İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4588 %-0.06
36,5388 %-0.14
3.521.964 %3.474
3.054,31 0,03
Ara
MUHALIF GAZETECILIK KÜLTÜR SANAT Akademi'nin tavrı bu yılki Oscar Ödülleri'ni gölgede mi bıraktı?

Akademi'nin tavrı bu yılki Oscar Ödülleri'ni gölgede mi bıraktı?

Gazeteci Clarisse Loughrey'e göre bu yılki tören son zamanlardaki en iyi törenlerden biri olabilirdi. Fakat sonra Akademi son derece 'bencil' bir kararla ödül sırasını değiştirdi

Birbirine karışan zarflar, hatalı telaffuzlar, sahneye çıplak çıkan bir fırsatçı dahil tarihteki bütün Oscar felaketleri arasında bu, masum bir hata gibi görünmeyen ilk felaketti. Bunun yerine Akademi kendi küstahlığının kurbanı oldu. Bu yıl kadın adayların şu ana kadarki en yüksek oranı görmesi ve oyunculuk kategorilerinde beyaz tenli olmayanların son derece geniş çaplı temsiliyeti bakımından sınırları aşmasıyla hatırlanmalıydı. Aynı zamanda pandeminin ortasında düzenlenen yüz yüze bir törendi ve salondakilerin çoğu Zoom oturumları ve sosyal tecritle geçen bir yılın ardından ilk defa bir araya geliyordu.

EN İYİ FİLM SONA BIRAKILMADI

Independent kültür muhabiri Clarisse Loughrey, bu yılki Oscar törenlerini yazdı. Buna göre, törenin yönetmen Steven Soderbergh önderliğindeki yapımcılarının yapması gereken tek şey, Oscar Ödülleri'nin sinemanın gücünün, özellikle de teselli etme, ilham verme ve zor zamanlarda rehberlik sağlama kapasitesinin kutlandığı tören olmasına güvenmekti ve bu, son zamanlardaki en iyi törenlerden biri olabilirdi. Kısa bir süre için öyleydi de. Fakat sonrasında Akademi, bu kadar ilerleme kaydettiği için kendi kendini tebrik edebilmek adına son derece bencil ve tamamen sömürücü bir kararla ödül sırasını değiştirdi. En İyi Film sona bırakılmadı, bunun yerine en iyi oyuncu kategorilerinden önce sunuldu. 

Görünüşe bakılırsa karar tek bir sonuç gözetilerek verilmişti: Hayatını kaybeden ve son derece özlenen Chadwick Boseman, Ma Rainey: Blues’un Annesi’ndeki (Ma Rainey's Black Bottom) performansıyla ödülü kazanacak ve rol arkadaşı Viola Davis de En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü kazanan ikinci siyahi aktris olacaktı.

KAZANACAĞINA İNANMADIĞINDAN HOPKİNS TÖRENDE DEĞİLDİ

Fakat böyle olmadı. Nomadland'deki performansıyla Frances McDormand, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü kaptı ve kısa, tatlı ve konuşmasının yarısının bu yılki törende bir karaoke bar olması gerektiğine (ki haklı) ayrıldığı düşünülürse acayip olduğu su götürmeyen bir konuşma yapmak için sahneye fırladı. Sonra geçen yıl ödül kazanan ve ilgiden nefret eden Joaquin Phoenix, Baba'daki (The Father) performansıyla Anthony Hopkins'in En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü sıradan bir şekilde duyurmak için sahneye çıktı. 
Şimdiye kadar oyunculuk dalında ödül alan en yaşlı kişi haline gelen Hopkins törende değildi. Ve kazanacağına inanmadığından Akademiye resmi bir konuşma da hazırlamamıştı. Phoenix basitçe onun adına teşekkür etti, sahneden indi ve bu yılki Oscar Ödülleri böylece sona erdi. Tören sadece hayal kırıklığı yaratmadı, sanki birisi ışıkları söndürmüş ve pes etmiş gibi hissettirdi.

Törenden önceki günlerde Oscar Ödülleri'ne dair en büyük korkularımdan birini yazmıştım: Rehavet ve kendi halinden memnun olma yönünde bir eğilim vardı. Belki Boseman'ı onurlandırmaya yönelik içten bir arzu vardı ama bu daha çok yanlış yönlendirilmiş fırsatçılık hissi veriyor. Sonuçta, #OscarsSoWhite (Oscarlar çok beyaz) etiketi oyunculuk kategorilerindeki farklılık eksikliğine karşı özellikle oluşturulmuştu. Ve işte bu yıl, bir kez olsun 4 kazananın da beyaz olmayan oyunculardan oluşması yönünde kayda değer bir ihtimal vardı (Daniel Kaluuya ve Yuh-jung Youn'un ikisi de yardımcı oyuncu kategorilerinde ödül kazandı). Oscar Ödülleri kendi kendisini tebrik etme, manşetlerden inmeme ve ırkçılığın çözüme kavuşturulduğunu ilan etme fırsatı istedi.
 
HAYAL KIRIKLIĞI DAHA DA ARTTI

McDormand da Hopkins de güzel performanslar sergiledi, buna hiç şüphe yok. Ve beyaz olmayan oyuncuların başrolden ziyade yardımcı rol olarak takdir edilme ihtimalinin hâlâ daha yüksek olduğunu kabul ederken onları tebrik etmek için de yer kalacaktı. Hem Kaluuya'nın hem de Lakeith Stanfield'ın, Judas and the Black Messiah'daki performanslarıyla En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü'ne aday gösterilmesi filmde ana karakter olmadığına dair garip bir iddiaya yol açtı. Mirası yalnızca Ma Rainey: Blues’un Annesi’ndeki zarif ve dokunaklı oyunculuğunu değil, aynı zamanda dünya çapında ilham vermeye devam eden Black Panther gibi bir süper kahramanı da canlandırma becerisini de içeren Boseman'ın şüphesiz acı veren yokluğuna alışmaya da yer kalacaktı. Fakat bütün bu hayal kırıklığı, Akademi'nin ödül sırasını bozma kararıyla daha da arttı. Bir an için dürüst, kırılgan ve kusursuz gibi görünen bir geceyi geriye dönük olarak mahvetti.

Chloé Zhao, filmi Nomadland En İyi Film Ödülü'nü kaparken şu ana dek En İyi Yönetmen Ödülü'nü kazanan ikinci kadın oldu. Ve evet, caz salonu düzeni ve çekimin genelde kamerayı zavallı bir teknoloji adayının terli, rahatsız yüzüne sokmak anlamına gelen başıboş, belgeselvari stili son derece tuhaftı. Fakat bu samimiyet aynı zamanda adaylar arasında bir topluluk olmaya yönelik içten bir duygu yaratarak Oscar Ödülleri'nin içi boş ihtişamdan daha fazlası olabileceğini; sıkı çalışmayı ve ustalığı kutlamak için bir fırsat olabileceğini hatırlatıyor.

Steven Yeun'un çocukken Terminatör 2: Mahşer Günü'nü (Terminator 2: Judgment Day) izlemesiyle ilgili bir anekdot paylaşmasına; Kaluuya'nın sonunda seks yaptıkları ve kendisini dünyaya getirdikleri için anne babasına teşekkür edecek kadar minnettarlıkla dolmasına; McDormand'ın herkese bu filmlerin sinemanın o kıymetli karanlığında görülmeyi hak ettiğini hatırlatmasına bayıldım. Kazananlar polis şiddetinden, silah şiddetinden ve Hong Kong'da devam eden demokrasi mücadelesinden bahsetti.

Akademi'nin en büyük hatası ilerlemenin hem hızlı hem de kolay olabileceğine inanması. Fakat bu yılki törenin en iyi anları bize ilerlemeye giden yolun sadece bireysel eylemden değil, aynı zamanda diyalogdan geçtiğini hatırlattı. Ve bu yılki Oscar Ödülleri'nin buna ihtiyacı vardı.
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *