İstanbul
Açık
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,8609 %0.2
37,2521 %-0.26
99.036,00 %-2.865
3.228,24 0,39
Ara
Muhalif. KÜLTÜR SANAT Küllüoba Höyüğü'nde 100'den fazla mezar bulundu

Küllüoba Höyüğü'nde 100'den fazla mezar bulundu

Eskişehir'de, milattan önce 3 binli yıllara dayanan Anadolu'nun ilk şehir yapılanmasının gün yüzüne çıkarıldığı Küllüoba Höyüğü'ndeki arkeolojik kazılarda, 100'ün üzerinde, çoğu çömlek ve taş sanduka olan mezar ortaya çıkarıldı.

Okunma Süresi: 3 dk

Küllüoba Höyüğü Kazı Başkanı Doç. Dr. Murat Türkteki, mezarların radyokarbon verilerinin milattan önce 3 bin 200'e dayandığını söyledi. Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal ise çıkarılan 85 birey iskeleti üzerinde inceleme yapıldığını belirterek, "Geçmişte insan topluluklarını açlıktan, kıtlıktan daha fazla enfeksiyonlar öldürdü. Küllüoba da buna ilişkin ipuçları sağlıyor" dedi.

Seyitgazi ilçesi Yenikent Mahallesi'nde ilk Tunç çağına ilişkin yürütülen Küllüoba kazıları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izniyle 1996 yılında başladı. Geçen zamanda kazı alanında ilk Tunç çağının kültürel özelliklerini ortaya çıkaran pek çok buluntu saptanırken, aynı zamanda 5 bin yıl önce Anadolu'daki şehirleşmeyi gösteren kanıtlar ortaya çıkarıldı. Bu yıl da sürdürülen kazılarda Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) öncülüğünde, Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü ile Batman Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencileriyle birlikte 20 kişilik ekip yer alıyor.

Küllüoba Höyüğü'nde yapılan arkeolojik kazılarla ilgili bilgi veren BŞEÜ Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Murat Türkteki, mezarların radyokarbon verilerinin milattan önce 3 bin 200'e dayandığını söyledi.

Alanda birbirinden farklı mezar tiplerinin olduğunu tespit ettiklerini anlatan Doç. Dr. Türkteki, "Bu seneki kazılarla birlikte 100'ün üzerinde mezar, çok sayıda gömü tespit ettik. Bunların büyük kısmı çömlek mezar tipinde ancak içerisinde taş sanduka da var. Kerpiç sanduka da yine bilinen en erken örnek diyebiliriz. Batı ve Orta Anadolu'nun en erken yerleşim dışı mezarlık alanı burası dolayısıyla buradaki çalışmalar bize önemli bilgiler veriyor. Burada büyük bir yerleşmenin olduğunu söyleyebiliriz. Yerleşme çağlar, yüzyıllar boyunca burada devam ediyor. Ancak bu mezarlık alanı 300-400 yıl gibi bir süre burada kullanılıyor. Daha sonra bu mezarlık alanı, muhtemelen yerleşimin dışındaki başka bir alanına taşınıyor çünkü şehir bu tarafa doğru genişliyor. Şehir genişledikçe mezarların üzerine gelmeye başladığı için bu alanı tamamen başka bir alana taşıyorlar. Höyükten bugüne kadar elde ettiğimiz radyokarbon verileri milattan önce 3 bin 200'e dayanıyor. Ancak mezarlık alanında yaklaşık milattan önce 3 bin 200 ile 2 bin 900 arası radyokarbon verilerimiz var" diye konuştu.

Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal ise çıkarılan 85 birey iskeleti üzerinde inceleme yapıldığını söyledi. Küllüoba'da gömülü olan erken Tunç çağı insan topluluğunun demografik açıdan son derece genç bireylerden oluştuğunun belirlendiğini anlatan Erdal, "En azından nüfusun yüzde 50'sine yakınının bebek ve çocuklardan temsil edildiğini görüyoruz. Bunun da aslında popülasyondaki ölüm nedenlerinin içinde antibiyotik öncesi topluluklarda olduğu gibi enfeksiyonların önemli bir yer tuttuğunu saptadık. Tabi enfeksiyon deyince günümüzdeki Covid gibi bir viral enfeksiyon ya da bulaşıcı hastalıklar gibi olguları düşünmememiz gerekiyor. Daha geniş kapsamlı yani bir diş apsesinden tutun bir viral enfeksiyona, salgın hastalıklara kadar birçok durumu düşünmemiz gerekiyor ama geçmişte insan topluluklarını açlıktan, kıtlıktan daha fazla enfeksiyonlar öldürdü. Küllüoba'da buna ilişkin bazı ipuçları sağlıyor. Tabi şu anda mezarlığın küçük bir bölümünü kazdık. Çünkü burası ilk Tunç çağında büyük bir yerleşme, büyük bir kent. Bu mezarlığın aslında mevcut kısmı buna ilişkin bir bilgi sağlıyor" diye konuştu.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *