İstanbul
Açık
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7759 %-0.06
37,4026 %0.25
105.608,88 %3.741
3.213,97 1,37
Ara
Muhalif. M. ÖZEL 30 yıl önce 7'si çocuk 9 kişinin yakılarak katledildiği Vartinis Köyü davasında zamanaşımı kapıda

30 yıl önce 7'si çocuk 9 kişinin yakılarak katledildiği Vartinis Köyü davasında zamanaşımı kapıda

TBMM Genel Kurulu’nun dünkü oturumunda Yeşil Sol Parti Grubu, 3 Ekim 1993'te Muş'un Korkut ilçesi Vartinis (Altınova) Köyü'nün yakılması, aynı aileden 7'si çocuk 9 kişinin yanarak katledilmesine ilişkin vakanın her yönüyle araştırılmasına ilişkin sunduğu Grup önerisi, muhalefetin desteğine karşın AKP’li İbrahim Yurdunuseven’in Anayasa’nın 138 ve yeni anayasa değişikliği konuşmasıyla şekillenen oy rengiyle reddedildi. TBMM’de 30 yıl önce Muş Milletvekilliği döneminde yaşanan olayla ilgili konuşan YSP Ağrı Milletvekili Sırrı Sakik, “Bugün otuz yıllık süre doldu, daha önce nasıl ki Madımak Oteli’nde zaman aşımı olduysa Musa Anter olayında -biz Ape Musa deriz- zaman aşımı olduysa bu süreçte de zamanaşımı bugün doluyor” dedi.

Okunma Süresi: 7 dk

Hülya Özmen- Muhalif

TBMM’de 30 yıl önce Muş Milletvekilliği dönemine rastlayan 3 Ekim 1993'te Muş'un Korkut ilçesi Vartinis (Altınova) Köyü'nün yakılması, aynı aileden 7'si çocuk 9 kişinin yanarak katledilmesine ilişkin    vakanın Meclis tarafından her yönüyle araştırılmasına ilişkin sunulan Yeşil Sol Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakik’in verdiği Grup önerisi muhalefetin desteğine karşın AKP oylarıyla reddedildi. AKP’li Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven, bahsi geçen davada 20 Ekim 2022 tarihinde kırmızı bültenle arama sürecinin başlatılmış olduğunu ve duruşma tarihinin de 1 Kasım 2023 tarihine ertelendiği ve yargılama sürecinin de devam ettiği bilgisini verdi. Yurdunuseven, “Yine, tekrarlamakta fayda görüyorum, Anayasa’nın 138’inci maddesi üçüncü fıkrasına göre “Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.” dedi.  YSP Ağrı Milletvekili Sırrı Sakik, “Bugün otuz yıllık süre doldu, daha önce nasıl ki Madımak Oteli’nde zaman aşımı olduysa Musa Anter olayında -biz Ape Musa deriz- zaman aşımı olduysa bu süreçte de zamanaşımı bugün doluyor” açıklaması yaptı.

 TBMM Genel Kurulu’nda YSP Ağrı Milletvekili Sırrı Sakik ve arkadaşları tarafından “Vartinis katliamının tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla” verilen önergeye ilişkin görüşmeler şöyle:

YEŞİL SOL PARTİ GRUBU ADINA SIRRI SAKİK (Ağrı) –Nasıl söyleyeyim, büyük bir katliamdan bahsedeceğim yani hatırladıkça gerçekten kimyamız bozuluyor. Ben sizi otuz yıl geriye götüreceğim. Yıl 1993, Muş Milletvekiliyim, sabaha karşı bir telefon aldım. Muş Vartinis beldesinde bir gün öncesinden bir operasyon olmuş, orada güvenlik güçlerinden biri, bir de PKK militanı yaşamını yitirmiş. Operasyona katılan askerler beldeden geçerken belde halkını tehdit ederler, “Ölümden ölüm beğenin, akşam burada olacağız.” derler ve çekip giderler. Gecenin geç saatinde araçlarla gelirler, askerî araçlarla gelirler, ilk önce belediyenin araçlarını ateşe verirler. Gelenler üniformalıdır, apoletlidirler, erdirler, erbaştırlar ve belediyenin araçlarını ateşe verirler. Sonra köy kışa hazırlık yapmış ne hazırlık varsa ot, saman, hayvanlar telef edilir, onlar da ateşe verilir. Köy halkını topluca alana toplarlar ve sonrası evleri ateşe verirler. Orada Nasır Öğüt ve ailesi, şu gördüğünüz bu tablo, Nasır Öğüt, eşi hamile, 7 çocukları diri diri yakılır ve sonrası bizi aradılar. Böyle bir vahşetin olduğunu söylediler, ben de o dönem Sayın Cumhurbaşkanını, Başbakanını ve ülkenin bütün yetkili birimlerini tek tek aradım ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu da aradım, Komisyon Van’daydı ve durumu izah ettim. Bana olay yerine gideceklerini söylediler ama ne hikmetse bir saat sonra arayıp gidemeyeceklerini söylediler çünkü Ankara’nın derinliklerinden talimat almışlardı ve gitmediler. Ben gittim kendi ellerimle o çocukların cesetlerini çıkardım ve o cesetleri toprağa gömerek geldik. O gün bugündür bizim hukuk arayışımız devam ediyor, aileyle avukatlarla milletvekili arkadaşlarımızla bu hukuk mücadelesini sürdürüyoruz. Ama bugün otuz yıllık süre doldu, daha önce nasıl ki Madımak Oteli’nde zaman aşımı olduysa Musa Anter olayında -biz Ape Musa deriz- zaman aşımı olduysa bu süreçte de zamanaşımı bugün doluyor. Aslında mahkeme sizin döneminizde zaman aşımını… Sizin iyi olduğunuz dönemler vardı ya, çok insani, vicdani duruşlarınız vardı ya, sonrası gelip devletin derinliklerine teslim oldunuz ve bu süreç ondan sonra…

SIRRI SAKİK (Devamla) – …savcıların açtığı davalarda bunlara ağır cezalar isteniyordu ama alelacele beraatla sonuçlanan dosyalar oldu ve sonrası Yargıtay 1. Ceza Dairesi döndü, dedi ki: “Ya, şu yüzbaşının eli kanlı, bunu alın, yargılayın.” Ama iş işten geçmişti, yüzbaşı ortalıkta yoktu ve katiller bugün itibarıyla aklanacak. Şimdi, insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı yoktur. Eğer katiller, suçlular aklanırsa yargıçlar hüküm giyer, devletler hüküm giyer, valla Parlamentolar hüküm giyer. Ünlü Edebiyatçı Amin Maalouf der ki: “Zaman aşımı yargıçların büyük bir yalanıdır.” Ben de ekliyorum, devletlerin de büyük yalanıdır. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmamalıdır.

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA BÜLENT KAYA (İstanbul) –2018’den itibaren bu dava, işte tutuklanma, kırmızı bülten sebebiyle fail olan kişi tutuklanamadığı için, yakalanamadığı için maalesef bir zaman aşımı tehlikesiyle yüz yüze kaldı. Burada hiç kimse devleti suçlamıyor ama bir devlete yapılacak en büyük kötülük…

BÜLENT KAYA (Devamla) – …devlet adına suç işleyen insanların cezasız bırakılmasıdır. Bu yüce Meclisin de asla ve asla devlet adına çeteleşenlere göz yummadan hukuk dışına çıkan insanlarla mücadele etmesi gerektiğini kayda geçiriyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara) –15 Temmuz gecesi, darbe sırasında, biz Meclise koştuk. Sayın Başkan Vekilimiz de o sırada Adalet Bakanıydı. Burada, Meclisi açtık ve darbecilere direndik. Geceyi birlikte sığınakta geçirdik. Öbür gün Genel Kurulda bir toplantı yapıldı. Zamanın Başbakanı Binali Yıldırım geldi bu kürsüden “Bazı üniforma giymiş alçaklar Meclisimizi bombaladı.” dedi, doğru ama arkadaşlar dikkatinizi çekerim, bazı alçaklar üniforma giyebiliyorlar. Dolayısıyla üniforma giymek yani TSK’nin bir mensubu olmak hiç kimseye suç işleme ayrıcalığı elbette tanımaz. Bizim, burada, bir tek ölçümüz olabilir; haktır, hukuktur, adalettir, hukuk devletidir. Hukuk devleti değilse bir devlet -çünkü güç kullanma tekeli ondadır- âdeta bir organize suç örgütüdür. Bizim, bütün kurumların -TSK’yi de başka kurumları da- içerisindeki her türlü kirli odaktan, her türlü kendini devlet yerine koyanlardan, her türlü suç işleyenlerden mutlaka hesap sormamız, araştırmamız gerekiyor.

AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) –  Yargı bağımsızlığı, adil yargılanma hakkının yanında diğer tüm temel hak ve özgürlüklerin de başlıca ve en etkin güvencesidir. Anayasa’nın 9’uncu maddesine göre yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır. Yine, Anayasa’nın 138’inci maddesine göre hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar, Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirmesini de geciktiremez. Anayasa’nın 138’inci maddesinde düzenlenen yargı bağımsızlığına hassasiyetle riayet edilmelidir. Yargı, hukuk devleti olmanın gereği olarak adaleti sağlama görevini yerine getirirken bağımsız kılınmıştır. Yargıya tanınan bu güvence bir ayrıcalık değil, adaletin gerçekleştirilmesinin bir aracıdır.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Erzurum) –Aslında, hatibimiz çok iyi anlattı. Maalesef cevap verilmedi, yine bize Anayasa anlatıldı, yargı bağımsızlığı anlatıldı ama bu vesileyle bu davada yargının tarafsız ve bağımsız olmadığının resmini ifade ettik, bütün Türkiye bunu görsün. Yargı tarafsız ve bağımsız değil. Yargıya en büyük müdahaleyi iktidar yapıyor, yargıya en büyük yönlendirmeyi iktidar yapıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi isteseydi bu davalar zaman aşımına uğramazdı, uğratılmazdı. Koca bir devlet bir yüzbaşıyı yakalayamadı ya -Yargıtay kararına göre- talimat veren bir yüzbaşıyı yakalayamadığına inanmıyoruz. İstemedi, istemedi! İstese bal gibi de yakalar. Şu anda, milletvekilimiz… Bu yüzbaşının adını da söyleyeyim, bütün Türkiye duysun, insanlığa karşı suç işleyen bir zat: Bülent Karaoğlu bu vatandaş.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *