
Cenevre’de diplomasi tiyatrosu: Aynı oyun, yeni dekor

Yıllardır sahnelenen bir tiyatro düşünün. Oyuncular aynı, senaryo aynı, izleyiciler artık sıkılmış ama perde bir türlü kapanmıyor. İşte Cenevre’deki Kıbrıs görüşmelerinin özeti!
Her yıl tekrar eden bir diplomasi ritüeli daha: BM gözetiminde, Kıbrıs için yine bir toplantı, yine Cenevre. 17-18 Mart’ta Türkiye, Yunanistan, Birleşik Krallık, Kıbrıs Türk ve Rum liderleri bir araya gelecek. Herkes yerini alacak, herkes aynı şeyleri söyleyecek ve büyük ihtimalle hiçbir şey değişmeyecek.
Ancak bu defa küçük bir fark var. Her ne kadar resmi gündem bir türlü ortaya çıkmasa da, Kıbrıs Türk tarafı, 3D olarak adlandırılan doğrudan uçuş, doğrudan ticaret ve doğrudan temas hakları tanınmadan hiçbir müzakere sürecine girmeyeceğini net bir şekilde ortaya koydu.
Açık mesaj şu: Kıbrıs Türklerini dünyadan kopararak çözüm dayatma devri bitti. Eğer bu talepler kabul edilirse, görüşmeler başlayabilir ancak bu artık federasyon için değil, iki devletli konfederal bir model için olur.
Peki Rum tarafı, 3D’ye yeşil ışık yakar mı? Eğer yakarsa ne alacak? Reddedilirse BM artık federal Kıbrıs hedefinin öldüğünü ilan eder mi?
Cenevre’nin Yapısı ve Beklentiler
Görüşmelerin formatı, buradan büyük bir ilerleme beklemenin hata olacağını gösteriyor:
• Birinci gün: BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, taraflarla ayrı ayrı görüşerek “anlaşmaya varmak için ortak bir zemin olup olmadığını” ölçecek.
• İkinci gün: Beş artı bir toplantısı yapılacak. Eğer taraflar arasında en ufak bir ilerleme işareti yoksa, öğleden sonra kısa bir basın açıklaması ile kapılar kapanacak.
BM için buradaki temel mesele şu: Taraflardan biri masadan kalkarsa, suçun kimde olduğunu netleştirebilecek bir açıklama yapabilmek.
3D Kabul Edilirse: Rum Tarafı Ne Alacak?
Rum liderliği, 3D’nin KKTC’nin tanınmasına giden yolu açacağını düşündüğü için kesin şekilde karşı çıkıyor. Oldukça uzun bir süredir diplomatik çevrelerde sıklıkla, “İyi de Rumlar bu durumda ne alacaklar?” sorusu ile karşılaşılıyor, nezaket çerçevesinde cevap net olmayabiliyordu. Ancak belki de bu sefer kendilerine şu soru sorulacak:
“Bu son şans. Devlet olmanın arkasına saklanıp Kıbrıs Türklerinin size teslim olmasını bekleyemezsiniz. Siyasi eşitliği Crans-Montana’da reddettiniz. Gelinen nokta bu. Kıbrıs Türkü ile iki devletli konfederal ortaklık mı, Türkiye ile komşuluk mu istiyorsunuz? Karar verin.”
Peki, Rumlar ne alacak ki 3D’ye razı olsunlar?
1. Doğu Akdeniz’de iş birliği fırsatı: Türkiye ile bir enerji anlaşması, Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetiminin dışlandığı bölgesel denklemi tersine çevirebilir.
2. Türk limanlarına havaalanlarına erişim: KKTC’nin izolasyonları kalkarken, Rum ticaret gemilerinin, uçaklarının Türkiye’ye erişimi için bazı kolaylıklar sağlanabilir, büyük Türkiye pazarı ve ötesi onlara açılmış olur.
3. BM’nin adadaki rolü genişleyebilir: Rum tarafı, iki devletli konfederal bir modelde BM’nin tampon bölgedeki varlığını artırmasını isteyebilir.
Ancak Rum tarafı, yıllardır hiçbir kazanım sağlamadan Kıbrıs Türklerini dünya sahnesinden silmeye çalıştı. Şimdi ise “Bir şeyler vermeden bir şeyler almanın” mümkün olmadığını anlamak zorunda.
BM ve AB’nin, Rumlara “sonsuz bir çözümsüzlük konfor alanı” sunmaya devam edip etmeyecekleri bu noktada belirleyici olacak.
3D Reddedilirse: BM Federal Kıbrıs Defterini Kapar mı?
Esas sorulması gereken soru bu… Eğer Rum tarafı 3D’yi reddederse, Türk tarafı için federasyon seçeneğinin kapandığı zaten kesin. Ancak asıl soru, BM’nin de aynı noktaya gelip gelmeyeceği.
BM, bugüne kadar federal çözüm için iyi niyet görevini sürdüren taraf oldu. Ancak bu görevi BM Güvenlik Konseyi verdi. Eğer federal çözüm artık fiilen imkânsızsa, BM’nin de “yeni bir model belirleme” sorumluluğu doğabilir.
Peki, mevcut uluslararası denklem gözönüne alınırsa BM Güvenlik Konseyi şunu söylemeye hazır mı?
“İki kesimli, iki toplumlu federal çözüm için 60 yıl uğraşıldı ama olmadı. Yeni bir çerçeve oluşturmanın zamanı geldi.”
Bu noktada Rusya faktörünü de dikkate almak gerekiyor.
• Rusya, BM Güvenlik Konseyi’nde daimi üye olarak kilit bir aktör.
• BM Genel Sekreteri’nin görev yönergesi, Güvenlik Konseyi tarafından belirlendiği için, herhangi bir değişiklik için Rusya’nın da yeşil ışık yakması gerekecek.
• Ancak Rusya, Batı’nın desteklediği “federal çözüm” çerçevesinin başarısız olmasını kendi lehine bir diplomatik koz olarak görebilir.
Eğer BM, federal çözümün artık işlemediğini resmen kabul ederse, şu sonuçlar doğar:
BM, Kıbrıs’taki süreci tamamen yeni bir formatla ele almak zorunda kalır.
Konfederal bir model üzerinde resmî bir tartışma başlar.
KKTC’nin uluslararası statüsü farklı bir noktaya evrilmeye başlar.
Ancak BM’nin bu noktaya gelip gelmeyeceği, Güvenlik Konseyi’ndeki dengelere bağlı.
Cenevre Görüşmeleri Gerçekten Yeni Bir Şey Getirecek mi?
Şu an tahmin edilen senaryo oldukça net:
Rum tarafı, 3D’yi reddederse, süreç olduğu gibi tıkanır. BM için en zor an, o noktadan sonra nasıl bir açıklama yapacağını belirlemek olur.
Eğer BM, federasyon seçeneğini resmen terk ederse, Kıbrıs’ta yepyeni bir süreç başlar.
3D kabul edilirse, federasyon değil, iki devletli konfederal bir model tartışılacak.
Ancak tarihsel olarak baktığımızda, Rum tarafının Türklerle eşit bir ortaklığa yanaşmadığı defalarca kanıtlandı. Eğer bu tutum devam ederse, Türkiye ve KKTC’nin eninde sonunda BM’yi bir karar almaya zorlaması gerekecek.
Bu görüşmeler, belki de BM’nin “ya yeni bir çerçeve oluştur, ya da tamamen çekil” noktasına getirileceği sürecin başlangıcı olacak.
Eğer Cenevre’de hiçbir sonuç çıkmazsa, BM daha ne kadar “çözüm varmış gibi yapmaya” devam edebilir?
Bu sorunun cevabı, belki de Kıbrıs meselesinin geleceğini belirleyecek en önemli kırılma noktası olacak.