Dağıtalım Kadıköy

Bu satırları yazarken, kendisi kim bilir kaçıncı devr-i âlemini gerçekleştiriyor olacak, yurtiçi ve yurt dışı olarak.
Kadıköy, saat-20.00
Dorock XL’ da içeri girmek isteyenler kadar henüz dışarıda, şehir dışından geldim eğer girmeyen ve biletini satan olursa, haber verebilir misiniz, diyor ilk eşikte bir bey.
İkinci güvenlikten geçtikten sonra da bekleyenler, yavaş yavaş içeri doğru ilerliyor. Yaklaşık olarak iki saate yakın süre, taş zemin üzerinde ayakta beklemeyi göze alan, hemen sahne mikrofonunun en önüne yerleşmiş olan delikanlı,
Arkasında olan ikinci sıradaki bizlere gülümseyerek, dönüyor ve:
-Bir babamı, hastanede kanser tedavisi olurken başında ayakta bekledim, bir de onu! Sevmesek, bekler miyiz, bu kadar diyor.
-Genç kızlar, buram buram aşklarını ilan ediyorlar, kendi aralarında.
-Yurt dışından bile İstanbul, Anadolu Yakasındaki konserine gelmiş olanlar var ve nihayet sahne alıyor. Birbirinden eşsiz tam on iki parça/birinci bölüm/ içi, Türkülerle de bezenmiş. Kısa bir ara sonrası devam edeceğiz, diyor.
Öyle bir –Fikrimin İnce Gülü- Öyle bir –Sarı Gelin- ve finali, “Aramızda karlı yollar, ben gelemem diyorum. Sen, gel diyorsun. Off of-diyor ki…
Of, çekişler daha da yükseliyor.
Her bir eserinin yorumunu; seyircileri, hayranları, ezbere birlikte söylüyorlar.
Herhalde artık anladınız, hangi sanatçımızdan daha doğrusu; tam tanımı ile- tüm etiketlerden uzakta, sadece kendini gerçekleştirmenin vermiş olduğu bilgeliği- ustaca sevenleri ile paylaşıyor.
Ve şöyle diyor: Burada birçok kez ve severek sahne aldık ama bu kadar -kaliteli ve farklı seyirciyi- ilk kez görüyorum. Ben de hazırım merak etmeyin, sizler için çok özel eserler hazırladım. Hadi, hep birlikte dağıtalım, KADIKÖY.
O, Cem Adrian.
Evet, son albümü (Buna albüm demekte yanlış, çünkü üretilmiş olan gerçekten arşivlik. Kendisi gibi bir Mücevher) Mücevher gibi, İstanbul’n soğuk kıyısında; sevenlerini, dinleyicilerini, hayranlarını ısıtıyor.

Cem Adrian’ı, ilk halka –hediye- olduğu andan itibaren, herkes dinledi ama çok az kişi anlayabildi. Zaten yüksek ihtimal, kendiside herkesin kendi anlayışına, anlam katabilme zenginliğine bırakıyor. Dolayısı ile aynı resme bakarsınız, aynı filmi izlersiniz ama pek çok şeyi göremeye bilirsiniz. Çünkü bu olgular, insanın dünyadaki fark edişleri ile doğru orantılı olarak tekâmülü ve farkındalığı ile şekillenir. Herkesin damarını, tam yerinden yakalayabilen yetiye sahip müzik insanı kimliği ile yine asırlar öncesinden, sesleniyor.
Öyle değil midir zaten yıldızları biz, hep sonradan görürüz.
Ama o hep yaşayacak, olanlardan.
Aralıksız, sahnede önce on iki sonra altı eser ile dinleyicilerin, yine büyüledi, yine mest etti.
Biz de Cem Adrian’ı SOLO olarak, konfor alanlarından çok uzakta, cep telefon ışıklarını açmadan yahut sahilde, Boğaz manzarası olmaksızın deneyimledik.
Yine muhteşem, yine harika!
Demem o ki, o bir armağan.
Hem insanlığı, hem sanatı ile…
Bu vesile ile sahne ekibinde desteği olan herkese de, ayrıca teşekkürler.
Önümüz Bahar ve Yaz…
Nasip, onları da deneyimlemek hayalimiz var.
Bir hayalimizde, yurt dışında dinlemek.
Ayakta alkışlandı ama otururken de hep ayağa kalkılarak alkışlanacak nadir yorumcu, bestekâr ve müzik insanı.
Teşekkürler, CEM ADRİAN.