Ünlü menajer Ayşe Barım, Gezi Parkı protestolarına katılan oyuncuları stratejik bir biçimde yönlendirdiği iddiasıyla 50 gün önce tutuklanarak cezaevine gönderildi. Barım’ın, cezaevindeki yaşamı boyunca tasavvuf felsefesine ilgi duyduğu belirtiliyor. Bu süreçte içsel bir yolculuğa çıktığı ve daha derin maneviyat arayışında olduğu ifade ediliyor.
Cezaevindeki Değişim Süreci
İddialara göre, Barım cezaevindeyken ruhsal ve manevi bir dönüşüm sürecine girmiştir. Bu dönüşüm, onun cezaevindeki günlerini daha anlamlı hale getirdiği düşünülüyor. Öncelikle, Barım’ın ruhsal dinlenmeye ve kendini keşfetmeye yönelik bir çaba içinde olduğu gözlemleniyor. Cezaevindeki yaşam, onun için sadece bir hayatı sürdürme değil, aynı zamanda manevi açıdan da zenginleşme fırsatı sunmuş gibi. Bu süreçte, tasavvufun derinliklerine inerek, insani değerler üzerine düşünmeye yöneldiği kaydediliyor. Bahsedilen değişim, onun karakterinde de bir dönüşüm yaratmış olabilir, bu durum hayranları ve takipçileri tarafından merakla izleniyor.
Tasavvuf ile İlgisi ve Okuşları
Mücadelesiyle tanınan Barım’ın bu dönemde tasavvufa ilgi göstermesi, birçok kişi için şaşırtıcı bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Alınan bilgilere göre, cezaevi yönetiminden seccade talep ettiği ve günlerini Mevlana Celaleddin Rumi başta olmak üzere tasavvuf eserleri okuyarak geçirdiği ifade ediliyor. Bu tür okumalar, onun ruhsal bir derinlik kazanmaya çalıştığını gösteriyor. Mevlana’nın eserleri, insanın kendini bulması ve manevi huzur arayışı üzerine derin anlamlar içeriyor ve Barım’ın da bu eserlerden ilham alarak kendi hayatında yeni bir bakış açısı geliştirmeye çalıştığı belirtiliyor. Tasavvuf, bireyin içsel yolculuğunu ön plana çıkararak ona özgün bir perspektif kazandırıyor ve bu dönemde Barım’ın böyle bir yönelimi olduğu iddiaları, onun değişen düşünce yapısını da gözler önüne seriyor.
