Oğuz Büber - Muhalif Özel
İsraillilerin şu an ne yaşadıklarını anlamakta zorlandıklarını belirten Harari, ilk olarak 1973 Yom Kippur Savaşı’yla bir benzerlik kurduklarını söylüyor.
Elli yıl önce yaşanan bu savaşta Mısır ve Suriye orduları sürpriz bir saldırı başlatarak İsrail’e bir dizi askeri yenilgi yaşatmış ancak sonrasında İsrail Savunma Kuvvetleri toparlanarak inisiyatifi ele almışlar ve durumu tersine çevirmişler.
Harari, korkunç hikayeler ve görüntüler ortaya çıktıkça yaşananların hiç de Yom Kippur Savaşı’ndaki gibi olmadığını anladıklarının altını çiziyor.
Gazetelerde, sosyal medyada ve aile toplantılarında insanların Yahudi halkının en karanlık saatleri bunlar mı diye karşılaştırmalar yaptıklarını; Yahudi Soykırımı (Holokost) sırasında Nazi Einsatzgruppen gezici katliam birliklerinin Yahudi köylerini kuşatarak öldürmeleri ve pogromlar yaşatmalarını bugün Hamas’ın yaptıklarıyla kıyaslandıklarını söylüyor.
Be’eri ve Kfar Aza’da ailesi ve arkadaşları olduğunu bu yüzden birçok korkunç hikayeyi birinci ağızdan duyduğunu belirten ünlü tarihçi Hamas’ın saatlerce bu iki yeri de kontrol ettiğini ifade ediyor.
Buralarda teröristlerin evden eve dolaşarak sistematik bir şekilde aileleri katlettiğini, ebeveynleri çocuklarının önünde öldürdüğünü, bebekleri ve yaşlıları rehin aldıklarını söylüyor. Yardım çağırabilenlerin ise kendilerini dolaplara ve kilerlere kitlediklerini fakat bu yardımın çok çok geç bir şekilde ulaştığını vurguluyor.
99 yaşındaki amcası ve 89 yaşındaki eşinin de Be’eri’de yaşadığını söyleyen Harari, Hamas’ın Kibutz’u ele geçirmesinden kısa süre sonra akrabaları ile iletişimlerinin tamamen kesildiğini belirtti. Teröristler katliamlar yaparken saatlerce evde saklanmışlar ve sonunda hayatta olduklarına dair bir haber alabilmişler. Başka tanıdıkları ise bu kadar şanslı değillermiş…
Amcası ve eşinin iki koyu Yahudi olduğunu ve Doğu Avrupa’da doğduklarından dolayı Holokost’a maruz kaldıklarını söyleyen ünlü yazar, eskiden beri zaten dolaplarda ve bodrumlarda saklanma gibi benzeri vahşet hikayeleriyle büyüdüklerini İsrail Devleti’nin ise bunun bir daha yaşanmaması için kurulduğunu ifade ediyor.
Bu olaylar sırasında da ise İsrail Devleti’nin nereye kaybolduğunu sorguluyor!
İsraillilerin bir anlamda Filistinlilerden çok daha güçlü olduğunu düşünmelerinin bedelini de ödediklerini söyleyen Harari, İsrail’in Filistinlilerle barış yapma girişiminden vazgeçmesi ve onlarca yıldır milyonlarca Filistinliyi işgal altında tutması gibi eleştirilecek birçok şey var diyor
Ancak şunu da belirtiyor; Tüm bunların İsrail’le barış anlaşması olasılığını hiçbir zaman kabul etmeyen ve Oslo barış sürecini sabote etmek için elinden gelen her şeyi yapan Hamas’ın zulmünü haklı çıkarmayacağını savunuyor.
Barış isteyenleri ise şuna davet ediyor: “Hamas’ı kınamalı ve yaptırımlar uygulamalı, tüm rehinelerin serbest bırakılmasını ve Hamas’ın tamamı ile silahsızlandırılmasını talep etmelilerdir."
Harari yazısının geri kalan kısmında ise şu anki lider Benjamin Netanyahu ve yönetimine sert eleştiriler getiriyor; kişisel çıkarlarını birçok defa ulusal çıkarlara tercih eden bir isim olduğunu ve kariyerini milleti kendi içinde bölmek üzerine kurduğunu söylüyor.
