İstanbul
Açık
20°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
38,0882 %-0.11
43,6136 %-0.3
4.077,35 % -0,52
84.649,73 %0.693
Ara
Muhalif. M. ÖZEL Silivri Cezaevi ve gözaltında öğrencilerin yaşadıkları tutanaklara geçti, AKP’nin boş sıraları nasıl sayıldı; Sezgin Tanrıkulu, Buğra Kavuncu, Birol Aydın, Sema Silkin Ün, çadırı kırılan Mahmut Tanal’ın, Adalet Bakanlığı nöbeti; Meclis’ten havadisler…

Silivri Cezaevi ve gözaltında öğrencilerin yaşadıkları tutanaklara geçti, AKP’nin boş sıraları nasıl sayıldı; Sezgin Tanrıkulu, Buğra Kavuncu, Birol Aydın, Sema Silkin Ün, çadırı kırılan Mahmut Tanal’ın, Adalet Bakanlığı nöbeti; Meclis’ten havadisler…

TBMM Genel Kurulu’nda Yeni Yol Grubundan İstanbul Milletvekili Birol Aydın, Trump’ın sözleri üzerinden AKP’lileri iğneledi. Aydın, “Trump'la dostluğunuzu Rahip Brunson sürecinden biliyorduk, şimdi de Gazze'de görüyoruz. Çeyrek asırdır bir taraftan sizi övdüler, diğer taraftan İslam beldelerini bombaladılar; sizi övenler ile ümmetin yetimlerini dövenler aynı kişilerse vay hâlinize!”.

KAYNAK: HABER MERKEZİ
Okunma Süresi: 14 dk

 Hülya Özmen- Muhalif Özel

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart sabah saatlerinde gözaltına alınması ve tutuklanmasının ardından başlayan çeşitli protesto gösterilerinde   gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konulan  üniversite öğrenciler ile gözaltında yaşadıkları Meclis Genel Kurulu’nda, milletvekillerinin ayrıntılı bilgileriyle tutanaklara geçti.  Bir kız öğrencinin, göğüslerine dokunan bir polis nedeniyle altına kaçırmasına ilişkin notu okuyarak, “Değerli arkadaşlar, bu, sözün bittiği yerdir. Biraz, bakın, biraz utanma olsa, biraz vicdan olsa biraz, bu kürsüde konuştuktan sonra Adalet Bakanı "Böyle bir şey yoktur." demez, İçişleri Bakanı "Böyle bir şey yoktur." demez, en azından şüpheyle bakar, en azından” diyen CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, kendini tutamayarak elindeki dokümanı kürsüden fırlattı.

 AKP’nin boş sıraları, Tanal’ın Adalet Bakanlığı önünde nöbeti

Genel Kurul’un dünkü oturumunda AKP sıraları muhalefetin eleştirisinden kaçamadı.  CHP, Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, AKP Parti milletvekillerini protesto etmek için kürsüde kalan süresi boyunca konuşmadı. Meclis dışında ise, CHP Şanlıurfa Milletvekili  Mahmut Tanal, cezaevindeki öğrencilerin bırakılması ve 19 Mart operasyonuna karşı başlattığı Adalet Bakanlığı önünde kırılan çadırına rağmen bu sabah 8.30’a kadar nöbetini sürdürdü. Gece boyunca Tanal’a, DEVA Partili milletvekilleri, eşi  silahlı  saldırıda öldürülen Ayşe Ateş ve vatandaşlar da eşlik etti. Genel Kurul’da, İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, 299 gencin şu anda tutuklu olduğuna dikkat çekti.  Yeni Yol Grubundan İstanbul Milletvekili Birol Aydın, Trump’ın sözleri üzerinden AKP’lileri iğneledi. Birol Aydın, “Trump'la dostluğunuzu Rahip Brunson sürecinden biliyorduk, şimdi de Gazze'de görüyoruz. Çeyrek asırdır bir taraftan sizi övdüler, diğer taraftan İslam beldelerini bombaladılar; sizi övenler ile ümmetin yetimlerini dövenler aynı kişilerse vay hâlinize!”

 Meclis’ten havadisler şöyle:

“BU KONUŞMAYI YAPARKEN VE BİRAZ SONRA BAZI SÖZLERİ OKURKEN ÇOK ZORLANACAĞIMI İFADE ETMEK İSTİYORUM”

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Bu konuşmayı yaparken ve biraz sonra bazı sözleri okurken çok zorlanacağımı ifade etmek istiyorum ama bunları yapacağım ki burada kayıtlara geçsin.

Değerli arkadaşlar, Çağlayan Adliyesine üç gün boyunca gittim ve gözaltından getirilen gençleri gördüm, onlarla bizzat temas ettim, avukatlarıyla görüştüm; kendi gözlemlerim ve kendi duygularım var. Şunu söyleyeyim: O tabloyu görünce arkamı döndüm, bir duvara uzaklaştım ve ağladım, bir milletvekili olarak, bir insan hakları savunucusu olarak ağladım ama hiçbirinizin umurunda değil, insanların ne yaşadığı da umurunuzda değil gerçekten. Benimle beraber birçok avukat arkadaş da orada ağladı, gördüklerinden ağladılar ama İçişleri Bakanınız çıkmış ya da Adalet Bakanınız çıkmış "Türkiye'de işkence yoktur, bunu söyleyenler haindir, vatan hainidir..." (CHP sıralarından alkışlar)

“GÖĞÜSLERİME DOKUNDU, BEN DE O ESNADA ALTIMA KAÇIRDIM”

Size okuyorum, bakın, okuyorum, bunu okuyacağım; ilk ben paylaştım. AK PARTİ'li kadın milletvekilleri size okuyorum, AK PARTİ'li kadın milletvekilleri... "Saçımdan çekildim -bir kız, bir genç kadın- yerde sürüklendim. Kelepçe takılmaya götürülürken 'Seni dövmeyeceğim, tamam.' deyip ambulansın arkasına götürdü. Sakallı, bıyıklı, renkli gözlü ve uzun boylu, 185-190 boylarında olan erkek polis 'Senin göğüslerin mi var?' diyerek göğüslerime dokundu, ben de o esnada altıma kaçırdım." Değerli arkadaşlar, bu, sözün bittiği yerdir. Biraz, bakın, biraz utanma olsa, biraz vicdan olsa biraz, bu kürsüde konuştuktan sonra Adalet Bakanı "Böyle bir şey yoktur." demez, İçişleri Bakanı "Böyle bir şey yoktur." demez, en azından şüpheyle bakar, en azından. Ya, biz milletvekiliyiz, işkence, kötü muamele var dediğimizde en azından Bakan şu açıklamayı yapar: "Bizde işkence olmaması için çaba gösteriyoruz, iktidarımızdan bu yana 'sıfır tolerans' dedik ama bir milletvekili bunu söylemişse tabii ki soruşturma açacağız, bakacağız, yapan varsa gereğini yapacağız." Ne diyor? "İşkence yoktur, söyleyenler vatan hainidir." diyor. Peki, işkence yapan ya da kötü muamele yapan, bunu yapan güvenlik görevlisi arkasına Bakanı almışsa bir daha yapar mı, yapmaz mı? Sizin vicdanınıza soruyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Soruyorum, soruyorum. Söyleyeyim bakın, ifade bu, polis ifadesi. Hâkimin ifadesini okuyayım size. Bakın, ben de avukatlarla beraber gittim 6'ncı kata, 7'nci kata, savcıya; dilekçe verecekler ya, kız sinir krizi geçiyor sinir krizi, kriz geçiriyor ya! Avukatlar dilekçe yazmışlar.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - 7'nci katta bankonun önünde savcıya ulaşamıyorlar, savcının kâtibiyle görüşüyorlar kâtibiyle. Kâtip iki dakika sonra dönüyor "Dilekçenizi almıyoruz." diyor. Arkadaşlar, tablo bu, tablo bu, tablo bu. Bu tabloyu yarattınız ya, bu tabloyu yarattınız. Olağanüstü hâlde de sıkıyönetimde de kapısını çaldığımız savcılar vardı ya, gittiğimiz savcılar vardı. Savcının kâtibiyle görüşemiyorsunuz, kâtibiyle. Biraz vicdan ya biraz, biraz vicdan! Lanet olsun gerçekten, lanet olsun ya! İşkenceye izin verene de lanet olsun gerçekten ya! Hakikaten ya! Ayıp ya gerçekten! Bu kadar sessizlik olmaz ya! (CHP sıralarından alkışlar)

“BAKIN, BU TERÖRİST OLARAK NİTELENDİRİLEN GENÇLERİ GEÇTİĞİMİZ HAFTA SONU BİZ ZİYARET ETTİK”

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Ben de geçtiğimiz pazar günü olağanüstü kongresini yapan, hakikaten olağanüstü kongresini yapan Cumhuriyet Halk Partisini, yeni seçilen Genel Başkanını, parti meclisini ve ilgili kurulları tebrik ediyorum; vatana, millete ve ülkeye hayırlı uğurlu olur inşallah.

19-25 Mart döneminde ağırlıklı olarak İstanbul'da ve Türkiye'nin birçok noktasında birtakım protesto gösterileri oldu. Önce 301 genç tutuklandı, 296 genç şu anda hâlen fiilî olarak tutuklular. Bu gençlerle ilgili Cumhurbaşkanı dedi ki: "Yüzü maskeli teröristler." Bakın, bu terörist olarak nitelendirilen gençleri geçtiğimiz hafta sonu biz ziyaret ettik, hem İstanbul İl Başkanlığımız hem genel başkan yardımcılarımız hem de bizzat ben cumartesi günü 5 genci ziyaret ettik. Bakın "terörist" olarak tabir ettikleri bu gençlerle ilgili yapmış olduğum ziyaretlerde edindiğim -çok ufak- intibamı sizinle paylaşmak istiyorum.

İLK ZİYARET ETTİĞİM GENÇ 18 YAŞINDA, Boğaziçi Üniversitesi bilgisayar mühendisliğinde hazırlık bölümünde okuyor. Kendisi fen lisesini yatılı olarak bitirmiş ve o gün o gösteriler olduğunda Türk Bayrağı'nı almış ve gitmiş, Yenikapı'da gösterilere katılmış ve sonra hırpalanmış. Büyük numaralı bir gözlük takıyor, yedi gün gözlükleri verilmemiş, üç gün ayakkabısız dolaşmış, Gayrettepe'de beton zeminde yatmış, daha sonra Silivri'ye götürmüşler ve bu çocukları 2'şer 2'şer, cinayet suçlularının olduğu koğuşlara atmışlar. "İki gün orada kaldım." diyor, korkmuş ve daha sonra bunları oradan almışlar, hepsini belli bir yere toplamışlar.

“BABAMA GURURLU OLDUĞUMU SÖYLEYİN, ÇOK SELAM SÖYLEYİN, BENİ HİÇ MERAK ETMESİN."

Bir başka kızımızı ziyaret ettim. Kendisi Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Bölümünde okuyor. O da 18 yaşında, o da hazırlık bölümünde okuyor. İyi misin dedim, hâlini hatırını sordum. Annene bir mesajın var mı dedim. "Ben yetim büyüdüm, annem 7 yaşımdayken vefat etti. Babama gururlu olduğumu söyleyin, çok selam söyleyin, beni hiç merak etmesin." dedi. Babasını aradım, kızını gördüm, gayet iyi, sana selamı var; Allah kolaylık versin, bir kız çocuğu büyütmüşsün anasız dedim. "Evet Sayın Vekilim, annesiz büyüttüm çünkü annesini kızım 7 yaşındayken Artvin Hopa'daki sel felaketinde ağabeyiyle beraber kaybettik." dedi. Bu kızın ne bir örgütle ne bir partiyle, hiçbir şeyle bir alakası yok.

Veli Aktoprak, İYİ Parti Üsküdar teşkilatından bizim üyemiz; o da orada. O da Beykoz Üniversitesi Sivil Havacılıkta okuyor. Onun da tek derdi, bu hafta yapılacak olan sınavlardan bir tanesi çok kritik, okulunu uzatma ihtimali var; "Ona yanıyorum." dedi.

Boğaziçi Üniversitesinde okuyan arkadaş, 14-15 yaşındaki çocuklara dışarıdan ders veriyor, hem gelirini elde ediyor hem ders veriyor; o da o derslerden bu çocukları mahrum bıraktığı için üzülüyor.

“BİR BAŞKASI, 42 YAŞINDA, VİTRİN MANKENİ ÜRETEN BİR FİRMADA İŞÇİ OLARAK ÇALIŞIYOR”.

Hepsine aynı soruyu sorduk: Niye o gün Saraçhaneye gittiniz, sebebi neydi? Birisi dedi ki: "Bugün bu insanlara yapılan haksızlık yarın bana da yapılır, onun endişesiyle gittim." Bir diğeri, adalete sahip çıkmak için gitmiş. Birisinin annesi EYT'li, emekli; "Emekli maaşıyla geçinmekte zorluk çekiyor. Bu da bardağı taşıran son damla oldu, onun için gittim." dedi. O Boğaziçi Üniversitesindeki arkadaş da dedi ki: "Atatürk bu cumhuriyeti biz gençlere emanet etti. O söz kulaklarımdan hiç eksik olmadı, onun için gittim." Bu çocukların hepsi -dediğim gibi- böyle bir örgüt mensubiyeti ya da başka bir saikle değil, tamamen kendi hür iradeleriyle vermiş oldukları kararlarla orada bulunmuşlar. Bu çocuklara "terörist" falan diyemezsiniz. Ne bu çocuklar terörist ne de burada bu uygulanan gözaltılar, tutuklamalar hukukidir; bunlar hukuki değildir.

“MAHİR POLAT'IN CİDDİ SAĞLIK PROBLEMİ VAR”

Şimdi, biz aynı zamanda, oraya gittiğimizde Sayın Ekrem İmamoğlu'nu da ziyaret ettik, Sayın Mahir Polat'ı da ziyaret ettim. Evet, Mahir Polat'ın ciddi sağlık problemi var, tansiyonu çok yüksek, hastanede kontrolden geçirilip tekrar cezaevine gönderilmiş, ciddi hayati tehlikesi bulunuyor.

Bize diyorlar ki: "Niye gidiyorsunuz, sonu belli değil, bu mahkemelerin sonucunda ya bir şey çıkarsa?" Biz gidiyoruz çünkü ortada bir hukuksuzluk var. Mesele oradaki kişiler falan değil, sonu belli olmayan işin başı belli çünkü bunun siyasi bir konu olduğu net olarak belli.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) -  2008 yılında çıkmış bu gizli tanık kanunu. Ben hukukçu değilim ama bu gizli tanık daha çok, işte terör örgütlerini vesaireyi sorgulamada kullanılmış. 2008'den önce de sonra da yolsuzlukla ilgili gizli tanığın kullanıldığını görmüyorsunuz siz. Yolsuzluk varsa net, ispatlı getirirsiniz. Ya, yolsuzlukta gizli tanık kullanmak ne demek? Şimdi, mesela ben çıksam "Ya, bir gizli tanık geldi, Büyükşehir Belediyesi AK PARTİ'deyken Ankara'nın parsel parsel satıldığını iddia ediyor." desem soruşturma mı başlatacaksınız veya "Bir gizli tanık geldi, Ticaret Bakanı kocasının üzerinden başında bulunduğu Bakanlığa dezenfektan sattırmış." desem -bunu gizli tanık iddia ediyor- soruşturma mı başlatacaksınız? "Rıza Sarraf bir sürü devlet görevlisine kıyak sağlamış, maddi menfaat sağlamış."

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Böyle bir ifadeyi gizli tanık söylüyor. Ne yapacaksınız, gizli tanığın bu ifadesinden dolayı soruşturma mı başlatacaksınız? Bizim bu ziyaretlerle bu konuya, bu mevzuya sahip çıkmamızın tek sebebi ortadaki eşitsizlik ve hukuksuzluktur. Bırakın siz sahip çıkmayı, açık ve aleni tanıklar çıktı; kendi partiliniz çıktı dedi ki: "Ankara'yı parsel parsel sattı." Kılınız kıpırdamadı, kılınız.

BÖYLE BİR ORTAMDA BU DAVALARIN HUKUKİ OLDUĞUNU İDDİA ETMEK KOCA BİR KÖRLÜKTÜR; ne bunlara tepki gösteren çocuklar teröristtir ne de bu davalar hukukidir, sonuna kadar siyasidir diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

“ÇEYREK ASIRDIR BİR TARAFTAN SİZİ ÖVDÜLER, DİĞER TARAFTAN İSLAM BELDELERİNİ BOMBALADILAR; SİZİ ÖVENLER İLE ÜMMETİN YETİMLERİNİ DÖVENLER AYNI KİŞİLERSE VAY HÂLİNİZE”

YENİ YOL GRUBU ADINA BİROL AYDIN (İstanbul) - 19 Mart sürecinde dikkat çektiğim hususu, 2018 ve 2023 seçim süreçlerini ve sonuçlarını da hatırlatarak bir kez daha dile getirmek istiyorum. Bilinmelidir ki İstanbul'da yaşananlar Gazze'den bağımsız değildir. Beştepe'de olup bitenler Oval Ofis'te olup bitenlerden bağımsız düşünülemez. Değerli milletvekilleri, bu böyledir ve Trump da dün bunu bir kez daha dünyaya ilan etti. Trump'ın cibilliyetini hep beraber biliyoruz. Trump'ın siyaseti, diplomasisi hayatı ticarettir; almadan vermez. Biz bugünkü iktidarı da biliyoruz, ne aldığını ve bunun karşılığında ne verdiğini de biliyoruz. Bush'la dostluğunu da biliyoruz, Obama'yla, Biden'le yürüttükleri Arap Baharı'ndan bu yana olan süreci de biliyoruz. Trump'la dostluğunuzu Rahip Brunson sürecinden biliyorduk, şimdi de Gazze'de görüyoruz. Çeyrek asırdır bir taraftan sizi övdüler, diğer taraftan İslam beldelerini bombaladılar; sizi övenler ile ümmetin yetimlerini dövenler aynı kişilerse vay hâlinize! (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) Trump'ın övgülerinden övünür hâle geldiniz ya, vay halinize! Koca koca adamlar, yazarlar, çizerler şimdi de Gazzeliler için "hicret dönemi" diyorlar, kendilerine "İslami STK'ler" denilen gruplar da suspus olmuşlar, yazıklar olsun hepsine! Gazze üzerinden pazarlık yapıp maddi ve manevi rant elde edenler, hepinize yazıklar olsun! Sayın Cumhurbaşkanının gözüne girmek için "tweet" atma yarışına giren bakanlara, milletvekillerine yazıklar olsun! Trump Gazze'yi değerli bir gayrimenkul olarak tanımladı, şu saat oldu, gıkınız çıkmadı. Sizin sadece içeride protesto hakkını kullanan gençlere gücünüz yetiyor, KHK'lilere gücünüz yetiyor.

Sümeyra Gelir diye bir kızımız var, duydunuz mu? Annesi KHK'li, 15 yaşında epilepsi hastası, yatağında ölü bulundu. İçinizden bir tekiniz ses yükseltmediniz bu konuyla ilgili. Onlarca değil, yüzlerce insanımız, gencimiz cezaevlerinde, içinizden biriniz itiraz etmediniz.

“MAHİR POLAT İÇİN BİR TEK CÜMLE, BİR TEK "TWEET" PAYLAŞMADINIZ”.

BİROL AYDIN (Devamla) - Mahir Polat için bir tek cümle, bir tek "tweet" paylaşmadınız. En azından "Tutuksuz yargılanmalıdır." diyebilmeliydiniz; demediniz. Yazıklar olsun! İlla can dostunuz Trump mı ricacı olacaktı değerli arkadaşlar?

“TURPUN BÜYÜĞÜ TRUMP'IN DİLİNDEN DÖKÜLENLERDİR”

Ben altını çizerek ifade ediyorum: Turpun büyüğü Trump'ın dilinden dökülenlerdir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

“KOSKOCA GENERALLERE, ANLI ŞANLI ORDUMUZA KARŞI 3 ÇOCUK ANNESİ BİR KADIN DARBE YAPMIŞ”.

 YENİ YOL GRUBU ADINA SEMA SİLKİN ÜN (Denizli) - Değerli milletvekilleri, ben bugün canımızı yakan bir kaybımızı, buradan, bu kürsüden anmak istiyorum. Evet, 3 Nisan gecesi bayramın son gecesiydi. Sizler çocuklarınıza sarılmış uyumuşken, kızlarınızla, evlatlarınızla beraberken 15 yaşında epilepsi hastası küçük bir kız çocuğundan, Sümeyra Gelir'den haberdar olduk hep beraber. Ağır hastalığının altında ezilen bu küçük kızın tek yükü bu da değildi, kendisinden küçük 2 kardeşine annelik yapmak zorundaydı çünkü anneleri Melek Gelir hapishanedeydi. Neden? KHK'yle kapatılmış bir dershanede öğretmenlik yaptığı için. Anlaşılan bu 3 çocuklu öğretmen anne darbe yapmış. Demek ki bu öğretmen anne o zaman 5 yaşında olan Sümeyra'sını kucağına alıp tankın üzerine çıkmış. Koskoca generallere, anlı şanlı ordumuza karşı 3 çocuk annesi bir kadın darbe yapmış. Öyle ya, bu anne öyle büyük bir darbe suçu işlemiş ki çocuklarının olduğu şehirdeki hapishaneye nakil talebi dahi reddedilmiş. Bunu hangi dilde söylerseniz söyleyin, cevabını vicdan dili verir ama bizim çağrılarımız, maalesef, yöneticilerin vicdanını hep teğet geçiyor ve iş geliyor, geliyor, bütün yükü Sümeyra'nın, bu küçük kızın omuzlarına yüklüyor. Aklı tutulanlar, vicdanı kuruyanlar yüzünden 15 yaşındaki bir kız bir bayram gecesi bayram kıyafetinden çıkıp kefenini giyiyor. Taşımamız gereken bu sorumluluk tam olarak budur arkadaşlar, bayramlığı kefen yaptıran o acıdır.

Sümeyra ve ailesinin durumunda olanlar için yeniden yargılama yolu açılsın çağrımı yapıyor, Genel Kurulu vicdana davet ediyorum. (YENİ YOL, DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

“AMA AK PARTİ GRUBU YOK. (CHP SIRALARINDAN ALKIŞLAR) YANİ, BU KADAR BİR CİDDİYETSİZLİK OLUR MU”?

CHP GRUBU ADINA GÜRSEL EROL (Elâzığ) - Çok önemli bir kanun teklifini konuşuyoruz, görüşüyoruz, bizden sonraki nesilleri de ilgilendiren bir kanun teklifi. Bakıyorum, Komisyon burada mı? Burada. Komisyon Başkanımız, ilgili Bakan Yardımcımız, İklim Değişikliği Başkanımız, siz Sayın Başkanımız, Divan yerinde. YENİ YOL Partisi Grubu burada, İYİ Parti Grubu burada, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu burada, DEM PARTİ Grubu burada, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu burada ama AK PARTİ Grubu yok. (CHP sıralarından alkışlar) Yani, bu kadar bir ciddiyetsizlik olur mu?

ŞİMDİ, SOLDAN SAĞA SAYIYORUM: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, BİR DE ARKADA ARKADAŞ VAR 15.

GÜRSEL EROL (Devamla) - Soldan sağa da sayayım: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15.

GÜRSEL EROL (Devamla) - Sayın Başkanım, iktidar partisinin getirdiği bir kanun teklifi görüşülürken o iktidar partisinin milletvekilleri bu Genel Kurul salonunda olmaz mı, bu salonda olmaz mı? (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Yani bu Meclisi niye itibarsız hâle getirip de kendi getirdiğiniz kanun teklifine bile sahip çıkma gereği duymadan odalarınızda veya başka yerlerde oturursunuz? Bu Meclisin görevi ne?

GÜRSEL EROL (Devamla) -  Bu Meclisin görevi kanun yapmak. Aleyhte, lehte herkes düşüncesini burada paylaşır. Bir kanun teklifi gelmiştir ve bu kanun teklifi Komisyonda konuşulurken...

(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

GÜRSEL EROL (Devamla) - Sayın milletvekilleri, azıcık bir grupsunuz, bari müdahale etmeyin, dinleyin. (CHP sıralarından alkışlar)

Bu kanun teklifi Komisyonda görüşülürken, bakın, biz ilgili Komisyon Başkanımız, ilgili Bakan Yardımcımız, İklim Değişikliği Başkanımız, CHP Komisyon üyeleri olarak bir araya geldik, değerlendirme yaptık, eklemeler yaptık, çıkarmalar yaptık, Genel Kurulda görüşülmesi gereken maddeler üzerinde anlaştık diğer ilgili bakanlıkların da katkısı olduğu için ama bunun konuşulacağı ve şekil verileceği, kanunlaştırılacağı yer neresi? Genel Kurul ama Genel Kurulda bakıyorsunuz, milletvekilleri, AK PARTİ Grubu yalnızca oy vermeye geliyor. Neye oy verdiğini de bilmiyor. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

“YEDİ DAKİKA KIRK İKİ SANİYEM VAR, KONUŞMA YAPMAK YERİNE AK PARTİ GRUBUNU PROTESTO ETMEK…

Sayın Başkanım, onun için, yedi dakika kırk iki saniyem var, konuşma yapmak yerine AK PARTİ grubunu protesto etmek, kendi getirdikleri kanun teklifine sahip çıkmak için, burada bulunmadıklarından dolayı sessiz bir şekilde bekleyeceğimi ifade etmek isterim. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar, sıra kapaklarına vurmalar)

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *