İstanbul
Parçalı az bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7508 %0.01
37,3191 %-0.56
103.034,54 %3.513
3.172,74 0,69
Ara
Muhalif. M. ÖZEL Çok farklı bir seçime doğru: Cepheler yok, öbekler var

Çok farklı bir seçime doğru: Cepheler yok, öbekler var

Siyasal tarihimizde eşi görülmemiş bir seçime doğru gidiyoruz. Ne olduğunu ve ardından neler olabileceğini anlayabilmek için bu seçimi farklı kılan özelliklere bakmamız gerekiyor.

Okunma Süresi: 4 dk

Seçimlerde hep kutuplaşmadan söz ederiz. Bu sefer kutuplaşma çok farklı, öbekleşme desek daha doğru olur.

Kutuplaşma ille kötü bir şey değildir. Kötü olan aşırı kutuplaşmadır. İnançlar ve ırklar üzerinden kutuplaşmadır…

Yoksa, Türkiye gibi toplumsal yapısı bozuk, adaletsizliklerle örselenmiş bir ülkede kamuoyunun karşıt uçlarda toplanması beklenebilir.

Çoğu kez, sağ-sol ayrımının kaynağı somut hayatın sonuçlarıdır. Ya da öyle olması gerekir.

Sol partiler düzenin değişmesi, sağ partiler ise eski yapının muhafaza edilmesi için çaba gösterirler. Ne tuhaf! Türkiye için geçerliliği daha önce de tartışılmış olan sağ-sol ikilemesini bu kez hiç kullanamıyoruz.

Yani bu seçim sağ-sol kutuplaşması üzerinden yapılmıyor.

Dahası, bu kez, geleneksel kutuplaşmamız olan “laikler ve laiklik karşıtları” kutuplaşması da pratikte bir anlam taşımıyor. Bir zamanlar dine karşı olmakla suçlanan laiklik bayraktarı CHP’nin yanında laiklik karşıtı “Milli Görüş”ün partisi Saadet var; AKP’nin yanında ise Maoculuktan gelen Vatan Partisi yer almakta…

Milliyetçilikte de öyle. Bir süredir kendi misyonunu unutup ümmetçilerin peşine takılmış olan MHP, kendi içinden çıkmış olan İYİ parti ile cenkleşiyor.

Çok kullanılan etnik milliyetçilik kartı da son günlerde geçerliğini yitirdi. Bir tarafın HDP’ye yakınlığı varsa, ötekinin Hüdapar’la ilişkisi sıkı fıkı.

Aritmetikte olduğu gibi, burada da birbirlerini götürüyorlar…

TARİHSEL UZLAŞMA

1974’te laik CHP ile İslamcı MSP arasında koalisyon kurulduğunda bundan “tarihsel uzlaşma” diye söz edenler olmuştu. Tıpkı Avrupa’da Hristiyan demokratlarla sol partiler arasındaki uzlaşma gibi.

Deniyordu ki, önemli olan işçilerin dinsel inançları değil, sömürülen emekçi olmalarıdır. Onları yeri aslında soldur.

1974’teki gelişmeler, sıra iş yapmaya gelince bu türden uzlaşmaların ne kadar kolay çökebildiğini ortaya koydu. Bu koalisyon bir yıl bile dayanmadı. Evli evine köylü köyüne gitti.

Bugün Avrupa’da da tarihsel uzlaşmadan söz eden yok. İşçilerin bir kısmı, somut durumları ve korkuları nedeniyle, yabancı düşmanı faşist partilere oy veriyorlar.

Bizde de öbeklerin seçimden sonra bir arada kalmalarını sağlamak fevkalade zor olacaktır.

ASLINDA REFERANDUM

Ancak ben bu seçime, ideolojinin geri döneceği asıl seçimden önceki ara seçim, hatta referandum gözüyle bakıyorum.

Dışardan bakıldığında birbirine benzeyen iki öbek arasında yapılacak olan referandumda ülkenin rejimi oylanacaktır. Kuvvetler ayrılığı, ifade özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı gibi temel demokratik değerlere dayanan bir parlamenter sistem mi, yoksa bunları umursamayan bir tek adam rejimi mi?

SEÇMENLE İLETİŞİM

14 Mayıs’taki öbekler arası seçimin bu özellikleri şüphesiz siyasal kampanyaları ve siyasal iletişim yöntemlerini de etkileyecektir:

İdeolojik kutuplaşmanın düşük ya da anlamsız olduğu seçimlerde seçmeni sandığa götürmek zordur. O yüzden partiler somut hatta uçuk vaatlere odaklanacaktır. Haksız sayılmazlar: Maalesef insanların rejim için değil geçim için oy kullanmaları daha olası.

Büyük medyanın kendi kendisini imha etmiş olması ve diğerlerinin de açıkça angaje olmaları nedeniyle, başta sosyal medya olmak üzere diğer yöntemlere başvurulacaktır. Oralar da mayın tarlasıdır. İsveç’te Kur’an yakma olayında Rus parmağı haberi bu kampanyaya kimlerin de katılacağı konusunda bir uyarıdır.

Seçim ya da referandum – 14 Mayıs’ta atılacak oylar Türkiye’nin dış ilişkilerini ve bloklar arasındaki yerini de belirleyeceği için, her türlü kirli oyuna hazır olmamız lazım.

Zor yerlerden geçeceğiz!

ABSTRACT

The elections to be held on May 14 promise to be a unique event in the history of Turkish elections. This time ideological divergences don’t seem to be of utmost importance as in previous elections. Instead we have two “groups” of parties (not “fronts”) outwardly adhering to similar ideological views. Both sides have nationalists, pro-Kurdish parties, Islamists, secularists, etc. It will in essence be a referandum regarding the the current regime. The question now is how to reach the electors and how to make sure they vote. It certainly looks like there will be a fertile ground for dirty tricks! Fasten your seat belts!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *