Yıllar yıllar önce… Tam tarih vermek gerekirse; takvimler 10 Mart 2009’u gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı dönemi; Elbistan’da bir mitingde konuşuyor.
Tabii o zamanlar Devlet Bahçeli yanında saf tutmuyor, bu yüzden hedef tahtasında.
Erdoğan ana muhalefet lideri Deniz Baykal ve MHP lideri Devlet Bahçeli’ye ruh ikizi ithamında bulunuyor ve kriz sebebiyle enflasyon’un 11’e yükselmesine bu ikilinin sevindiğini söylüyor.
Erdoğan’ın ekonomik sıkıntıları nispeten kabul ettiği bu mitingle ilgili değinmek istediğim kısım dönemin başbakanının okuduğu Aşık Mahsuni dörtlüğü:
“Milletin sırtından doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi? Söylemesem mi?”
Aradan yıllar geçiyor (2019) ve halk kuru soğana muhtaç kalıyordu.
‘Cehape dönemindeki tüp, şeker, yağ kuyruklarını bilmezsiniz’ diyen Ak Parti döneminde gerçekleşiyordu üstelik bu durum. (Bahsedilen tüp kuyruklarının CHP döneminde değil Ecevit döneminde; 1977 yılında gerçekleşen Kıbrıs çıkarması sonrasında uygulanan ambargo sebebiyle olduğunu da belirtelim.)
10 yıl sonra yine başa bela olan enflasyonla mücadele için Cumhurbaşkanı Erdoğan tanzim satış çözümünü bulmuştu.
Hükümetin gıda fiyatlarının düşmesi için devreye soktuğu bu hizmet İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri aracılığıyla halka sunulmuştu.
Kimisi “gıda terörüne çözüm bulundu” derken kimisi de “seçim yatırımı” olarak değerlendiriyordu bu durumu.
Bu hizmet halka sunulurken yerel seçimlere yalnızca bir ay kalmıştı. (2019 Şubat ayı) Halk durumdan etkilenmiş olacak ki, 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri’nde İstanbul da, Ankara da; AK Parti’den CHP’ye geçmişti.
Şimdi yine bir yerel seçim arifesindeyiz. AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Murat Kurum’un vaadini Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, “Toplanın gençler, müjde gibi müjde var, bayılacaksınız!” diyerek duyurdu.
Böyle bir söylem karşısında normalde hepinizin beklentisi ‘24 ay taksitle ev ya da araba’ olmalıydı değil mi?
Ancak 2024 yılında AK Parti’nin vaadi 7 gün 24 saat açık olacak mekanlarda verilecek ‘sıcak çorba’.
Yorum yapmak çok zor biliyoruz, kelimeler kifayetsiz kalabilir. Ama ‘Sadece çorba mı?’ demeyin! Hep mercimek çorbası olmayacak; domates, yayla, tavuk suyu gibi çeşitleri de yapılacakmış. Daha ne olsun…
Ülkenin her geçen gün nasıl geriye gittiğini anlatmaya verilerin yetmeyeceğini düşünüyorum ve George Orwell’ın 1984 eserinden bir kesit paylaşmak istiyorum…
“Söylenenlere bakılırsa, çikolata tayınını haftada yirmi grama çıkardığı için Büyük Birader’e minnet gösterileri dahi yapılmıştı. Winston, elinde olmadan daha dün çikolata tayınının haftada yirmi grama düşürüleceğini açıklanmamış mıydı diye geçirdi aklından. Nasıl oluyordu da, üzerinden daha yirmi dört saat geçmeden kabullenebiliyorlardı bunu? Evet, kabulleniyorlardı işte. Parsons hayvanca bir aptallıkla kolayca kabulleniyordu. Yan masadaki, gözleri görmeyen yaratık, bağnazlıkla, körü körüne kabulleniyordu. Çikolata tayınının daha geçen hafta otuz gram olduğunu ileri sürecek herkesi ortaya çıkarıp ihbar edecek ve buharlaştıracak kadar gözü dönmüştü. Peki belleğini yitirmeyen bir tek kendisi mi kalmıştı?”
