İstanbul
Parçalı az bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7549 %0
37,3001 %-0.61
101.854,42 %2.576
3.176,44 0,81
Ara
Muhalif. KÜLTÜR SANAT Zeki Demirkubuz son filmi ”Hayat” için konuştu: Netflix’e gelmez

Zeki Demirkubuz son filmi ”Hayat” için konuştu: Netflix’e gelmez

Küçükçekmece Belediyesi ve Film Ofisi tarafından ilki düzenlenen, Sefaköy Kültür & Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen ”Yönetmen Söyleşileri” etkinliğinin konuğu Zeki Demirkubuz oldu. Demirkubuz, son filmi ”Hayat” ile ilişkin ”Korsana veya dijital platformlara ne zaman düşecek?” sorusu üzerine ”Korsana ne zamana düşeceği ben değil korsancıların becerisine bağlı, Netflix’e de gelmez” dedi.

Okunma Süresi: 3 dk

Uzun bir aradan sonra Hayat adlı filmiyle yeniden beyazperdede boy gösteren Zeki Demirkubuz, senaryo yazma sürecini anlattığı söyleşide, ”Benim için bu bir yol, yöntem, metot meselesi değil. Son derece duygu serüvenlerine açık şekilde yazmaya çalışıyorum. Bu bir iş değil, teknik olarak öyle olsa da. Büyük yöntemler, matematik, kimyası falan yok. Ben böyle yapmıyorum. Duygumdan emin oluyorum. Yıllarca insan olarak biriktirdiğim meseleleri anlatmanın yolunu arıyorum. Bunun en etkileyicisi insan doğasının karanlık yüzü. Benim aşağı yukarı 12 filmimden bu çıkar: akıldışılık. Bunların çoğu da felsefeciler, büyük edebiyat yazarlarından besleniyorum. Nietzsche ve Camus gibi. Bu çok özel bir şey gibi düşünmeyin. Birine mektup yazmak gibi… Basit düşünün. Eğer duygular provoke olmuş, bir yanınızda çaresizlik varsa, çok duygu varsa içinizde uzun uzun yazarsanız. Yazdıklarınızla yetmeye yetmeye ilerlersiniz” diye konuştu.

”Masa başında tezgahlanan, duygudan uzak filmler, günümüz insanını daha çok karşılıyor”

Sinemanın da artık postmodern zamanlardan nasibini aldığını dile getiren Demirkubuz, ”Artık sinemada masa başında tezgâhlanan Ressam Bob gibi şu araya bilmem ne lazım diyerek, hesapla kitapla yapılan, duygudan uzak filmler günümüz insanını daha çok karşılıyor. Bunlar öz ve ateşten yoksun filmler. Sadece ticari anlamda değil, sanat filmlerinde de böyle olmaya başladı. Kendinize sadık kalarak, dışarıya dönük nedenlerden çok içe dönük, kendinize ait, sizi dertlendiren meselelere uygun temaları, canınızı acıtan hikâyeleri, emek vererek, çalışarak, bıkmadan, kendinizden şüphe ederek, yenilikçi olmaya çalışarak, arayış insanı olarak bu işi yapmak benim için önemli. Özü ve ateşi olan insanlar olmak çok önemli… Lütfü Akad, Yılmaz Güney, Tarkovski gibi… Öz ve ateşin bir arada olmasının önemi de orijinal olabilmektir” dedi.

”Netflix’in, kimlerin filmini alacağını biliyoruz”

Ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz, bir hayranının ”Son filminiz ‘Hayat’ korsana veya dijital platformlara ne zaman düşecek?” sorusu üzerine, ”Hayat’ın korsana ne zamana düşeceği ben değil korsancıların becerisine bağlı. Dijital platformlara ise birkaç ay içinde gelir, Netflix’e gelmez ama Netflix’in kimlerin filmini alacağını biliyoruz” ifadelerini kullandı.

Kimse kendinde özgün olanı ortaya çıkarmıyor

Oyuncu adaylarına da tavsiyede bulunan Demirkubuz, ”Bu ülkede sorun; oyunculuk adına öğretilen klişeler ve saçmalıklar, oyunculuk adına öğretilen yalanlardır. Al Paçino ve Nicholson bu ikisi de hiçbir karakterin kılığına girmezler, büyük makyajlar yapmazlar, şekil değiştirmezler ki bunlar Hollywood adamları. Al Pacino oynayacağı karakterin duygusunu edinerek, oynuyor. Buradaki sorun anlatacağımız şeyin duygusunu edinebilmek. Bunu sağlam şekilde edinebilirsek, sonrasında süsler, yalanlarla besler, ilgi çekici hale getirebiliriz. Oyuncu olacaklar; oyunculuğun Türkiye’deki karşılıkları, adalet duyguları, seçmelerde yapılan eşitsizlikler, sektörün sorunlarını falan öne çıkararak, bahanelerini bulup, hiç kendilerine neden oyunculuk yapıyorum, bana fırsat verilirse ne yaparım diye sorgulamadan, öğrendiklerini papağan gibi yeniden ediyorlar. Kimse kendindeki özgün olanı ortaya çıkarmıyor” diye konuştu. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *