İstanbul
Parçalı az bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7715 %0.04
37,3726 %0
100.792,86 %-0.718
3.177,35 0,04
Ara
Muhalif. M. ÖZEL Mesele bayrak değil

Mesele bayrak değil

Okunma Süresi: 4 dk

Muhalif. Analiz / İnanç Uysal

Öncelikle herkese sağlıkla esenlikle iyi seneler dileyerek başlayım.

Son olarak HÜDAPAR ile ilgili oluşan eyalet tartışması ile ilgili olarak partinin programı üzerinden bir analiz yapmıştık. O arada bir de Suudi Arabistan’da yaşanan süper kupa olayı gündem oldu. Zaten şehitlerimiz üzerinden bir gerginliği hemen her açısı ile yaşamıştık ve hala yaşıyoruz. Yılın son günlerinde Anıtkabir’de şeriat isteyen vatandaşı da buraya ekleyebiliriz elbette. Gazze’de yaşananlar üzerinden bile toplumca gergin ve parça parçayız bir süredir.

Bu iklim bizim yerel seçimlere nasıl gideceğimiz açısından da önemli ip uçları veriyor. Elbette bu ip uçlarının endişe veren tarafları da var.

Yılı bitirirken yaşadığımız Suudi Arabistan’daki süper kupa olayının detayları üzerinde yazılabilecek her şey yazıldı çizildi. Orada bana en enteresan gelen bölümlerden biri “Kimler kimlerle beraber” durumu olmuştu. Mesela Doğu Perinçek’in olayı değerlendirirken futbol takımlarımızın ‘Sahte bir Atatürkçülük’ yerine Filistin meselesine sahip çıkarak Arap dostlarımızla ilişkilerimizi geliştirmeye yardımcı olmaları gerektiği şeklindeki açıklaması olmuştu.

Bu ve buna benzer beklenen yerlerden de çok açıklama geldi. Atatürk’ü ve Cumhuriyeti sevmediğini ve istemediğini çok net şekilde devamlı telaffuz eden bazı kesimlerin Suudi Arabistan’a herhangi hata atfetmemeleri suçlunun futbol takımlarımız olduğunu tespit eden birçok açıklama. Hatta bazıları hızını alamayıp, Atatürk’e ait olan “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sözünün kullanılmak istenmesini 15 Temmuz hain darbe girişimi ile ilişkilendirmeye kalktılar. Bazılarına göre ise bu söz Gazze meselesinde taraf olmak istemeyen Suudi Arabistan için rahatsızlık verici bulundu.

Dediğim gibi her açıdan konuşulan bu konuda ne olup ne bittiğini hepimiz bilsek de birileri için Suud’ların hiçbir suçu yoktu. Oysa diyelim ki haklılar ve futbol takımları ortamı germek ve tahrik etmek için böyle bir kurgu yaptılar. Bu ateşe Suudlar eliyle neden benzin döküldü o zaman diye sormak gerekiyor yine de kendilerine. Suudi Arabistan’da mı bu komploların içindeydi o zaman.

Son olay ise tevhid bayrağı taşıyan bir kişiye karşı yapılan yumruklu saldırı olayı. Yumruk atılması konu ne olursa olsun zaten kabul edilebilir değil ama koskoca adamlar tarafından eline sağlık şeklinde değerlendirmeler yapıldı.  Sonrasında tevhid bayrağı ifadesi yerine de Hilafet bayrağı tanımlamaları yapıldı. Bayrağın hilafet bayrağı olması da yumruklu eylemi haklı çıkarmaz. Hatta Gazze mitingine ya da başka mecralara hilafet propagandası için fırsat olarak bakanlara karşı dahi olsa o yumruk haklı olamaz.

Ancak, hilafet propagandası bir suç ise bunu yapanların bu kadar serbest şekilde bunu yapması da en azından meri hukuk açısından kabul edilemez.   

Olayın ardından Gazze Mitingine gidişle ilgili bir video yayınlandı ve oldukça dikkat çekti. O videoda hilafet çağrısının yapılıyordu ve yayınlayan Köklü Değişim Medya, adlı bir hesaptı.  Kendileri Hizb ut-Tahrir'in medya organı olduklarını inkâr etmiyorlar zaten ama Hzbut Tahrir ile ilgili Türk yargısında ortak bir karar yok. Hatta hilafet istemenin suç olup olmadığı konusunda bile ortak bir karar yok.  Köklü Değişim Hareketi de aslında Hizb ut-Tahrir'in kullandığı isim. Köklü Değişim Dergisi'nin sitesindeki İstanbul Temsilcisi'nin biyografisinde kendisi için "Köklü Değişim Dergisi yazarı olan Mahmut Kar aynı zamanda Hizb-ut Tahrir Türkiye Vilayeti'nin Medya Bürosu Başkanıdır" ifadesi yer alıyor.

Mesela aynı videoyu paylaşan bir başka hesabım sahibi Yılmaz Çelik de Köklü değişim yazarı olarak kendisini tanıtıyor. Videoyu paylaşırken “Hiç bir kuvvet bu gelişi durduramayacaktır” ibaresi kullanan Yılmaz Çelik’in hesabında bir konferans duyurusu yaptığı paylaşım da dikkat çekiyor. O konferansın konusu da “Gazze’deki küresel işgale ve Türkiye’deki kültürel işgale karşı” olarak belirtiliyor. Yani mesele bayrak değil, hele tevhid bayrağı hiç değil.

Önümüzde de bir seçim var ve bu sefer bütün partiler için seçimlerin asıl yapılacağı yerler büyük şehirler. Genel seçimlerde bile büyük şehirlerde çoğunlukla muhalefet önde idi ve o seçimlerde iktidar adına yarışan iktidar tarafının tartışmasız en güçlü ismi Cumhurbaşkanı Erdoğan idi. Üzerinden geçen süre içinde özellikle büyük şehirlerde ama artık bütün Türkiye’de etkisi artan bir ekonomik yıkım söz konusu. Bu noktada iktidarın elinde gerginlik ve kamplaşma dışında hiçbir propaganda malzemesi yok.

Bu anlamda iktidar için seçimlere nasıl bir iklimde gitmemiz gerektiği de ortada, o zaman muhalefetin de yapması gereken bu gerginliklerin parçası olmamak için elinden geleni yapmak olmalı. Bakalım seçim sürecinde hangi gündem kazanacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *