İnanç Uysal

İnanç Uysal


Ama siz de!

Ama siz de!

Katillerin, tecavüzcülerin, canilerin siyasi görüşü ve veya herhangi bir şeye gerecek bir inançlarının olmasını beklemek, fiillerini o açılardan değerlendirmeye kalkmak ancak bizim kadar bölünmeye müsait toplumlarda olur. 

Şiddetin bahsettiğiniz kimliklerle de muhakkak ilişkisini kurmak mümkündür ancak bu ilişkiler üzerinden attığınız her adım diğer tarafın masumiyet karinesi gibi çalışır. Birbirinden nefret eden yığınlar yaratmayı başarmış bir ülkede yaşıyoruz. Ne garip hayatımız, varlığımızı, en basit insani ihtiyaçlarımızı birilerinin eline bırakmayı kabul etmek bize yetmemiş içimizdeki hainleri, katilleri, tecavüzcüleri bile karşı tarafın kimliği üzerinden kodluyoruz. 

Son bir haftada 3 olay yaşadık. 3 olayın failleri de bu coğrafya da farklı kimliklerde yaşıyorlar. Olayın birinde bir kız çocuğu, diğerinde bir kız bebek ve birinde de iki çocuk annesi bir başka öldürüldü. Aynı anda 3 üne de aynı tepkiyi veremeyen hiç kimse ise başlangıç olarak insan olma özellikleri taşımıyor demektir. 

Üzerlerinde bir değerlendirme yapmak, tek tek olayları yeniden gündeme getirmek istemiyorum. Kanım donuyor zira yazarken de hatırlarken de. Ama nedense o çocukların ve o insanların acıları üzerinden siyasi görüşlerini tahkim etmeye kalkan trollerin esiri durumunda Türkiye. 

Ortadan ikiye bölünmüş bir toplum var. Makul kaybolmuş, bir yerlerden her kendisini göstermeye çalıştığında kafası eziliyor. Makul değersiz, çünkü makul herhangi bir tarafın amaçlarına hizmet etmiyor ne yazık ki. 

Makulü gündeminize aldığınızda sizi renksiz ve tarafsız olmakla suçluyor kalabalıklar. Oysa yanlışa yanlış diyebilmek, kim yaparsa yapsın bunu söyleyebilmek en cesur şekilde belirlenmiş taraftır. Suçun ideolojisi de dini de ırkı da olmaz. Tecavüz ve cinayet kim yaparsa yapsın, kime yapılırsa yapılsın, dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi sosyolojide yaşarsanız yaşayın suçtur. 

Asıl tehlike de bu suçların kim tarafından işlendiği üzerinden yapılan değerlendirmelerdir. Ahlak sorunları olduğu konusunda şüphe etmemiz gerekenler bu suçlar üzerinden birbirlerine saldırıp, kendi taraflarından gibi gördükleri hakkında konuşmamayı tercih edenlerdir. Asıl suçlular da bu iklimin oluşmasına bu şekilde destek verenlerdir. 

‘Ama siz de’ diye başlayan cümlelerle kötünün daha kötüsünü ifşa ederek kötüye kalkan olan kafalar işte o içinde yaşadığımız cehennem ateşinde odun atanlardan başkaları değildir. 

Acıları ve kötülükleri yarıştırarak birbirlerine galip geldikleri şeklindeki hisleri aslında hırslarına tarafından beslenen kalabalıkların birbirlerine olan bu düşmanlıklarının nasıl beslendiğine ve aslında son tahlilde kimin işine yaradığına bakma vakitleri çoktan geldi. 

Kalabalıklar iki taraf arasında seçim yapacakları zaman da, aynı çapsızlığın esiri olmaktan doğal olarak kurtulamıyor elbette. Kendilerine bir şekilde bir yerde hitap eden bir dogma veriliyor ilk günden beri. Bu dogmanın da dinsel olması gerekmiyor. Bilimin olmadığı yerde her öğreti bir dogma, bir kalıp yargı olarak sonsuza dek varlığını sürdürebiliyor. 

Cemil Meriç’in ifadesi ile kalabalıklar düşünmüyor maruz kalıyorlar. Zamanla maruz kaldıkları şeye iman seviyesinde bağlanıyorlar. O şeyin temsilcilerini ise tartışılmaz olarak görüyorlar. Her iki taraf açısından da kutsallar tarafından beslenen bu inanç seviyesine çıkmış ideolojiler son derece kutsal ve kullanışlı hale geliyor.

Son zamanlarda yaşadığımız bu şiddet olaylarını bir inanç ya da bir güvenlik meselesi olarak algılamak, bir daha geri dönemeyeceğimiz bir uçuruma doğru sürüklüyor bizi. Cehaletin bu denli kutsandığı, her önüne gelene verilen diplomalarla eğitim düzeyimizin arttığını zannedenler de olabilir. Ama benim kastettiğim cehaletin o diplomalarla ortadan kalkmayacağını hepimiz biliyoruz. 

Özetle konular üzerinde haber yapan birçok başarılı gazeteci arkadaşımız var. Onlar bile bulundukları medya organının bakış açısı ile haberler arasında seçim yapmak zorunda kalıyor ama en azından biz onlardan olup biteni öğrenebiliyoruz. Ben zaten bu olayların kriminal olarak değerlendirmesini yapacak yetkinliğe sahip değilim. Ama bu yaşadığımız cehennemden sorumlu olma ihtimali olan hiç kimseyi diğerinden ayırmadan eleştirme hakkına sahibim. 

Özgürlükler konusunda her seferinde itiraz ettiğim siyasi iktidara da bir ricam var. Kendi tarafınızda yer alanlar da dahil bütün trollere uygulayacağınız bir yasaya bu sefer ben de destek vereceğim. Ama orada görmemiz gereken bütün isimleri görmek şartı ile.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar