Çocukluğunda çamura şekil vererek sanatla tanışan ressam Ahmet Oran, heykeltıraş olacağım derken kendini resmin içinde buldu ve Türkiye'yi dünya çapında temsil eden bir sanatçı oldu.
Resimleri kuşatıcı, mekansal bir hacim duygusu yaratan dünyaca ünlü Türk ressam Ahmet Oran'ın bir süredir devam ettirdiği serisine anlamlı bir son niteliği taşıyan "Tepetaklak (Upside-Down)" sergisi, 17. İstanbul Bienali'ne paralel etkinlik olarak 15 Eylül – 3 Ekim arasında Akaretler Sıraevler No:19'da görülebilir. Yaşamını Viyana ve İstanbul’da sürdüren Oran, resimlerini İstanbul’un tarihi katmanları, hareketli geçmişi, heyecan verici çağdaş yaşamı ve durmayan enerjisinden aldığı ilhamla yaratıyor.
Son yıllarda çarpıcı derecede büyük ebatlı tuvaller ve ekspresif bir renklendirme biçimi oluşturan Ahmet Oran, resimlerinde mekansal bir hacim duygusu yaratıyor. Kalın bir dokuyla tabakalaşan boyayı spatula dokunuşu ile yırtarak, gridsel, geometrik ya da lirik çizgilerle eylem alanını görünür kılıyor. Uzun yıllardır fırça yerine farklı boyutlarda spatula veya ahşap parçaları kullanan sanatçı, ortaya çıkan çok katmanlı eserlerinde İstanbul'un tarihi katmanları, hareketli geçmişi, heyecan verici çağdaş yaşamı ve durmayan enerjisini renkli boya paletiyle izleyiciye aktarıyor. Sevil Dolmacı Art Gallery'nin temsil ettiği Ahmet Oran'ın bir süredir devam ettirdiği serisine anlamlı bir son niteliği taşıyan "Tepetaklak (Upside-Down)" sergisi, 17. İstanbul Bienali'ne paralel etkinlik olarak 15 Eylül – 3 Ekim arasında Akaretler Sıraevler No:19'da görülebilir.
Ahmet Oran Özgeçmiş
Çanakkale’de, 1957 yılında doğan Ahmet Oran, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Prof. Adnan Çoker Atölyesi’nde öğrenim gördü. Viyana Tatbiki Sanatlar Yüksekokulu’nda 1980–1987 yılları arasında Prof. Carl Unger’in resim, vitray ve grafik atölyelerine ve Prof. Adolf Frohner’in Atölyesi’ne devam ederek Viyana Tatbiki Sanatlar Yüksek Okulu’ndan mezun oldu.
Ahmet Oran’ın renkle kurduğu sağlam ve bir o kadar da hassas, çok yönlü ve bir iç mantığa sahip ilişki, onun artık 30 yılı bulan ve özgün kesitler oluşturarak gelişen yaratım sürecinin ayırt edici özelliğidir.
Sanatçının daha önceki eserleri içeriye, uzamın derinliğine iniyordu, şimdiki eserleri ise dışarıya, bakan kişiyi kuşatan bir mekana açılıyor. 1980 yılından beri Avusturya ve Türkiye’de çeşitli sergiler gerçekleştirmiş olan Oran, yaşamını Viyana ve İstanbul’da sürdürmektedir.