İstanbul
Orta şiddetli yağmur
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,4912 %0.03
36,6013 %0.03
3.445.090 %0.247
3.067,04 0,45
Ara
MUHALIF GAZETECILIK M. ÖZEL İsrail Gazetesi’nde Erdoğan’ın İsrail-Hamas savaşına dair tutumu analiz edildi

İsrail Gazetesi’nde Erdoğan’ın İsrail-Hamas savaşına dair tutumu analiz edildi

İsrail Gazetesi Haaretz’de; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail-Hamas savaşıyla ilgili nasıl bir yol izlediği, Antony Blinken’ın Türkiye ziyareti ve Türkiye - İsrail ilişkilerinin şu anki durumuna dair bir analiz yayınlandı.

Oğuz Büber - Muhalif Özel

Analiz, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’ın Türkiye’ye ziyaretine değinerek başlıyordu. Blinken’ın Ortadoğu’daki kalabalık görüşme listesine Türkiye’nin de dahil edildiği belirtilerek Pazar günü Ankara’ya geldiği söyleniyordu.

Diğer vurgulanan kısım da o günün; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi’ni istişarede bulunmak için geri çağırmasından bir gün sonrası olmasıydı.  

Önemli bir ifadeye değiniliyordu: “Netanyahu artık konuşabileceğimiz biri değil. Onu defterden sildik.”

Ve aynı gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rize’den yaptığı, “Gazze’deki kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız. İsrail’in bu ahlaksız, vicdansız, alçakça katliamına destek verenlerin suçlarını yüzlerine vurmak bizim tarihi sorumluluğumuzdur. İsrail’in suçlarını Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’na taşımayacağız” ifadelerine yer verilmişti.

Ancak tüm bu sert söylemlerin İsrail - Türkiye diplomat ilişkilerini bitiremeyeceği söyleniyordu yazıda.

Çünkü Erdoğan’ın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve İstihbarat Başkanı İbrahim Kalın üzerinden İsrail’deki kişilerle irtibat kurduğu ve diplomatik ilişkilerin kesilmesinin gündemde olmadığı, özellikle ülkeler arasında ilişkilerin kesilmesi diye bir şeyin söz konusu olmadığı belirtilmişti.

Yani medyaya yansıyan kısımda İsrail’e yönelik tavır çok sert olurken, İsrailli yazara göre arka planda hiç de ilişkileri kesmek gibi bir niyetlerinin olmadığı gözüküyordu.

Erdoğan’ı ilişkileri kesmeme konusunda haklı bulan yazar şu örneği gösteriyordu. Ürdün, Bahreyn ve Bolivya’nın da büyükelçilerini geri çağırdığını fakat İsrail’le halen bağlarını kestiklerini açıklamadıklarını söylüyordu.

İsrail ile Türkiye arasındaki ticari ve istihbarat bağlarının ise iki ülkenin de diğer ülkede büyükelçi bulundurmağı dönemlerde bile sürdüğü belirtiliyordu.

Yazar, Blinken’ın Türkiye’ye geliş amacının Erdoğan ile Netanyahu arasındaki ilişkiyi düzeltmek olmadığını söylüyordu.  

Amman’da beş Arap gücünün dışişleri bakanlarıyla konuştuktan sonra Türkiye’ye gelen Blinken’ın Gazze savaşı diplomasisinin dışında tutulan Erdoğan’ın gönlünü alma ziyareti olarak bakılıyordu daha çok.  

Sadece bu  da değildi tabii.

İsveç’in NATO’ya katılımı, Türkiye’nin kongrede bekletilen F-16 savaş uçağı alımı gibi başka konular da vardı.

Erdoğan’ın Filistin’e destek vermesi yeni bir olgu olarak görülmezken, İsrail ile Türkiye arasındaki diğer anlaşmazlık konuları arasında Erdoğan’ın Hamas liderlerine verdiği mali yardım, siyasi destek ve hareket özgürlüğü sağlaması gibi sebepler anlaşmazlık konusu olarak değerlendiriliyordu.  

İkili ilişkilerin tamamen düzelmesinden sonra bile Erdoğan’ın İsmail Haniye ve Salih el Aruri de dahil olmak üzere Hamas lideriyle olumlu ilişkilerini sürdürdüğü belirtildi.

Yazarın Türkiye - İsrail diplomatik ilişkilerine dair diğer anlattıkları da dikkate değer:

“Türkiye, Gazze’deki savaşın başlaması üzerine rehinelerin serbest bırakılması konusunda arabuluculuk yapmayı teklif etti ve müttefiki Katar’ın yanı sıra İsrail ve Hamas’la da görüşmeler gerçekleştirdi.

Türkiye Dışişleri Bakanı ve MİT’in eski başkanı Fidan’ın Mossad İstihbarat Teşkilatı ile yakın ilişkileri bulunuyor. Aynı zamanda Mossad’ın önceki yöneticisi Yossi Cohen’i yakın bir dostu olarak görüyor. Erdoğan’ın kıdemli danışmanı ve Fidan’dan sonra MİT Başkanlığına getirilen Kalın’ın da benzer şekilde İsrailli mevkidaşlarıyla yakın bir ilişkisi var.

Türkiye’nin arabuluculukta neden yer alamadığı ise şöyle anlatılıyor:

“İsrailli kaynaklara göre Türkiye’nin arabuluculuk çalışmalarına katılma teklifi; Hamas açısından değerlendirmek gerekirse Türkiye Cumhurbaşkanının örgüte yönelik tutumunun değişmesinden sonra suya düştü. Bu yüzden Katar ve Mısır tercih edildi.  

Türkiye’nin kendisini bu olaylarda nasıl gördüğü ise şöyle ifade ediliyor yazar tarafından:

Türkiye kendisini  olası bir arabulucudan ya da tarihi rolü Gazze’deki kardeşlerinin yanında durmak olan bir ülkeden çok daha fazlası olarak görüyor.  

Türkiye kendisini tarihsel misyonunun da gerektirdiğini düşünerek Orta Doğu ve Kafkasya’da meydana gelen her türlü anlaşmazlığa dahil olmayı gerektiren bölgesel bir güç olarak görüyor.  

Yazar yazının geri kalan kısmında da Türkiye’nin bölge ülkeleri arasındaki olaylarda nasıl bir sorumluluk üstlenme gayesiyle hareket ettiğine dair bilgilere yer veriyor. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *