“Kadın komedyen mi olur?” diye bir klişe vardır. Buna aslında eril bakış açısının bir yansıması diyebiliriz. Çünkü komedyenlik olayı pek cinsiyet meselesi değil yetenek meselesi. Yine de cevaben dünyada çok iyi kadın komedyenler olduğunu belirtelim. Buna verilecek örnek isimlerden biri de Phoebe Waller-Bridge. İngiliz komedyen hem yazıyor, hem de oynuyor. Kadın komedyen olmaz tabularını yıktığı gibi bir duvar daha yıkıyor: O da dördüncü duvar.
İsterseniz terimin geçtiği Phoebe Waller-Bridge eserine ışınlanalım hemen. Başroldeki Fleabag, 30’lu yaşlarında Londra’da yaşayan genç bir kadın. Arkadaşının vefatının sonrasında onun anılarını yaşatmayı kendisine hedef alarak ikisinin sahip olduğu kafeyi işletmeye devam ediyor. Yalnızlığına ablasını, pasif babasını ya da pek de sevecen olmayan üvey annesini dahil etmek istese de bunların hepsini kendine biçilmiş rol olarak yapabiliyor sadece. Bu anlarda kendisi gibi olabildiğini de söyleyemeyiz. Travmalarını da hayatına katarak güçlü bir kadın imajı çiziyor. Ayrıca diziyi kara komedi olarak tanımlasak da bazı sahnelerde dramdan sarhoş olabilirsiniz.
Gelelim dizide açıklamak istediğimiz kavrama… Nedir bu dördüncü duvar? Ve Waller-Bridge nasıl yıkıyor bunu?
Fleabag dizide birçok farklı sahnede kameraya ve bize gözlerini dikiyor, başlıyor bize bir şeyler anlatmaya. Dördüncü duvarı yıktığı anlarda; çoğunlukla kendi hislerinden bahsediyor, bazen bir karakteri bize anımsatıyor, bazen de sadece bir bakış atmakla yetiniyor. Oradaki ufak bir hareketi ya da mimiği bize çok şey anlatıyor tabii ki. Dördüncü duvarı sadece karakterin iç dünyasını anlatmak için değil, aynı zamanda farklı simgelemeler için de kullanıyor.
Dördüncü Duvar Nedir?
Dördüncü duvar, oyuncuları izleyiciden ayırmada bariyer niteliği gören hayali bir duvar olgusudur. Oyuncuların bu duvarın arkasındakileri; yani seyircileri görme imkanı bulunmamaktadır. Fakat durum her zaman böyle cereyan etmez. Bazen yapımlar izleyiciye hissiyatı daha fazla aktarmak için bu duvarı yıkmak durumunda kalırlar. Dördüncü duvarın sayesinde izleyici, hikayenin içerisinde yer almadan bir sanat eserini deneyimleyebilirler, seyirci pozisyonunda kalırlar. Sanat dallarının çoğunda bu dördüncü duvar algısı boy göstermektedir.