Başörtü yasağı üzerinden Türkiye’de en fazla mağduriyet ve tartışma yaratılan alan üniversitelerdir. Ülkemizde başörtülü öğrenciler bir dönem üniversitelere giremediler. Yasakların uygulandığı en yoğun dönem ise 1990’ların ikinci yarısında 28 Şubat sürecinde oldu. Sağ siyasi düşüncede olan AK Parti'nin iktidara gelmesi bile yasağı bir anda kaldırmak için yeterli olmadı. Yasak kalkmadığı gibi 2007 yılında AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül’ün eşinin başörtülü olması, askerler tarafından ‘e-muhtıra’ olarak bilinen 27 Nisan bildirisinin yayınlamasının başlıca nedenleri arasındaydı. AK Parti, başörtü yasağını kaldıran genelgeyi iktidarının 11. yılında yayınladı.
Problemin kaynağı
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk anayasasında resmi olarak bir başörtüsü yasağı yer almamaktaydı. Fakat resmi kurumlarda çalışanlar arasında başörtülü kişiler de bulunmuyordu. Başörtüsü konusunun Türkiye’de tartışılmaya başlanması, 1960’lı yılların ilk yarısında başörtülü üniversite öğrencisi sayısındaki artışla gerçekleşti.
Başörtüsü yasağında yaşanan 2 ana kırılma noktası bulunmaktadır. Bunlar;
- 1980 askeri darbesi
- 28 Şubat süreci (1997 senesinde askeri siyasete dolaylı yoldan müdahalesi)
1. 12 Eylül 1980 askeri darbesi
1980 askeri darbesi sonrasında çıkarılan ve neredeyse 31 yıl boyunca yürürlükte kalan ‘Kamuda Kılık Kıyafet Yönetmeliği’ sebebiyle kadınlar kamu kurumlarında başörtüleriyle çalışamadılar.
Milli Güvenlik Konseyi’nin oluşturduğu Bakanlar Kurulu tarafından ‘Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık Kıyafetine Dair Yönetmelik’in 5. maddesine göre; kamuda çalışmakta olan kadınların başlarının daima açık olması gerekmekteydi. O yıl; hem Milli Eğitim Bakanlığı, hem de Yüksek Öğretim Kurulu benzer nitelikte bir genelge yayınladı.
2. 28 Şubat süreci
28 Şubat sürecinde asker siyasete dolaylı yoldan müdahalede bulunmuştu. Nitekim, bu dönem kamuda başörtü yasağını zirveyi gördüğü dönemdi. 1997 senesinde gerçekleştirilen Milli Güvenlik Kurulu toplantısında ‘irtica’ öncelikli tehdit olarak değerlendirildi. İrtica ile mücadele için yapılması gerekenler 18 maddede tanımlandı. Oluşturan içerik aslında tavsiye niteliğinde olacaktı fakat uygulamaya kondu. Listede en etkin olarak uygulanan madde ise başörtülülere karşı kamuda yaptırımlar içeren olanıydı.
Başörtü yasağı, dönemin İstanbul Üniversitesi Rektörü’nün başörtüsünü yasaklayan 23 Şubat 1998 tarihli genelgesi ile başladı. O tarihlerde üniversitelerde okumakta olan başörtülü öğrenci sayısı binleri bulmaktaydı. Başörtülü bu öğrenciler, üniversitelerine geldiklerinde karşılarında güvenlik ekiplerini buldular. Sonrasında ise ‘ikna odalarında’ başlarını açmaları için zor kullanıldı. Açmayanların hakkında ise dava oluşturuldu. Öğrenciler iki tercih yapabilmekteydiler. Ya başlarını açacak ve üniversite öğrenimlerine devam edeceklerdi; ya da açmayarak eğitim hayatlarını noktalayacaklardı. Bu öğrencilerin bazıları evlerine döndü. Bazıları istemeyerek de olsa başlarını açtı ya da peruk, bere v.s. yöntemler kullanarak eğitimlerine devam ettiler. Maddi imkanları bulunan yurt dışına çıkanlar da oldu.
Meclis’te ilk başörtü denemesi
Refah Partisi, 28 Şubat döneminde asker müdahalesiyle iktidardan uzaklaştırılmıştır. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nce “İrticai faaliyetlerin odağı olmak” suçundan kapatılmıştır. Bu kapatılma kararının ardından yapı, yoluna Fazilet Partisi olarak devam etmiştir. 1999 yılında gerçekleştirilen seçimde ilk başörtülü milletvekili Fazilet Partisi’nden Meclis’e girdi. Milletvekili Merve Kavakçı’nın TBMM’de yer alması bir başörtü krizini daha doğuracaktı. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Kavakçı’nın Meclis’e başörtülü gelmesini devlete meydan okuma olarak değerlendirdi. Engel olunmasını istemesinin ardından, Kavakçı yeminini edemedi. ABD vatandaşlığını Türk makamlarına bildirmeyen Kavakçı vatandaşlıktan alıkonuldu.
Başörtüsü yasağının kalkışı
AK Parti’nin 2002 yılında iktidara gelişi başörtüsü yasağının kalkmasını sağlamadı. Yasak halen Türkiye için hassas bir konuydu. Bazı yumuşamalara yer verilse de, yasal düzenleme gerçekleştirilmedi. Yüksek Mahkemelerin aldığı kararlar da, yasağın kaldırılması önündeki engeldi. 2007 yılında YÖK Başkanlığı’nda yaşanan değişim üniversitelere başörtülü öğrencilerin girebilmesinin önünü açmıştı. Rektörlüklere YÖK Başkanı tarafından gönderilen talimatla yasak uygulama aşamasında kaldı.
Demokratikleşme paketi
Başörtüsü yasağının kamu personeli için kaldırılması Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 Ekim 2013’te açıkladığı demokratikleşme paketi ile gerçekleşti. ‘Kılık Kıyafet Yönetmeliği’nin 5. maddesi değiştirildi ve kısıtlayıcı hükümler kaldırıldı.
Bu düzenleme içerisinde askerler, emniyet mensupları, hakimler ve savcılar yer almadı. Avukatların barolar tarafından belirlenen kurallar çerçevesinde başörtüsü takamayacaklarına dair uygulamalar ise mahkeme kararları sonrasında aşıldı.
Meclis’te çözüm
Sorunun Meclis tarafındaki çözümü kamudaki başörtüsü yasağının kaldırılmasından kısa bir süre sonra meydana geldi. Hac’dan dönen 4 AK Parti milletvekili başörtülerini çıkarmayacaklarını açıkladılar. Ve 31 Ekim 2013 tarihindeki Meclis Genel Kurulu çalışmalarına başörtülü olarak katılım sağladılar. Oturumda herhangi bir gerginlik yaşanmadı. O gün oturuma başörtülü olarak katılan isimler şunlardı: Ak Parti Konya Milletvekili Gülay Samancı, Denizli Milletvekili Nurcan Dalbudak, Kahramanmaraş Milletvekili Sevde Bayazıt Kaçar ve Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey.
Kemal Kılıçdaroğlu’ndan başörtü açıklaması
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, birçok defa helalleşme vurgusu yapmıştı. Helalleşme çabalarının son örneği olarak ise başörtüsü konusunu gündeme getirdi.
Kılıçdaroğlu "Bazı şeyler yürek ister, o yürek benim yol arkadaşlarımda var!" notuyla paylaştığı videoda bazı mesajlar verdi. “Halkımız birbirine düşürülmekten yorgun düştü. Kutuplaştırdılar, ayrıştırdılar, kamplaştırdılar. Adeta düşmanlaştırdılar. Oysa, devlet yaraları kapatacak ki, millet olarak dünya ile rekabete odaklanalım, büyüyelim, gelişelim.” diyen Kılıçdaroğlu bu yaralardan biri olarak da başörtüsü mevzusunu gösterdi.
Başörtü konusunda, “Burada bizim de yanlışlarımız oldu geçmişte. Ama değişmeyi, öğrenmeyi bildik. Şimdi bir sonraki aşamaya geçme zamanı. Bu meseleyi toplum olarak aşma, geride bırakma zamanı. Konuyu, devlet ciddiyetiyle çözme ve siyasetçilerin iki dudağı arasından çıkarma zamanı. Evrensel hukuk ilkeleriyle uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınlara giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız.” diyerek artık konunun tamamen çözüme kavuşturulacağını belirtti.
Kapak Fotoğrafı: 2002 yılında, polis tarafından Kadıköy İmam Hatip Lisesi'ne girişi engellenen başörtülü öğrenciler.