli güvenlik” kavramının artık “ekonomik güvenlik”le özdeşleşmeye başladığını hatta yer değiştirdiğini görmezlikten gelemeyiz. Küreselleşen dünyada, artık her bilgi ulaşılabilir düzeydedir. Sözgelimi, hemen hemen her bireyin elinde bulunan kredi kartlarıyla dünyada kaç kişinin sarı renkli 42 beden gömlek giydiğini ya da hangi marka saat kullandığını, ABD'de ya da Avrupa'da bu kredi kuruluşlarının merkezinde bulunan sistem bilebilecek durumdadır.
Yine aynı yolla Türkiye'de hangi gelir kesiminin ne gibi zevkleri ve harcamalar olduğu bilinebildiği gibi, açıklanan banka bilançoları ve IMF'ye Dünya Bankası, AB'ye verilen değişik ülke ve ekonomi bilgileri nedeniyle artık hiçbir bilgi sınırlı ya da gizli değildir.
Bu itibarla, Türk bankacılığı ve genelde Türk ekonomisi, küreselleşen dünyada sürekli gelişen yeni finansman yöntemleriyle kaliteyi arttırarak bölgesel ve küresel boyutta iyi seçilmiş stratejik ortaklarla büyümenin yollarını bulmalıdır. Dış pazarları iyi okumalı, kaynaklarımızı gerçek değeriyle pazar ekonomisine kazandırmalı, uluslararası ticaret ve bankacılıkta etkili olmalıyız. Bunun için bankalar kapatılmamalı ya da zarar görmesine bilinçli olarak izin vermek yerine yaşatılmalı, birleştirilmeli, küresel değişimde ülkenin ekonomik gücüyle orantılı olarak etkili olmasının sağlanması için politikalar üretilmelidir.
Sonuçta her şeyin dış mihraklardan kaynaklandığı söylemine dayanan tehlikelerden korunmanın yolu dış kaynaklardan "mucize" beklemekten değil iç kaynakları işletmekten ve değerlendirmekten geçmektedir.
Kitabımızda bankalardan yurt dışına gönderilen paralara nasıl ulaşılabildiğini anlatmaya çalıştık. Bunun yapılabildiğini devletin gücünün her yere ulaşabildiğini kanıtladık. İşin en eğlenceli yanı ise bu dev para cennetlerini ve dev ülkelerdeki para hareketlerini yalnızca "hukuku" kullanarak çok genç bir ekiple, kanıtlarıyla saptayarak devletin hizmetine (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'na) sunduk. Artık yurt dışına aktarılan kaynakların yolları bizim çalışmalarımızla gizemini yitirmiştir. Offshore'larda dahi paralara, sadece hukuku doğru işleterek bir kol boyu mesafesinde ulaşmak mümkün hale gelmiştir.