CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'nden çağrı yaptı.
"Ülkemin İş İnsanlarına, Akademisyenlerine, Medya Mensuplarına, Bürokratlarına, Sanatçılarına, Sivil Toplum Erbabına, Demokratik ve Müreffeh Türkiye Sevdalılarına Sesleniyorum" notuyla paylaştığı çağrıda "Birlikte ses verelim ki bu çarpık düzen, bu talan, bu yağma bir an önce sona ersin. Ülke hepimizin, sorumluluk hepimizin" dedi.
İmamoğlu'nun X hesabından yapılan paylaşım şöyle:
"Ülkemin iş insanlarına, Akademisyenlerine, Medya Mensuplarına, Bürokratlarına, Sanatçılarına, Sivil Toplum Erbabına, Demokratik ve Müreffeh Türkiye Sevdalılarına Sesleniyorum
19 Mart darbesiyle ülkemizin içine düşürüldüğü halin hepinizi üzdüğünü, endişelendirdiğini, yorduğunu biliyorum. Memleketimizin zaten parlak olmayan ekonomisi artık daha kırılgan, uzun süredir güvensiz olan yatırım ortamı artık daha riskli. 2016'dan beridir susturulmaya çalışılan üniversitelerimiz, hapisle, ağır para cezalarıyla tehdit edilen medya dünyamız artık daha az özgür. Sarayın arka bahçesine çevirmek istediği bürokrasimiz daha çok gözetim altında. Sanat camiası ve sivil toplum dünyasından tam biat isteniyor.
Şundan eminim: 19 Mart darbesini savuşturmakta, bu iktidarı göndermekte geciktiğimiz her geçen gün daha kötüsü olacak. Dün sabah büyük bir üzüntüyle şahit olduğumuz gibi İBB bürokrasisinin, iktidarın tekerine çomak sokan isimleri, yakın çalışma arkadaşlarım, onların eşleri yine sabah karanlığında çocuklarının yanından, evlerinden alındılar. İstanbul daha dört gün önce depremle sarsılmışken, Türkiye'nin kalbi bu aziz şehri depreme hazırlamakla meşgul olması gereken hükümet İBB'yi çalışamaz hale getirmenin peşine düştü.
Sevgili Vatandaşlarım,
Bunlar iktidarda kaldıkça her şey daha kötü olacak. Ekonomi bugün dünden kırılgan. Yarın bugünden de kırılgan olacak. Yatırım ortamı iyileşmek bir tarafa, kimsenin serveti, dedesinden babasından devraldığı malı mülkü, kendi emeğiyle kurup büyüttüğü işi, şirketi hatta diploması güvende olmayacak. Üniversiteler, medya bugün dünden daha az özgür. Yarın bugünden daha az özgür olacak. iktidar aleyhine kimse konuşmasın, kimse yazmasın istenecek. Konuşmak, yazmak isteyenler ya hapsedilecek ya da hapis veya ceza korkusuyla susturulacak. Üniversiteler beton binalardan, gazeteler ve televizyonlar iktidara yakın duranlardan ibaret olacak. Bürokrasi yarın bugünden liyakatsiz olacak. Saraya daha fazla sadakat bürokraside tutunabilmenin tek ölçüsü olacak. Sanat ve sivil toplum dünyası etrafındaki kuşatma daha da büyüyecek. İtaat etmeyen rahat etmeyecek.
Aziz milletim,
Benim demokratik ve müreffeh Türkiye sevdalısı vatandaşlarım, Bu söylediklerimden ne kadar eminsem şundan da o kadar eminim: 19 Mart darbesini de bu karanlık günleri de savuşturacağız. Allah'ın izniyle bu iktidarı göndereceğiz. Ama tez, ama geç. En geç ilk seçimde... Milletin 19 Mart darbesine karşı ülkenin dört bir yanında verdiği tepki, vatandaşlarımın ülkelerinin, çocuklarının geleceğine sahip çıkmak için miting meydanlarını doldurması, 15,5 milyon seçmenin sandıklara koşarak cumhurbaşkanı adayına sahip çıkması, hepsi birden tek bir şeyi gösteriyor: Bu iktidardan kurtulmak artık sadece zaman meselesi. Ülkenin ekonomisini ve yatırım ortamını yeniden düzeltmek, memleketin üniversitelerini, medyasını ve sanat dünyasını özgürleştirmek, bürokrasisini iktidara değil devlete sadık kılmak artık sadece zaman meselesi.
Türkiye'nin bugün içine düşürüldüğü karanlıktan çıkmasını çabuklaştırmak isteyenler, İş İnsanları, Akademisyenler, Medya Mensupları, Bürokratlar, Sanatçılar, Sivil Toplum Erbabı,
Herkese sesleniyorum.
Hepimize iş düşüyor, sorumluluk hepimizin.
Gelin hep beraber bu işi daha çabuk kılalım.
Gelin bir an önce ülkenin ekonomisini rayına sokalım.
Gelin bir an önce herkesi malından, mülkünden emin kılalım.
Gelin bir an önce üniversitelerimizi, medyamızı özgürleştirelim.
Gelin bir an önce sanatı, sivil toplumu itaate zorlanmaktan kurtaralım.
Gelin bu güzel ülkenin müreffeh, özgür ve demokratik olması için birlikte çalışalım.
Gelin birlikte ses verelim.
Birlikte ses verelim ki sabahın kör karanlığında kimse polis baskınlarıyla çocuklarından ayrı düşürülmesin.
Birlikte ses verelim ki bütün devlet kurumları İstanbul'u depreme hazırlamakla meşgul olsun.
Birlikte ses verelim ki bu çarpık düzen, bu talan, bu yağma bir an önce sona ersin.
Ülke hepimizin, sorumluluk hepimizin."