-Ernest Hemingway’in “İhtiyar Balıkçısı”nı okumuşsunuzdur değil mi? En azından filmini gördünüz… İhtiyar balıkçıyı açık denizde tek başına saatler hatta günler boyu uğraştıran, av olmamakta uzun süre direnen dev canlı, bir “kılıç balığı” idi. Bizim öykümüzdeki balık ise balina.
Şimdi, yıllar önce Magosa’da yaşanan bir “balina avı!”na (*) götürmek istiyorum sizi.
Emekli albay Doğan Özkök, 1980 yılında Kıbrıs’ta görevlendirilmiş genç bir yüzbaşı. Magosa Limanında askeri birliklerin malzemelerini indirme ve yüklemeden sorumlu. Kıbrıs Harekatının üzerinden 6 yıl geçmiş ama “Yeşil Ada” hala “diken üstünde”, Türk Birliği teyakkuzda. Adada Haziranın en sıcak günleri yaşanıyor, işte tam da o günlerde Magosa Limanına dev bir balık dadanıyor:
SORU: Balığı ilk nasıl farkettiniz?
ÖZKÖK: Limana 10-15 gün süreyle girip çıkan büyük bir balık görüldü. Ben o günlerde askeri birliklerinin malzemelerini indirme ve yükleme sorumluluğunu taşıyordum. Balıkçıların uyarısı üzerine biz de farkettik balığı, aslında sadece kuyruk yüzgecini görüyorduk. Bilenlere soralım dedik, -mersin balığıdır- dediler. Tahmini 2-2.5 metre boyunda denildi, herhalde bir kaç ton gibi bir ağırlıktaydı.
SORU:Balıkçılar avlamayı denemiş mi peki?
ÖZKÖK: Balık bir görünüyor, bir kayboluyor, zaten o kadar büyüktü ki, balıkçılar avlayamazdı sanırım. Aslında mersin balığı diye tahmin ettiler ama -köpek balığı- diyenler de oldu.
SORU: Avlama fikri köpek balığı tahmini üzerine mi gelişti?
ÖZKÖK: -Eğer mersin balığı ise yenilebilir- diye düşündüm. Ama balık bir süre görünmedi. Bir kaç gün sonra yeniden geldiğini söylediler, gittik baktık, limanda dev bir balık yüzüyor, ama orada askeri gemilerle indirme-bindirme işlerimiz var, balık bütün işlerimizi aksatıyor, işlerimizi aksatmasının yanı sıra denizde yüzenler, balıkçı tekneleri için de problem teşkil ediyordu. Avlamaya karar verdik.
SORU: Nasıl avlanacaktı balık?
ÖZKÖK: Ben önce küçük bir motorla denize açıldım ama balık o kadar büyük ki olta ile avlanması mümkün değil, tüfek ve mermi hazırladım, yanına gittiğimizde baktım, öyle 2 .5 metre filan değil 10-12 metrelik bir balık. Önce tüfekle vurmayı denedim, epey bir mermi harcadım ama balık bana mısın demiyor. Mermiler resmen balığın sırtından sekiyor.
SORU: Çok mu uğraştırdı?
ÖZKÖK: Saatlerce uğraştık, çok mermi kullandık, ateş ediyoruz ama mermiler devamlı derisinden sekiyor, herhalde deri çok kalın, mermi içine nüfuz etmiyor. Bu arada 3-4 saat geçti, bizim bu mücadelemizi izlemeye 20-30 kişilik gezi motorlarıyla pek çok kişi de geldi.
SORU: Adeta ihtiyar balıkçı gibi savaş vermişsiniz?
ÖZKÖK: Öyle gibi oldu, epey bir mermi harcadıktan sonra balığı vurdum, sanırım bir mermi gözüne isabet etti, hareketsiz kaldı, etrafımız dolu, herkes merakla işin sonunu bekliyor. O arada hava karardı, balığı kıyıya çekelim dedik, bir römorkör ve vinç getirdik, balığın kuyruğuna çelik halat bağladık, kıyıya çıkardık. O sırada olayı duyan herkes gelmiş, hatta Magosa’nın ileri gelenleri filan da gelip izlediler. Ama balığı rıhtıma çektiğimizde boyu ve ağırlığı çok net anlaşıldı. Bence 10 ton civarındaydı. Resimlerde de görülüyor, balığın yerden yüksekliği adam boyundan fazla…
SORU: Ölü müydü balık rıhtıma çıkardığınızda? Balina olduğu nasıl anlaşıldı?
ÖZKÖK: Biz ilk başta öyle sandık çünkü hareket etmiyordu. Balıkçılar da başına toplandı, onlardan -bu mersin balığı değil, balina- diyenler oldu. Herkes rıhtıma koştu, balığın önünde resimler filan çekiliyor.
SORU: Sonra ne yapıldı balık?
ÖZKÖK: Biz onu öldü sanırken birden bire bir kuyruk vurdu, hepimiz adeta şok geçirdik, üzerimizde yarattığı etkiyi anlatamam size. Rıhtımın betonunda adeta sıçramaya başladı. Balık sıçrayıp yere vurdukça güm güm diye korkunç bir ses çıkarıyor ve her yer sallanıyor. Ben korktum, rıhtım çökecek diye… Düşünün 10 tonluk bir şey betona güm güm vuruyor…
SORU: Sonra?
ÖZKÖK: Bir süre sonra kıpırdamaz oldu. Hava karardığı için kuyruğundan vince tekrar bağlayıp denize attık. Gece herkes evlere dağıldı, sabah erken saatte tekrar rıhtıma gittiğimde ne göreyim, bütün Magosa oraya toplanmış, yollar bile insan seli, herkes balığı görme hevesinde. O sırada telefonlar geldi, -ilk kez böyle bir olay yaşanıyor, çocuklar da balığı görsün- diye. Okul çocuklarını filan da getirmişler okullardan, bunun üzerine biz balığı yeniden denizden rıhtıma aldık, epey uğraşıp iki traktör boyundaki bir römorköre yerleştirdik, o römorkör o kadar büyüktür ki, ona rağmen balığın kuyruğuyla kafası sarkıyor. Sonra ekip çağırdık ilaçlattık balığı kokmasın diye. Aslında soğuk hava deposuna koymak istemiştik ilk başta, ama depoya sığmayacak kadar büyük olduğu söylendi, yani almadı depo balığı. -Keselim- diyenler de oldu ama ona da imkan yok, nasıl yapacaksınız? Balinayı parçalamak için özel teşkilat gerekirmiş o da bizde yoktu zaten.
SORU: Nereye sevk edildi balık?
ÖZKÖK: Balıkçılar römorkla alıp, götürdüler, stadyuma götürelim millet gelip orada seyretsin dediler, ama saatler içinde balık bozulmaya yok olmaya yüz tutunca Magosa Belediyesi alıp çöplüğe gömmüş balığı…
SORU: Acaba bugün aynı durumla karşılaşsanız ne yaparsınız?
ÖZKÖK: Dokunmam, zaten o gün eğer balığın balina olduğunun farkına varmış olsaydım, kesinlikle vurmazdım diye düşünürüm hep.
İşte bu inanılmaz olaydan 42 yıl sonra rastlayıp konuştuğum emekli albay Doğan Özkök’ün anlattıkları… Şimdi,
-Camdan evde oturup da karşıdaki pencereye taş atmayan var mıdır?
Diye sorsam, pek ses çıkmaz sanırım. Eh, insan yaşadıkça olaylardan ders alıyor, kimi zaman pişmanlık duysa bile “o zamanki koşullar öyle gerektiriyordu” demek de mümkün.
—dünyada balina avı—
Çevreci dostlarımızın itirazlarını duyar gibiyim, o nedenle “dünyada balina avcılığı” üzerinde son bilgileri de paylaşayım:
Uluslararası Balinacılık Kurulu (IWC) tarafından 1986 yılında yasaklanmış olmasına karşın halen Japonya, Norveç ve İzlanda ‘ticari balina avı”nı sürdürüyor. IWC’nin 1986 yılındaki bu yasağından günümüze değin okyanuslarda tam 31 bin 984 balina “ticari amaçla” avlandı. Bu yıl Japonya, “nesli tükendiği bilinmesine rağmen!” 137’si Minke balinası olmak üzere 349 balina avlayacak, Norveç ise bu yIlın balina avı hedefini 917 olarak açıkladı. İzlanda, 2024 yılında balina avını yasaklayacağını duyurdu ama halen son hızla sürdürüyor. (**)
Faroe Adalarında ise “halkın geleneksel yiyeceğini temin etme” amacıyla, yani ticari nitelikte olmayan balina avcılığı sürdürülüyor. IWC yasağı getiren anlaşmanın ABD’de imzalanmış olmasına karşın Alaska’da bile balina avı halen yapılıyor. (***)
Balinalar çok sert derileri nedeniyle bu iş için özel geliştirmiş 13 santim uzunluğunda “sivri-patlarlı” başlığı bulunan zıpkınlarla avlanıyor, zıpkından atılan başlık balinanın derisine isabet ettiği anda patlıyor ve balinayı hemen öldürüyor. Balina avını savunanlar, balinaların denizlerde balık neslini tükettiğini öne sürse de, avlanan balinaların büyük kısmı köpek maması hammaddesi olarak kullanılıyor, kalan büyük kısım denize atılıyor.
(*) https://www.ankaradegillefkosa.org/akdenizin-balinalarla-imtihani-sifa-alcicioglu/
(**) https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-46685719
(***) https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Uluslararas%C4%B1_Balinac%C4%B1l%C4%B1k_Kurulu
Yorum Yazın