Bu hafta büyük bir sıcak hava dalgasının Amerika Birleşik Devletleri'nin doğusunun çoğunu vurması bekleniyor. Vatandaşlarının bu durumu en az zararla atlatabilmesi için Amerika bir dizi uyarı mesajı yayınladı. Durum gerçekten çok ciddi. Yurt genelinde biz de aşırı sıcaklara maruz kalırken acaba bizler için bir uyarı yapıldı mı, bir eylem planı var mı diye araştırma gereği hissettim, çünkü herhangi bir yayın organında rastlamadım “Ülke genelinde uyarı” yapıldı mesajına. Ha “dışarı çıkmayın, su için” gibi uzman uyarılarına rastlıyoruz haberlerde ama benim kast ettiğim devletin uyarısı. Belki yeterince duyurulmamıştır ama yapıldı ise mutlaka Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün sayfasında vardır diye düşünerek açtım sayfayı. Çünkü tüm sel, yağmur, nem uyarıları orada yer alır, ancak 22 Haziran Cumartesi günü baktığımda, uyarı haritasının yemyeşil olması beni tabi ki rahatlatmadı. Yeşil demek; ”Uyarı yapılmasını gerektiren meteorolojik hadise tahmin edilmemektedir” demek.
O nedenle Amerika’nın kendi vatandaşlarına yaptığı uyarıları üstümüze alınmaktan başka çaremiz yok.
Çünkü,
Her ay kırılan sıcaklık rekorlarının artık insan üzerindeki olumsuz etkileri çok net ortada. Uzmanlar bas bas bağırıyorlar, yüksek sıcaklıklar vücudu aşırı stres altına sokabilir, beyin üzerindeki etkisi var, bilişi bozabilir ve bizi sinirli, dürtüsel ve saldırgan hale getirebilir. Sıcaklık hem ne kadar uyuduğumuzu hem de uykunun ne kadar iyi olduğunu etkileyebilir. Amerika, vatandaşlarının aşırı sıcaklıklardan en az etkilenmeleri için hazırladığı eylem planı çerçevesi içinde birçok noktada uyarıda bulundu. Bölgesel ve kültürel değişiklikler bu önlemlerin her ülkede farklı eylem planı hazırlanmasını gerektirebilir elbette ancak öyle bir konuya değinilmiş ki tüm dünya insanlarını yakından ilgilendiren çok önemli bir tespit yapılmış.
Aşırı sıcaklıklar bazı ilaçların etkisini değiştirebilir. Antidepresan, tansiyon hapı ve kalp ilacı kullananları yakından ilgilendiren bu konuya az sonra değineceğim ama önce şu sorunun cevabını uzmanların anlatımından aktarmak istiyorum. “Bu sıcaklık, ne oluyor da beni bu kadar etkiliyor, gün içindeki aktivitelerimi etkiliyor, yorgun ve bitkin hissediyorum.” Uzmanlar bu duruma ISI BİTKİNLİĞİ diyorlar. Ve şöyle açıklıyorlar;
“Aktivitelerimizden veya dışarıdaki sıcaklıktan dolayı ısınmaya başladığımızda, vücudumuz sıcak kanı iç organlarınızdan uzaklaştırıp soğuk kanı onlara doğru hareket ettirerek kendini soğutmaya çalışır.
Kan, ısının cildimize yayılması için vücudumuzun merkezinden çevresine doğru yeniden dağıtılır. Cildin yüzeyindeki kılcal damarlar kanla dolar, bu yüzden sıcakken sıklıkla kızarırız. Ayrıca terlemeye başlarız. Ter buharlaştıkça cildi soğutur ve alttaki kanın sıcaklığını düşürür. Bu kan daha sonra onları soğutmak için iç organlarımıza geri döner.
Kendimizi özellikle sıcak hissetmesek bile, vücut iç sıcaklığını korumak için her zaman bu tekniği kullanır.”
Genç ve sağlıklıysak çok problem değil. Yüksek ısıya geçici olarak maruz kalmak iç sıcaklığın bir veya iki derece yükselmesine ve ardından sabitlenmesine neden olur; bu genellikle güvenlidir, ancak daha aşırı hava koşullarında (örneğin 40 derece ve yüzde 50 nem) vücudun iç sıcaklığı yükselmeye devam eder ve sorunlar ortaya çıkmaya başlayabilir.
“Bu noktada kendinizi yorgun hissetmeye başlayacaksınız ve eğer bir aktivite yapıyorsanız, vücudunuzdaki yorgunluk hissedilecektir. Kaslar daha çabuk yorulur. Bunun beyninizden, kendinizi zorlamayı bırakmanız için koruyucu bir sinyal olduğu düşünülür ve bu da sıcaklığınızı daha da yükseltebilir. Ayrıca mide bulantısı, baş ağrısı, hızlı kalp atış hızı ve sığ nefes alma da yaşayabilirsiniz.
Sıcak çarpması, vücut 40 derece ve üzeri bir iç sıcaklığa ulaştığında meydana gelir. Bu noktaya gelindiğinde, kan basıncı genellikle çok uzun süre çok düşük düşer, bu da iç organların kandan ve dolayısıyla oksijenden yoksun kalmasına neden olur. Yüksek sıcaklığın kendisi de hücre ölümüne neden olabilir ve bu da organ yetmezliğine yol açabilir. Ve daha birçok sağlık açısından sıkıntı.”
Uzmanların açıklamalarını aklımızın bir köşesine not edip tekrar Amerika’nın vatandaşlarına yaptığı uyarı listesinden hepimizi ilgilendiren ilaçlarla ilgili olan maddeye dönmek istiyorum.
Uyarı, bazı antidepresanlar, tansiyon hapları ve kalp ilaçlar, alerji hapları ile ilgili…
Biliyoruz ki; doktorların kalp yetmezliği, böbrek hastalığı veya yüksek tansiyonu yönetmek için reçete ettiği bazı ilaçlar, sık idrara çıkma yoluyla VÜCUT SIVISININ AZALMASINA NEDEN OLUR. Uzmanlar diyorlar ki, bu durum dehidrasyona neden olabilir. Yani vücudun aldığından daha fazla su kaybına sebep olabilir. Bunun sonucunda da vücudun sıcaklığını düzenlemesi zorlaşır.
Uzmanlar tek tek açıklamışlar; Yüksek Tansiyon hapları, özellikle aşırı sıcaklarda bayılma ve düşme riskini artırabilir.
Bazı antidepresanlar terlemeyi artırabilir ve susuzluğu bastırabilir; bu da tıpkı sık idrara çıkma gibi sıcak hava dalgaları sırasında dehidrasyona yol açabilir.
Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğunu tedavi etmek için kullanılan ilaçlar gibi uyarıcıların, merkezi sinir sistemi ve beyin ile etkileşime girerek vücut ısısının yükselmesi nedeniyle, ısıya bağlı hastalık riskini artabilir.
Amerika bu uyarıları yaparken ekonomik rakibi olan Çin’den de alarm geldi. Çin'in kuzeyindeki birçok bölge maksimum sıcaklık rekorları kırdı.
İki ülke aynı zamanda gezegeni ısıtan sera gazlarının en büyük iki üreticisi konumunda. Çin, üretimler neticesinde dünyaya salım yaptığı emisyonlar ile ilk sırada. Amerika Birleşik Devletleri'nin son 150 yıllık sanayileşme sürecindeki kümülatif emisyonları ise dünyadaki en yüksek emisyonlar.
Bilim insanları defalarca, fosil yakıtların yakılmasıyla üretilen bu tür emisyonların anormal derecede yüksek sıcaklıklara neden olduğunu ortaya koydu ama görülüyor ki ülkelerin ekonomik büyüme hırsları vatandaşlarının ve hatta tüm dünya insanlarının başını yemek üzere. Biz Amerikalıların sıcaklıkla mücadele eylem planına kulak verdik onlar da keşke bizlerin atasözlerine kulak verse diye geçti şu an içimden. Örneğin; SAP DÖNER KESER DÖNER GÜN GELİR HESAP DÖNER bu iki ülke için ne kadar uyan bir Türk atasözü.
İnsanların yaptıkları eylemlerin sonuçlarından kaçamayacaklarını ve sonunda hesap vermeleri gerektiğini vurgular. Ne ekersen onu biçersin de diyebiliriz buna.
Atasözü, birçok farklı kültürde ve dilde kullanıldığı için bu yazımı tüm dünya ülkelerine ithaf edebilirim diye düşünüyorum.
“What goes around, comes around, the day will come when the accounts are settled.”
“Qui sème le vent récolte la tempête, le jour viendra où les comptes seront réglés.”
“Was man sät, das wird man ernten, der Tag wird kommen, an dem die Abrechnung erfolgt.”
“Lo que siembras, cosechas, llegará el día en que se haga el recuento.”
“Chi semina vento raccoglie tempesta, verrà il giorno in cui si farà il conto.”
“Что посеешь, то и пожнешь, настанет день, когда будет расчет.”
“من يزرع الرياح يحصد العاصفة ، وسوف يأتي اليوم الذي ستتم المحاسبة.”
“种瓜得瓜,种豆得豆,总有一天要还账。”
Yorum Yazın