“Bu ceza O'nu 5 misline çıkarır”
Yargıtay’ın CHP İstanbul İl Bakanı Canan Kaftancıoğlu ile ilgili kararı, dün tam deyimiyle bomba etkisi yarattı. Kararla Kaftancıoğlu’nun, toplumda infial yaratmak, kin ve düşmanlığı tahrik, Cumhurbaşkanına hakaret gibi suçların toplamından 4 yıl 11 ay süreyle hapsi isteniyordu.
Karar sonrası ben de hukukçuları, siyaset kulislerini yoklamaya başladım. TBMM eski başkanı AKP’li Bülent Arınç’ı da aradım, görüşünü sordum:
-Efendim bu kararı siyasi kimliğinizin ötesinde avukat olarak yorumlamanızı rica etsem ne dersiniz?
ARINÇ: Nursun hanım, eski tanışıklığımıza binaen size bir değerlendirme yapmak isterdim ama bu konu üzerinde kapsamlı bir tweet hazırlıyorum, beni mazur görün.
Arınç böyle dediği için epeyce bir süre tweetini bekledim ama saatler geçti, konuyu değerlendiren bir tweetine rastlayamadım. Anlaşılıyor ki tweetten vazgeçmiş ama bu sabah bana önceki bir röportajından alıntıları göndermiş, sağolsun. Direkt konuyla ilgili olduğu için özetleyerek paylaşmak istiyorum.
—Canan Kaftancıoğlu’nu sevmezsiniz ama…
Canan Kaftancıoğlu sevmediğimiz birisi olabilir, hatta ben biliyorum ki kendi partisi içinde de tartışılan bir hanımefendidir ve İstanbul secimlerinde CHP başarısız olsaydı, ilk gideceklerden biri de oydu. Ama seçimi kazandı, kahraman haline getirdiler, şimdi yerini biraz daha sağlamlaştırmış görünüyor. Attığı twitlerin mesajların hiçbirisini paylaşmıyorum. Ama ifade özgürlüğüne giriyorsa ben buna tahammül etmek zorundayım.
—yıllar sonra açılan davalar—
Savcılarımızın bir soruşturma yaparken takip edecekleri bir yol var, biz buna soruşturma evresi diyoruz, kişi o zaman sürecinde şüphelidir. Ne zaman iddianamesini hazırlanır, kovuşturma yapılır o kişi sanık haline gelir. Şimdi Kaftancıoğlu hakkında diyelim ki yıllar evvel böyle bir soruşturma başlatıldı. (Bu tweetler ile) geçmiş tarihlerde toplumda bir kaos meydana getirmek, infial meydana getirmek, devletin kurumlarına hakaret etmek tutumu olduysa neden yıllar geçtikten sonra bu yapılıyor? Toplumda infial olmuş mu? Yani biz açık ve yakın tehlikeye bakarız.
—savcılar maharet gösterecekse—
Bu kadın, gerçi biz hanımefendi demeyi tercih ediyoruz da…Bu kadın, yani küçültmek amacıyla değil sayın Canan Kaftancıoğlu, onlar kadınlığı bireysel kimlik olarak gördükleri için benim de çok ağzım alışmadı ama bayanı da arzu etmezler…
Bu kadın siyasetçi Canan Kaftancıoğlu hanımefendi, kesinlikle başka bir maksat söylemiyorum, bunları konuştuğu tarihte nasıl bir tehlike meydana gelmiş? Nasıl bir suç meydana gelmiş? Herhangi bir suç duyurusu olmuş mu? Yazılan çizilenlerle beraber toplumda bir kutuplaşma olmuş mu? Olduysa niye o zaman değil? Geçmişe yönelik konuşmalar sebebiyle bugün savcılarımız hamaratlık gösterecekse bu işlerin altından binlerce insanı kurtaramazsınız. O zamanlar çok normal görülen, hakkında hiçbir şey yapılmayan bir mesele daha sonra belki siyasetin geldiği süreç itibarıyla, husumet sebebiyle, toplumsal bütünlüğün bozulduğu zamanlarda mı bu düşünülüyor? Herkes birbirini ihbar etmeye başlarsa, geriye dönük bir takım mesajlara bakılacak olursa, ben kendimden eminim ne yaparlarsa yapsınlar da ama bu cenderenin içinden kimseyi kurtarmak mümkün olmaz.
—zorlama dava——
Savcılar hemen iddianame yoluna gitmemeli, kanunlar gösteriyor (sanığın) lehinde olana da bakacak, aleyhinde olana da bakacak, bu sözler bir infial meydana getirmiş mi? Bilirkişiye müracaat edecek, bunun toplumda nasıl bir karşılık bulduğuna bakacak. Öyle sözler vardır ki ertesi gün unutulur. Öyle sözler vardır ki okursun -ulan gene saçmalamış- dersin… Nedir burada sizi zorlayan şey? Mahkeme başkanına da bunu sormak gerekir.
Bence yıllar sonra bu davanın açılması bir zorlamadır. Bununla verilecek kararlar da yanlış kararlar olabilir. Adaletin bugün Türkiye de geldiği noktada sıkıntı var, Türkiyenin yurtdışındaki itibarına da çok eksi yazar.
—Erdoğan’ın başına gelen—-
Recep Tayyip Erdoğan benim 1978 den beri dostum, aynı çileyi beraber çekmiş, aynı yağmurda ıslanmışlardan birisiyim. Cezaevine girdi çıktı partiyi kurduk, Ankara Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel kendisini çağırdı. Davet bile yapmadılar, çağırdılar. Rize’deki bir konuşmanın kaseti bulunmuş sorgulama yapacaklarmış. Hukukçuları topladı, ben Hayati Bey, Dengir Bey var, -arkadaşlar savcı böyle bir şey bulmuş- dedi, bu kasetin tarihi ne? 10 sene evvel…1999 da Rahşan affı çıktı hepsi geçersiniz hale geldi. Burada konuşulanların hiçbirisi suç değil.
Bizi 10 kişi toplandık, Tayyip Beyle beraber adliyeye gittik, savcılığa girdi, ama ben çok üzüntülüyüm, Dengir geldi, -niye üzülüyorsun?- Diye sordu, -bunların yine ne yapacağı belli olmaz- dedim. Benin dediğim oldu, Tayyip Bey tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk ediliyor. Biz bunları yaşamışız, adaletin hukukun en büyük mağdurlarından biriyiz. Onsuz (Erdoğan) seçime girdik ve yüzde 34.5 oyla 363 milletvekili çıkardık. Yani millet isterse getiriyor.
Bu ceza Canan Kaftancıoğlu’nu da 5 misline çıkartır. Ekrem İmamoğlu’nun başına gelenlerin onu 5 misli yükselttiği gibi…
Bunları yazdığım sırada Bülent Arınç’a “hala aynı görüşte misiniz?” Diye sordum, “elbette” yanıtını aldım, tweet atmayı ise bugüne bıraktığını öğrenmiş oldum.
Yorum Yazın