Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Batı’yı uykudan uyandıran savaş

Batı’yı uykudan uyandıran savaş

Ünlü Rand Corporation’ın blog sayfasında ilginç bir yazı yayımlandı. Rand Başkanı’nın danışmanı Brian Michael Jenkins imzalı yazının başlığı “Ukrayna Savaşı’nın Sonuçları: NATO’nun Geleceği.”Yazı geçen yıl 24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle başlayan savaşın NATO’nun geleceği üstündeki etkilerini 10 madde içinde irdeliyor;Kuzey Atlantik ittifakı’nın zafiyetleri ve güçlü yanlarını gözler önüne seriyor. Özellikle de NATO’nun güneydoğu kanadındaki zafiyetlerin altının çizilmesi yazıyı daha ilginç kılıyor.

Birlikte okuyalım:”Ocak 2022’de Avrupa Parlamentosu ‘2022’de dikkat edilmesi gereken hususlar’ konulu bir rapor yayımladı. Listenin onuncu sırasında Avrupa’nın savunması meselesi vardı. Ne var ki bu madde içeriğinde Ukrayna’nın ismi sadece bir kere geçiyordu. Bu yıl ise Avrupa Parlamentosu Araştırma Servisi’nin yayımladığı dikkat edilmesi gereken 10 husus listesinin birinci cümlesi ‘Rusya’nın Ukrayna Savaşı’ydı.Metinde, Ukrayna savaşı ‘belirleyici işaret, insanlık trajedisi, tektonik sarsıntı’ olarak sıfatlandırılıyordu. Bu da demek oluyordu ki tarihin sonu gelmemişti; tarih NATO’nun o savaşla birlikte ilgi alanına girmişti.”

Ne kadar alçaltıcı bir cümle. Demek dünyayı yerinden oynatacağını sandığımız NATO Jenkins’e göre kağıttan kaplanmış; tarihle hiç ilgilenmemiş. Ancak Ukrayna savaşı NATO’yu gaflet uykusundan uyandırmış.

Okumaya devam edelim:

“Rusya’nın Ukrayna’yı işgali şimdilik NATO’yu güçlendirmiştir. NATO üyeleri arasında savunma konuları gündemlerinin baş köşesine oturmuştur. İsveç ve Finlandiya onlarca yıllık tarafsızlık politikalarından vaz geçmiş ve şimdi Kuzey Atlantik İttifakı’na üye olmaya karar vermişlerdir. Böyle bir politika değişikliği 2022 öncesi hayal bile edilemezdi.

“Avrupa’nın desteği Ukrayna’nın askeri başarısına bağlıdır. Çünkü savaş uzayıp Ukrayna tökezlerse, şimdilik perde gerisine çekilmiş olan Avrupa’daki Rusya’ya destek veren güçler yeniden seslerini yükseltmeye başlayacaklardır. Bu güçler kimi Avrupa ülkelerinin iktidardaki koalisyon ortakları içinde de varlıklarını sürdürüyorlar.”

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bugün “ileri cephe”deki ülkelerin Norveç,Finlandiya,İsveç, Baltık Cumhuriyetleri, Polonya,Romanya ve Bulgaristan olduğuna işaret edilen yazı şöyle devam ediyor:

“Rusya Lideri Putin Doğu Avrupa ülkelerinin hala Rusya’nın etki alanındaki tam egemen olmayan ülkeler  olduklarını ısrarla savunuyor. Ukrayna Savaşı İsveç, Polonya ve Türkiye gibi ülkeleri yeniden bölge geleceğindeki  önemli aktörler halina getirdi. Unutmayalım ki İsveç Krallığı, Polonya-Litvanya Birliği ve Osmanlı İmparatorluğu 17. Yüzyıl başlarında bölgenin en büyük güçleriydi.

          PUTİN’İN AKIL HOCALARI

“Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov sıksık Putin’in sadece üç kişiden, Korkunç İvan, Büyük Katerina ve Büyük (Deli) Petro’dan akıl aldığını söyler. Petro İsveç Krallığı’nı yıkıp Kırım Hanlığı’nı istila etmiş, Büyük Katerina Osmanlı İmparatorluğu’nu çökertme kampanyasını sürdürmüş, Kırım’ın geri kalan bölümünü ele geçirmiş ve Polonya’yı bölmüş, Korkunç İvan da başka hiç bir Rus Çarı’nın yapamadığını başarmış, çok geniş toprakları  Rusya İmparatorluğu’na katmıştır. “

         NATO’NUN GÜNEYDOĞU KANADI SIKINTISI

Polonya’nın Ukrayna Savaşı’nda Kiev’i desteklemesinin Moskova’da not edildikten sonra Rusya’da Polonya’ya mutlaka saldırılması gerektiğini savunanların seslerinin yükselmeye başladığı kaydedilen yazının bundan sonrası şöyle:

“Ukrayna Savaşı NATO’nun fay hatlarını ortaya çıkarmıştır. Nostaljik bağlılıklar, tarihsel düşmanlıklar,Rusya’nın enerji kaynaklarına olan bağımlılık ve Rusya’nın devlet kurumları ve iç siyasetlerini ‘ele geçirmesi’ nedeniyle Macaristan, Bulgaristan,Türkiye ve hatta Romanya Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı çekimser, zaman zaman belirsiz politikalar izlediler.

“Bu grubun içindeki ülkelerden bazıları müttefiklerinden bir takım ödünler istemeye kadar işi vardırırken (bence okuyunuz Türkiye - L.E.T.) kimileri de gölge oyunu oynadılar. Bunların içinde tek istisna Yunanistan. Ülke içinde Rusya desteğinin yaygın olması,  yıllardır sınır ötesi askeri harekatlara itiraz etmesine rağmen Yunanistan Ukrayna’ya tereddütsüz askeri yardımda bulundu.”

Yazıda Macaristan, Bulgaristan ve Romanya’da Rus medya kuruluşlarının çok etkili olduğu, bazı Rus lobileri nedeniyle Macaristan Başbakanı Orban Hükümeti’nin ısrarla İsveç  ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı çıktığının altı çiziliyor. Jenkins’in yazısı Rusya yanlısı lobilerin Bulgaristan ve Romanya’da da güçlü olduğu, eski Demir Perde üyesi bu iki ülkenin hala Rusya bağımlılıklarından pek kurtulamadıklarını vurguluyor. Jenkins, hatta sözkonusu ülkelerde hala Sovyet döneminden kalma alışkanlıkla sen-ben-bizim oğlan, mafya ve yolsuzluk ilişkilerinin başını alıp gittiğinden, hem NATO hem AB üyesi olan bu ülkelerin AB değerlerine uyum sağlamakta ciddi sıkıntılar geçirdiklerinden dem vuruyor.

Anlaşıldığı kadarıyla Ukrayna Savaşı NATO için hem travmatik hem de çok göz açıcı olmuş. Kimin ve neyin ne olduğu iyice açığa çıkmış. Pek de iyi olmuş. Ama insan şunu sormadan da edemiyor: Önüne gelene ayar veren,  dünyanın kabadayısı görünümündeki NATO, bünyesindeki köstebeklerden bu kadar mı habersizmiş? Ya da bu nasıl bir gaflet uykusuymuş? Demek bir musibet bin nasihattan çok daha evlaymış. Bir hatırlatma: Finlandiya dün resmen NATO müttefiki oldu! Darısı İsveç’in başına!

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar