Oyuncu Levent Üzümcü, Halk TV'de Sorel Dağıstanlı'nın Parantez programında Menajer Barım hakkında 12 sene önceki Gezi direnişine dair soruşturma başlatılmasına ve bazı oyuncuların ifadeye çağrılmasına tepki gösterdi. Üzümcü, bu duruma ilişkin düşüncelerini paylaştı.
"Hayatımda bir kere bile birlikte çalışmadığımız birisini savunmak zorunda kalıyoruz" diyen Üzümcü, diziler aracılığıyla halkın uyutulduğunu ve şimdi işlerin değiştiğini ifade etti.
"Bir otel yangınındaki sorumluların peşine giderken ortalığı karıştırıyorlar. Aynı Gezi direnişinin ilk zamanlarında olduğu gibi internet üzerine salmış oldukları çomarlarıyla insanları rahatsız ediyorlar, hedef gösteriyorlar ve diyorlar ki; 'Alın bunları içeri atın. Nasıl olsa bunların hakkını hukukunu kimse savunmaz.'"
Üzümcü, sanatçıların geçmişte de benzer baskılara maruz kaldığını hatırlatarak, “Gezi döneminde Cihangir’de oturan oyuncuların yıllardır takip edildiğini ve bir anda uyuşturucu davalarıyla gündeme getirildiğini gördük. Eğer gerçekten devleti yıkmak gibi bir niyetimiz olsaydı, bizi bu zamana kadar dışarıda bırakırlar mıydı?” diye sordu.
“'Erdoğan, son nefesime kadar bu koltukta oturmak istiyorum' diyor”
Cumhurbaşkanı adaylığını açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında da konuşan Üzümcü, şöyle konuştu:
"Son nefesime kadar hizmet etmek istiyorum ülkeme" diyor. Yani Türkçesi "Son nefesime kadar bu koltukta oturmak istiyorum." Peki bu mümkün mü? Şu anayasal düzende bu mümkün mü? Anayasayı acaba kim yok saymaya çalışıyor?
Bu yapılan haksızlıkların, hukuksuzlukların, cinayetlerin bir yaftası gibi bizi onların üstüne yapıştırmaya çalışıyorlar, onlar görünmesinler diye.
“Biz sizin her zorda kaldığınızda ortaya atacağınız birer mama mıyız?”
Bu ayıptır artık ya! Ya bu nedir kardeşim? Bu nedir? Biz sizin her zorda kaldığınızda ortaya atacağınız birer mama mıyız? Çomarlarınızın önüne atacağınız besin malzemesi miyiz biz? Bu ne büyük terbiyesizliktir ya! Hayatımız var bizim kardeşim, hayatımız! İnsanız biz, insan! Sizin istediğiniz zaman oynayabileceğiniz oyuncaklar değiliz."
“Çaresiz mi kaldınız, mezesiz mi kaldınız?”
Üzümcü, AK Parti iktidarının gündemi bulandırmaya çalıştığını şu sözlerle anlattı:
“Türkiye'de olup bitenlere kör müyüz, sağır mıyız? 14 bin 500 TL veriyorlar emeklilere sesleri çıkmasın diye. Televizyon dizilerine yükleniyorlar. Ne oldu? Aktörlerle işiniz bitti galiba yapımcılar. Onlar ne yapacaklar? Hadi bir iki tanemizi yok saydınız, bir iki tanemizi kendi içinizde öldürdünüz, yok saydınız, televizyona çıkartmıyorsunuz artık...
Şu an Türkiye'de, böyle bir ülkede kimi gözaltına alsalar ne diyebileceksiniz? Kimi tutuklasalar ne diyebileceksiniz? 5 bin tane şahsa para veriyorlar, interneti bulandırıyor onlar. İşte oraya girenlerle bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Yani yahu 80 insan yandı, kömür oldu insanlar birader. Yok mudur acaba bunun bir muhatabı?
Hala suçu gidip oralara buralara atma peşindeler. Yok oteli hemen yıkalım peşindeler. Hadi bakalım imza atın, dördüncü katta başlamadı yangın peşindeler. Aldılar şimdi bunca yıl halkı uyuttukları dizi oyuncularıyla şimdi de yine onların tutuklanmaları, gözaltına alınmaları, yok devleti yıkacaklardı yok şuydu buydu diyerek bu olayı unutturmaya çalışıyorlar. Çaresiz mi kaldınız, mezesiz mi kaldınız? Hayırdır. Bize mi kaldınız gene?
“Sanatı da susturamazlar, insanları da susturamazlar”
Üzümcü son olarak, "İzmir'de Şehir Tiyatrosu'nda Arthur Miller'ın ünlü eseri Cadı Kazanı'nı yapacağım. Bu cadı avını anlatacağım ben insanlara. Sanatı da susturamazlar, insanları da susturamazlar. Yeter artık. Bu nedir ya? Çocuk oyuncağı mı bu? Ömrümüz var bizim, ömrümüz! Benim iki tane evladım var. İkisi de burada okuyorlar. İnsan kendi evini yakar mı? Deli miyim ben? Ne demek devleti yıkmak, yok düzeni değiştirmeye çalışmak falan? Demokratik hakkın değil midir senin yollarda yürümek, itiraz etmek yapılan haksızlıklara, hukuksuzluklara? Ben de filemi dolduramıyorum. Ben de kiramı veremiyorum" dedi.