90 Türkiye, otur, sıfır!

Alan kodu 90 olan Türkiye, son 10 yılda özgürlükler konusunda en fazla gerileyen bir kaç ülkeden birisi. Voice of America’nın (VOA), ABD merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’un 2025 yılı raporundan yaptığı alıntıya göre Türkiye, özgürlükler bağlamında 22 puanlık düşüşle yedinci sırada yer aldı. Türkiye’nin önündeki öbür ülkeler ise şöyle:
Nikaragua, Tunus, El Salvador, Tanzanya, Nijer, Hong Kong ve Sırbistan. Venezuela da Türkiye’yle birlikte 10 yılda özgürlüklerin en fazla gerilediği ülkeler listesinde 22 puan düşüşle yedinci sırada boy gösterdi.
VOA’in haberinin bundan sonrası şöyle:
“Türkiye ayrıca’özgür olmayan ülkeler’ listesinde kalmaya devam etti. Türkiye ilk kez 2018 yılında bu kategoriye alınmıştı.
“Dünyada küresel özgürlüğün 2024 yılında da 19. kez üst üste gerilediğine dikkat çekilen raporda, 60 ülkede siyasi haklar ve sivil özgürlüklerde gerileme yaşandığı, sadece 34 ülkede iyileşme kaydedildiği belirtildi. “
Dünyanın yüzde 40’ının özgür olmadığına işaret edilen VOA’ın haberi şöyle devam ediyor:
“Dünya genelinin kısmen özgür ve özgür olmayan ülkelerde yaşadığı belirtildi.
“2024’te seçimlerin yapıldığı ülkelerin ve bölgelerin yüzde 40’ından fazlasında adayların suikast girişimleri veya saldırıların hedefi oldukları ifade edildi. Raporda, ‘Oy verme yerleri saldırıya uğradı veya seçim sonrası protestolar orantısız güç kullanılarak bastırıldı. Otoriter ülkelerdeki seçimler gerçek muhalif adayların katılmasını engellemek için manipüle edildi,’ denildi.”
İsminde “adalet” ve “kalkınma” sözcükleri bulunan bir siyasi parti yaklaşık 23 yıldır Türkiye’yi yönetiyor. Ancak, geldiğimiz noktaya baktığımızda ülkede ne adalet kaldı ne kalkınma. Nikaragua, Venezuela ve El Salvador gibi demokrasiden nasibini almamış ülkelerle aynı safta anılıyoruz. Türkiye 2002 yılı öncesi, rejimi eksik ve bozuk da olsa nispeten demokratik bir hukuk devletiydi. Bugün demokrasi sözcüğü unutuldu. Hukuk ayaklar altında sürünüyor. İktidarın ve küçük ortağının kendileri yargı kararlarını tanımıyor. Yasalar var ama uygulayan yok. Küçük ortak Devlet Bahçeli işi Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını istemeye kadar vardırıyor.
Devam edelim. Kürt halkıyla açılım ya da barış gibi bir proje ortaya atıldı. O görev de isminde “adalet” ve “kalkınma” olana değil, küçük ortağı MHP’nin lideri Devlet Bahçeli’ye verildi. O Bahçeli ki MHP’deki makamında suç örgütleri elebaşlarını ağırladı. Ne gariptir: Bir yandan PKK Lideri Abdullah Öcalan’la muhatap olunuyor, öbür yandan DEM Partili belediyelere kayyımlar atanıyor. Kürtler’in haklarını savunmaya kalkanlar göz altına alınıp hapse tıkılıyor.
Kalkınma ve adaletten anladığınız bu mu? Freedom House’un raporu ortada. Bir yandan Kürt açılımı (ne demekse), bir yandan ülkenin ekonomik sorunlarını düzeltme, öte yandan ve en önemlisi iktidara tutunma çabaları. Peki, adalet ve kalkınmanın olmadığı bir ülkenin ekonomik gelişimi nasıl olacak? Hangi yatırımcı adalete güvenin kalmadığı, özgürlüklerin iyice yok olduğu bir ülkeye gelip de yatırım yapar? Böyle bir düzende iktidarda nasıl kalınabilecek?
Hiç durmadan, dış güçler bizi kıskanıyor, bizi batırmak, bölmek istiyor, edebiyatı yapacağınıza dönüp de kendinize bakmanızda fayda var, derim. Üzgünüm, Türkiye üst üste sınıfta kalıyor. Yakında okuldan atılacak.