Muhalif. Analiz / İnanç Uysal
"Altılı masa dağılıyor!" Bu egemen medya mottosu haline geldi son dönemde. Hangi bileşenin hangi mensubu bu başka bileşenin hilafına bir cümle kursa Altılı Masa'da kriz, Altılı Masa dağılıyor mu haberleri. Sadece direk iktidar medyası yapsa bunu neyse ama güya tarafsız görünen bir kaçı ve hatta zaten parmakla sayılacak olan muhalif medya da daha giriyor konuya. Belki daha düşük yoğunluklu olarak belki cevap vermek amaçlı ama muhalif medya bile belirlenen gündemle hareket ediyor.
Öncelikle belirteyim ki 6'lı masa bileşenlerinin bazı kurmaylarıyla konuştum, görüş ayrılıkları var. Her biri kendisini farklı bir parti olarak tanımlamayı tercih ediyor öncelikle. Bu durum da farklı tabanlara hitap ettiklerinin de farkındalar ve bu nedenle de görüş ayrılıklarını normal görüyorlar. Ancak çok önemli bir uzlaşma kültürü oluşturduklarını asgarî yönetim gereklerinde de anlaşma konusunda bir sıkıntı çekmeyeceklerini düşünüyorlar.
Halkın beklentilerinin bir şekilde yönlendirildiğini söylüyorlar genel olarak. Yine de o oluşturulan beklentilere de bir an önce cevap vermelerinin gerektiğini kabul ediyorlar.
Aday değil belki ama ortak yönetim biçimini halka bir an önce ikna edici şekilde anlatmaları gerektiğinde her biri hemfikir. Burada en önemli sorunun kamuoyunun aday konusunda yönlendirilmesi nedeniyle kendilerinin de bu kulvara girmeleri olduğunu söylüyorlar, ama her biri diğerinin bu konudaki tavrından rahatsızlık duyuyorlar.
Yine de bütün bunlar 6'lı masanın dağılmasına neden olacak seviyede değil arada çözülemeyecek bir sorun yok demeyi de ihmal etmiyorlar.
Evet belki 6 lı masa dağılmıyor ama kabul ettikleri sıkıntıların kaynağı olarak herkes diğerini işaret ediyor.
Görünen o ki oluşturulan algı ve gündemden kendilerini de kurtaramıyorlar. Her parti son derece ciddi çalışmalar yapıyor ama bu çalışmaları ortak bir yönetim stratejisi ile halkın beğenisine sunmayı bir türlü başarabilmiş değiller. Cumhur ittifakı ve destekçilerinin en önemli kozu olan kimlik siyaseti ve ideolojik siyaset konusundaki tuzaklarına kolay düşüyorlar.
Evet sistemi önceleyen bir bakış açısına sahipler ama Türkiye'de halkın asıl beklentisinin bir 'Kahraman' olduğu gerçeğini atlıyorlar. Bu kahraman beklentisini aşabilmek için uyumla hareket eden bir kadro görüntüsü vermek gerektiğinin farkındalar ama şu ana kadar bu konuda da başarılı değiller.
En önemlisi konuştuklarımdan anladığım, seçimi kazandıktan sonrasına seçimi kazanmaktan daha fazla kafa yoruyorlar. Unutmamaları gereken ise bu muhteşem fikirlerini uygulamak için seçimi kazanmaları gerektiği. Bunun yolu da söylem üstünlüğünü almaktan geçiyor. Bir kısa dönem bunu başarmışlardı, yeniden yapabilirler mi göreceğiz.
