Soğuktan titreyerek uyandı. Uykulu gözlerle çevresine baktı. Güneş, daha yarım mızrak boyu kadar bile yükselmemişti. “Az sonra tan atar, gâvur, Müslüman seçilecek olur sokaklar. Kırmızı şafak söker gelir. Kurt, kuş uyanır. Ak saçlılar çıkar yataklarından” diye düşündü.
Çocukluğundan beri bakıp durduğu köyü bir kez daha seyretti. Köy etrafı dağlarla çevrili dik bir bayırın eteğindeydi. Uyduruk bir kireç beyazına boyanmış, yirmi bilemedin yirmi beş adet samanlı kerpiç ev. Hepsi de birbirine benzeyen, hayvanlarla insanların iç içe, koyun koyuna barındığı, eski, bel vermiş, yıkıldı yıkılacak çirkin haneler.