İstanbul
Kapalı
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,9716 %-0.09
37,2599 %0.4
101.550,00 %4.898
3.251,02 -0,22
Ara
Muhalif. KÜLTÜR SANAT Bugün Dünya Tiyatro Günü: Sahnede bir usta...

Bugün Dünya Tiyatro Günü: Sahnede bir usta...

Nedim Saban’ın yönettiği Tiyatro Kare’nin ‘Ağaçlar Ayakta Ölür’ adlı oyununda Nevra Serezli ve Gökhan Mete rol alıyor.

Okunma Süresi: 5 dk

Bir ustayı tiyatroda sahnede seyretmenin keyfini tarif etmek zordur. Müthiş bir heyecan. “Ağaçlar Ayakta Ölür” adlı oyunda rol alan ve uzun bir aradan 11 yıl sonra sahneye çıkan Nevra Serezli, bizi hem gülümsetti hem de ağlattı. Oyunda Serezli’ye yine ustalardan Gökhan Mete eşlik ediyor. 

Oyun pandomim yapan bir oyuncu ve bir palyaço ile başlıyor. Çocuk seslerinin kayıttan verildiği oyunun başında biraz şaşırdık. Çocuk oyunu formatında başlayan oyun, kısa bir süre sonra ustalar geçidine dönüştü. Bu duygusal komedinin yazarı Alejandro Casona’nın dünya klasikleri arasında yer alan eseri; iyilik ve sevgi kavramında yoğunlaşıyor. Aslında çok tanıdık olan ve her döneme uygun olan oyunda herkes kendinden bir şey buluyor. Oyunda torununun özlemiyle yaşayan Serezli’nin canlandırdığı bir babaannenin etrafında şekilleniyor.

Oyunun müzikleri ve dekoru bizi geçmişe götürüyor. Oyunun dekorları oldukça başarılı, bir köşkün salonunda geçen oyunda sahneye giriş ve çıkışlar yani oyunun akışı bir ritim ile ilerliyor. Genç oyuncular ile ustaları birleştiren oyunun yönetmeni Nedim Saban, metin üzerinde kendine has ufak dokunuşlar yapmış. Daha önce Macide Tanır’ın yorumuyla sahnelenen oyunun metninden esinlenen bir senaryo yazılmış ve bu film Yıldız Kenter ve İzzet Günay’ın başrolde olduğu bir sinema klasiği olmuştu. Nedim Saban ise oyunu farklı bir zaman ve mekâna taşıyarak yeni bir yorum getiriyor hikâyeye.

GERÇEKLE YÜZLEŞMEK
Oyunun konusuna gelirsek; dağılan aileyi bir araya getirmek için büyük bir risk alan bir adamın karısına yapmaya çalıştığı iyilik ve gerçekle yüzleşmenin ağır bedeli ve mutluluğu yalan üzerine kurmanın büyüsü anlatılıyor. Sezon sonuna kadar sahnelenecek oyunda ayrıca, Meral Asiltürk, Önder Atakanlı, Emre Erol, Meltem Özlevent, Mehmet Selin Sağdıç da rol alıyor. Son olarak Serezli, oyunun finalinde attığı tirad ile tüm seyirciyi ağlattı. Oyunu mutlaka seyredin, kaçırmayın derim.

Bu yılki Dünya Tiyatro Günü Uluslararası Bildirisi, ABD’den ünlü tiyatro ve opera yönetmeni Peter Sellars tarafından yazıldı. 2022 Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi’ni ise Seçkin Selvi kaleme aldı.

2022 DÜNYA TİYATRO GÜNÜ ULUSLARARASI BİLDİRİSİ
TİYATRO, DÜNYADA BİR EŞİTLİK YARATIR
Sevgili Dostlar,

Tüm dünyanın pür dikkat haberleri takip ettiği bu günlerde, yaratıcılar olarak hepimizi izninizle kendi epik zaman, epik değişim, epik farkındalık, epik düşünce, epik bakış alanımıza ve perspektifimize davet etmek istiyorum. İnsanlık tarihinin epik bir döneminden geçiyoruz ve insanların kendileriyle, birbirleriyle ve insandışı gerçekliklerle ilişkisinde gördüğümüz köklü değişiklikler algı, aktarım, izan ve ifade kabiliyetlerimizi neredeyse yetersiz kılıyor.

24 saatlik haber döngüsünde değil, zamanın bıçak sırtında yaşıyoruz. Yazılı basın ve medya yaşadığımız tecrübeyle başa çıkabilecek donanım ve durumda değil.

Deneyimlediğimiz bu derin değişimleri, kırılmaları anlamakta bize yardım edebilecek dil nerede? Hangi hareketlerden, hangi imgelerden yararlanabiliriz? Hayatlarımızın içeriğini röportajdan ziyade deneyim olarak nasıl aktarabiliriz?

Tiyatro deneyimin sanat formudur

Muazzam basın kampanyaları, deneyim simülasyonları ve birbirinden feci felaket senaryoları ile dolup taşan bir dünyada, biteviye yinelenen sayıların ötesine geçip tek bir hayatın, tek bir ekosistemin, arkadaşlığın kutsallığını ve sonsuzluğunu, ya da garip bir gökyüzünde ışığın değerini nasıl deneyimleyebiliriz? COVID-19 iki yılda insanların duyularını köreltti, hayatlarını daralttı, oluşmuş bağları kopardı ve bizi insanlık meskeninin sıfır noktasına getirip bıraktı.

Böyle bir süreçte hangi tohumlar tekrar tekrar ekilmeli, hangi istilacı türler durdurulmalı, hatta kökünden kazınmalı? O kadar çok insan diken üstünde ki... Mantık ve beklentinin dışında, o kadar çok şiddetle karşı karşıyayız ki... O kadar çok müesses sistemin süregiden zorbalık yapıları olduğu ortaya çıktı ki...

Anma törenlerimize ne oldu? Neleri hatırlamaya ihtiyacımız var? Daha önce atmadığımız adımları artık düşünmemizi, prova etmeye başlamamızı sağlayacak ritüeller neler?

Epik bakış, amaç, iyileşme, onarma ve ilgi tiyatrosunun yeni ritüellere ihtiyacı var. Eğlendirilmemiz gerekmiyor. Bir araya gelmemiz gerekiyor. Alanları paylaşmamız ve paylaşılan alanları çoğaltmamız gerekiyor. Birbirimizi yürekten dinlediğimiz, korunaklı eşitlik alanlarına ihtiyacımız var

Tiyatro dünyada insanlar, tanrılar, bitkiler, hayvanlar, yağmur damlaları, gözyaşları ve yeniden doğuş arasında bir eşitlik alanı yaratılmasıdır. Eşitlik ve yürekten dinleme alanı, tehlike, itidal, akıl, eylem ve sabrın derin etkileşimiyle canlı tutulan gizli bir güzellik tarafından aydınlatılır.

Buddha Avatamsaka Sutra’da insan ömründeki on büyük sabır türünü sayar. En etkileyici sabırlardan biri her şeyi bir serap olarak algılama sabrıdır. Tiyatro bu dünyadaki hayatı hep bir serap gibi sunmuş, özgürleştiren bir netlik ve güçle insani yanılsamanın, yanılgının, körlüğün, inkârın ötesini görmemizi sağlamıştır.

Neye baktığımızdan ve bakış şeklimizden o kadar eminiz ki alternatif gerçeklikleri, yeni ihtimalleri, farklı yaklaşımları, gözle görülmez ilişkileri ve zamansız bağlantıları göremiyor, hissedemiyoruz.

Zaman aklımızı, duyularımızı, hayalgücümüzü, tarihlerimizi ve geleceklerimizi derinden canlandırma zamanıdır. Bu, birbirinden uzakta, tek başlarına çalışan insanlarla yapılacak bir iş değildir. Bunu birlikte yapmalıyız. Tiyatro, bu işi birlikte yapmaya davettir.

Çalışmalarınız için canı gönülden teşekkür ederim.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *