Dün İstanbul’da bir AVM’nin fast food restaurantı kuyruğunda garip bir olay gerçekleşti.
İnternete düşen videolarda Arap bir kadının Türk vatandaşlarına İngilizce olarak onlarca defa “Kes sesini” (shut up) diyerek itici bir şekilde bağırdığı görülüyordu.
Böyle bir bağırma ve toplumu rahatsız etme işleminin yaşanması çok irrite ediciydi gerçekten.
Tam olay anında kuyrukta bulunduğunu belirten bir kişinin açıklamaları da vardı sosyal medyada.
Anlattığına göre turist kadının giyim, kuşamından zengin ve Arap ülkelerinin birinden geldiği anlaşılıyordu. Olayın kavgadan çok kadının kendi başına ortalığı ayağa kaldırması olduğunu belirtiyor ve ekliyordu: “Bu zamana kadar böyle yüksek bir ses duymadım.”
Kendisine biraz sakin olmasını söyleyen çocuklu bir kadına karşı tavrı da mantıksız yapısıyla örtüşür şekilde sirayet ediyor ve “Kes sesini” diyerek bağırmaya başlıyordu Arap turist. Olay anını videoya çekmek isteyen başka bir kadına tokat savururken, olaya müdahil olan diğer kişilere cevabı da bütün yüzsüzlüğüyle bağırmak oluyordu.
Sonunda ne mi diyordu? “Ben turistim muhtaçsınız benim parama, probleminiz varsa gidin Erdoğan’a anlatın”.
Yani Arap kadın paralarına muhtaç olduğumuzun altını çiziyor.
Peki, bunu neye dayanarak söylüyor?
250 bin dolara gayrimenkul satışıyla vatandaşlık vermemizden dolayı olabilir mi?
Birkaç yıl önce, Arap kanallarını ‘Türk vatandaşlığı' reklamları süslüyordu. Bu reklamlarda, “250 bin dolara emlak satın al ve 71'den fazla ülkeye vizesiz girmeyi sağlayacak Türk pasaportunu elde et. Çok kolay, hem de 90 gün içinde” ifadeleri yer alıyordu.
Türk vatandaşlarının gururuna dokunan ve kimliğini değersizleştiren bu söylemlerden yüz bulmuş olabilir miydi bu kişi?
Arap istilası altındaki şehirlere ne demeli?
İstanbul, Ankara gibi merkezi yerlere gelip yerleşenler haricinde Trabzon gibi yerleri istila etmeleri ve rant cennetine çevirmeleri özgüven aşılamış olabilir miydi?
Sözü, ‘Biz sizi paramızla satın alıyoruz’a getirebilirler mi yani?
Olay; para ve para için yapılacak şeylere gelince Arapların işin erbabı olduğunu tarihi bir örnekle gösterebiliriz.
Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın isteğiyle açılmış Sina - Filistin Cephesi’nde Osmanlı Devleti ile İngilizler karşı karşıya gelmişlerdi. 1915 ve 1916 yıllarında Kanal Harekatı düzenleyen Osmanlı ordusunun hedefi Süveyş Kanalı’nı ele geçirerek Mısır’a yeniden sahip olmaktı. Başarılı olunması durumunda İngilizlerin Uzak Doğu’daki sömürgeleri ile bağlantıları kopmuş olacaktı.
Çanakkale’de mağlup olan İngilizler, birliklerinin bir bölümünü Filistin’e kaydırmış ve sonrasında Osmanlı’nın harekatları başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Tarihte Arabistanlı Lawrence olarak yer almış Thomas Edward Lawrence’in organize ettiği, bazı isyancı Arapların gerçekleştirdiği saldırılarla Osmanlı ordusu Suriye'ye kadar geri çekilmişti.
Bu detaylar olayın tarihi boyutuydu, bir de bu çatışmalar esnasında yaşanan oldukça vahim ve insanlık dışı bir olay vardı.
İngilizler, Türk askerlerini katletmeleri için Araplara, “Türk askerlerinin karınlarında altın var” diye bir söylemde bulunmuşlardı. Size oldukça saçma ve ilginç gelecektir ancak bu duruma inanan Araplar, altın bulma hırsıyla Türk askerlerinin karınlarını deşiyorlardı.
O dönemde aynı devletin (Osmanlı Devleti) tebaası olmalarına rağmen Araplar parayı duyunca gözlerini kan bürümüştü. Ve altın olduğunu düşünerek din kardeşlerinin karınlarını deşmişlerdi.
Türkiye’ye gelen ve olay çıkaran Arap turist de, kendi zihniyetlerinden hareketle Türklerin kendileri gibi mi olduğunu düşünüyor acaba?
Son yıllarda para için yabancılara verilen ayrılacaklardan sonra tamamen haksızlar diyebilir miyiz?
Biz de gittikçe Araplaştık mı yoksa?