Avrupa’dan dönen büyükbabasının getirdiği hediyeleri açarken, doğrusu pek heyecanlı değildi. Daha beş yaşında bir çocukken babası ölünce, onu enikonu şımartarak büyüten büyükbabasının Avrupa’dan her gelişinde aynı hediyeleri getirmesine alışmıştı artık.
Paketlerin en büyüğünü açmaya koyuldu. Kurdeleyi çözdü. Yaldızlı kağıdı açtı. Hediyesi oracıkta duruyordu işte. ‘Hurufatı’ yani harfleri lastikten yapılmış, dizgi kalıplı minyatür bir matbaa. Oyuncak matbaa makinesinin kolu, pedalları, bobini, mürekkep haznesi, kağıt giyotini falan herşeyi, gerçeğinin tıpatıp aynısıydı. Büyükbabasına belli etmemeye çalışarak içini çekti. Daha üç ay kadar önce büyükbabası Almanya’dan bir başka dönüşünde hediye olarak yine bir oyuncak matbaa getirmişti. Üzerinde sarı renkli harflerle Leipzig yazan oyuncak matbaasını zoraki olarak kucaklayıp, dedesine teşekkür etti.