Gazze’nin Çilesi Bitmiyor!

Hamas’ın 7 Ekim 2023 günkü saldırısından bu yana İsrail tarafından Gazze’de çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 48 binden fazla Filistinli öldürüldü, on binlerce Filistinli yaralandı. Yaklaşık 2,5 milyonluk Gazze nüfusunun Yüzde 90'ından fazlası yerlerinden oldu, açıkta kaldı. Tarım ve hayvancılığın bitme noktasına gelmesiyle açlık yaygınlaştı. Yer üstünde ve altındaki hemen bütün bina ve yapılanmalar İsrail ordusu tarafından yerle bir edildi. Hamas saldırısında 1200 vatandaşının kaybı ve yaklaşık 250 vatandaşının da rehin alınmasına karşılık olarak başlattığı İsrail Gazze’deki askeri operasyonlarını, tüm uluslararası hukuk kurallarını ihlal ederek, insancıl hukuk ölçülerini de hiçe sayarak sürdürdü. Gazze, adeta acı, korku, açlık ve sefaletin hüküm sürdüğü bir cehenneme dönüştü!
Bugün geldiğimiz noktada, bu yılın ocak ayında varılan ve ilk safhası Mart başında sona erecek olan ateşkes anlaşması çerçevesinde yapılan rehine/tutsak takaslardan altıncısı 15 Şubat günü gerçekleşmiş, 3 İsrailli rehineye karşılık 369 Filistinli tutsak serbest bırakılmıştır. Mevcut koşullarda, Hamas’ın elinde kaldığı söylenen 70 kadar rehinenin örgütün elindeki tek koz olduğuna işaret edilmektedir. Kırılgan olan birinci safhadan sonra kalıcı bir ateşkes için ikinci safhaya geçilip geçilmeyeceği belli değildir! Ve kanımca çok kuşkuludur. Zira İsrail Başbakanı Netanyahu hep, “Hamas tamamen yok edilinceye kadar” askeri operasyonların devam edeceğini vurgulaya gelmekte ve konuyu yakından takip eden birçok uzman, esir/tutsak takasının savaşta sadece bir mola olduğunu düşünmektedir.
TRUMP VE DAVUTOĞLU’NUN FANTEZİLERİ
Gazze’de hal böyleyken, bu sefer de ABD Başkanı Trump’ın her türlü hukuki, insani ve ahlaki ölçüden yoksun çıkışı gündemi esir almış bulunmaktadır. Trump’a göre Filistinliler Gazze’yi boşaltmalı, bu insanları Mısır ve Ürdün gibi ülkeler kabul etmeli, İsrail Gazze’yi ABD’ye devretmeli, ABD eliyle Gazze bölgenin “Riviera”sına dönüştürülmelidir. On binlerce kadın ve çocuğa daha yeni mezar olan Gazze’nin böyle bir sayfiye yeri olarak düşünülmesi dahi ahlak noksanlığın tezahürüdür. Öte yandan, Filistinlilerin iradeleri dışında başka ülkelere sürülmesine çalışılması ise siyasi bir anlamda da olsa, “soykırım” demektir. Nitekim, uluslararası hukuk uzmanları da bunun bir savaş suçu oluşturacağını kaydetmektedirler.
Trump’ın bu ölçüsüz fantezisine Filistinliler, BM, uluslararası insan hakları kuruluşları ve başta Arap ülkeleri olmak üzere birçok ülke karşı çıkmaktadırlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan da kesin bir dille Trump’ın çıkışının değersiz ve “abesle iştigal” olduğunu açıklamış, Gazze’nin Filistinlilere ait olduğunu vurgulamıştır. Ancak ne yazık ki bu fanteziye gıyaben de olsa tek dolaylı destek niteliğindeki bir çıkış ise “Stratejik De(rin)lik” mucidi eski Başbakan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ndan gelmiştir. Önerisi şöyledir:
“Bölgede yapılacak referandumla Gazze geçici olarak otonom bölge sıfatıyla Türkiye'ye bağlansın!”
Nasıl ki Trump’ın “Riviere” fantezisi Gazze’nin Filistinlilerce fiziken boşaltılmasını öngörmekteyse, Davutoğlu’nun fantezisi de Gazze’nin Filistinliler tarafından siyaseten terk edilmesi anlamına gelmektedir!
YENİDEN GAZZE PLANI
Şimdi asıl sorun Arap ülkelerinin Trump’ın bu hamlesine karşı ortak duruşlarını sürdürüp sürdürmeyecekleridir! Eğer kararlı durulabilirse, öncelik Mısır ve Ürdün’ün önderliğinde, diğer Arap ülkelerinin desteğiyle, Gazze'nin yeniden inşası ve Gazzelilerin yaralarının sarılması ve yaşamlarının iyileştirmesini sağlayacak önlemler içeren bir “Yeniden Gazze Planı”nın hazırlanmasıdır. Böyle bir girişimle birlikte, Filistin-İsrail anlaşmazlığının yegane çıkış yolu olmaya devam eden “iki devlet” esasına dayalı çözüm fikri gündemde tekrar canlandırılmalıdır. Türkiye de mübalağaya kaçmadan ve “oyun kuruculuk” gibi boş heveslere kapılmadan imkanları ölçüsünde böyle bir planın hayata geçmesi için makul bir katkıda bulunmalıdır. Unutmayalım ki Gazze’deki yıkım Türk dış politikasındaki mevcut karar vericilerin arzuları ile Türkiye’nin kapasitesi arasındaki uyumsuzluğu taşıyamayacak kadar derindir. Bu nedenle, Türkiye hiç olmazsa Gazze konusunda ciddi ve ölçülü davranmalıdır.
İSRAİL, İSTEDİĞİNİ YAPABİLECEĞİ HİSSİNE KAPILABİLİR
Yukarıdaki satırlar Gazze’deki çatışmaların bir gün sona ereceği ve kalıcı bir ateşkes anlaşmasına varılacağı gibi bir varsayıma dayandığı izlenimini verebilir. Oysa Trump ve Netanyahu ikilisinin kişilik, tavır ve söylemlerine bakacak olursak Gazze’nin çilesinin devamı ve çatışmaların sürmesi güçlü olasılıktır. Trump’ın İsrail’e desteği katıksız ve hudutsuzdur. ABD’nin siyasi ve askeri (en son 7 milyar dolarlık bir paket) destek fırtınası olanca hızıyla devam etmektedir. İran’ın güçsüzleştirildiği ve Suriye’nin etkisizleştirildiği bir ortamda İsrail kendini istediğini yapabilecek konumda hissedebilir. Hatırlayalım, Trump işgal altındaki Golan Tepeleri’nin İsrail’e ilhakını tanımış, Büyükelçiliğini de tüm BM kararları hilafına Kudüs’e taşımıştır. Şimdi acaba yeni durak Gazze’nin İsrail tarafından işgali ve ilhakı mı olacaktır?