Taksiden indi. Tam karşısındaki görkemli binaya baktı. Kurşuni gökyüzü altında eflatun rengi daha da belirginleşmiş olan saraya benzer yapı, göğe doğru tırmanan katları ve yüzlerce kemerli penceresiyle, ürkütücü bir güzellik halinde oradaydı işte. Öteki binalara da baktı. Yan yana uzayıp giden betonlar, taşlar, tuğlalar. Binalar, binalar. İzmir Palas, İtalyan Sefareti olarak yapılmış o süslü bina. İrili ufaklı apartmanlar. Yerde bir karışlık bir boşluk bile kalmamış. Her yer dolu. Her yer bina. Gülümsedi. ‘O’nun bir sözü geldi aklına. “Gökten yaratıldığımız halde yeryüzüne bu alakamız nedir?”
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *